Melih Aşık'ın açık penceresinden dışarıya hoş fikirler de çıkıyor. Güzide medyamızın huyudur, aynı gazetede farklı yazarlardan, farklı yorumlar, olaylara değişik ve çelişik yaklaşımlar.
Bu farklı yaklaşımlar, sıradan bir şey için olsa tamam.
Bir futbol maçını iki yazar aynı gazetede farklı yorumlaması normaldir.
Ya da bu değerde başka bir olayı.
Ama ulusal bütünlüğün, bağımsızlığın, ülke menfaatlerinin söz konusu olduğu bir işte veya gelişmede, farklı düşünmeyi demokrasi diye yorumlamak doğru bir yaklaşım değildir.
Bu çelişki İslamcı medya diye tarif edilen gazetelerde de var.
Dini ve Milli bütünlüğümüz açısından son derece büyük risklere başlangıç teşkil eden şu ünlü "Dinlerarası Diyalog" çalışmalarını, mesela, eski adı Akit, yeni adı Vakit gazetesinin kimi köşe yazarları doğru tahlille tehlikeli bulurken, bu faaliyetlerin son derece yararlı olduğunu savunan yazılar da vardı şol gazetede.
Aynı şeyi Yeni Şafak da yaptı, yapıyor.
Zaman zaten bu faaliyetlerin ev sahibi.
Bu en azından gaflettir.
Şimdi, Sayın Ecevit'in ABD çıkartmasını tarihi başarı olarak inandırmaya çalışanlar olduğu gibi, bu gezinin ülkemiz geleceği için hiç de hayırlı neticelere gebe olmadığının ısrarla altını çizenler de var.
Hem de aynı gazetede.
İşte size Melih Aşık'ın ülkeye yararı sadece bazılarının malumu ABD gezisi için tarihten getirdiği yerinde bir misal:
Padişah Abdülaziz vakti zamanında Amerika'da görevli elçisine Beyaz Saray'ın tören salonunun enini - boyunu gizlice ölçmesini emretmiş... Elçi de bir gün ABD Başkanı Grant'ın yanına çıkmayı beklerken aşağı yukarı geziniyor gibi yapıp salonun boyutlarını "çaktırmadan" adım hesabı ölçmüş... Ve Saray'a bildirmiş... Peki amaç mı neymiş?
Efendim, o aralar Osmanlı ordusunun bol miktarda tüfeğe ihtiyacı var... Amerika'ya ısmarlanan bu tüfeklerin üretilip Osmanlı'ya teslim edilmesi uzun zaman alacağından Başkan Grant, elindeki eski tüfekleri ucuz fiyattan göndermeyi uygun görmüş... Abdülaziz Han da bu cömertliğe (!) karşılık olarak Grant'a bir sürpriz yapayım deyip, elçinin adım hesabına uygun olarak paha biçilmez bir Uşak halısı dokutmuş, hediye olarak göndermiş...
O gün bugündür bu samimiyet devam eder... Eskimiş tüfekler, toplar, gemiler gelir, karşılığında paha biçilmez armağanlar paketlenir okyanus ötesine... Tabi-i Coni Amca'yı artık halı falan pek kesmediği için Meclis'ten Tütün Yasası, Şeker Yasası, Endüstri Bölgeleri Yasası, Banka Yasası, İhale Yasası falan çıkarılıp memleketimizin tüketim pazarları ve doğal kaynakları hediye olarak sunuluyor kendilerine...
Bu tarihi olay hakkında bilgim yok.
Fakat, sayın Aşık'ın yazmadıkları var.
ABD'nin istekleri yukarıda sıralananlar kalmıyor.
Irak saldırısı ve sonrasında oluşturulacak "müsait ortam".
Kıbrıs konusu,
Ege,
Teke,
Ve teneke.
Sayın Mehmet Emin Koç'un güzel ifadesiyle, bu gezinin özeti, sıfıra sıfır elde var on.
Ama, ısrarla bu geziyi çok faydalı diye sunanların, bizim bilmediğimiz, şu anda anlayamayacağımız, ancak ileride, iş işten geçince, kafamızı taşlara çalmanın işe yaramayacağı bir zamanda anlayacağız demek.
Emperyalist ihtirasları yüzünden kendi insanını bile gözünü kırpmadan öldürebilenler, bizim menfaatlerimizi niye düşünsün?
Yoksa siz hala anneannenizin kafasıyla, ikiz kuleleri güvercinlerin yıktığını mı düşünüyorsunuz?
İyi düşünmeler.
Bu farklı yaklaşımlar, sıradan bir şey için olsa tamam.
Bir futbol maçını iki yazar aynı gazetede farklı yorumlaması normaldir.
Ya da bu değerde başka bir olayı.
Ama ulusal bütünlüğün, bağımsızlığın, ülke menfaatlerinin söz konusu olduğu bir işte veya gelişmede, farklı düşünmeyi demokrasi diye yorumlamak doğru bir yaklaşım değildir.
Bu çelişki İslamcı medya diye tarif edilen gazetelerde de var.
Dini ve Milli bütünlüğümüz açısından son derece büyük risklere başlangıç teşkil eden şu ünlü "Dinlerarası Diyalog" çalışmalarını, mesela, eski adı Akit, yeni adı Vakit gazetesinin kimi köşe yazarları doğru tahlille tehlikeli bulurken, bu faaliyetlerin son derece yararlı olduğunu savunan yazılar da vardı şol gazetede.
Aynı şeyi Yeni Şafak da yaptı, yapıyor.
Zaman zaten bu faaliyetlerin ev sahibi.
Bu en azından gaflettir.
Şimdi, Sayın Ecevit'in ABD çıkartmasını tarihi başarı olarak inandırmaya çalışanlar olduğu gibi, bu gezinin ülkemiz geleceği için hiç de hayırlı neticelere gebe olmadığının ısrarla altını çizenler de var.
Hem de aynı gazetede.
İşte size Melih Aşık'ın ülkeye yararı sadece bazılarının malumu ABD gezisi için tarihten getirdiği yerinde bir misal:
Padişah Abdülaziz vakti zamanında Amerika'da görevli elçisine Beyaz Saray'ın tören salonunun enini - boyunu gizlice ölçmesini emretmiş... Elçi de bir gün ABD Başkanı Grant'ın yanına çıkmayı beklerken aşağı yukarı geziniyor gibi yapıp salonun boyutlarını "çaktırmadan" adım hesabı ölçmüş... Ve Saray'a bildirmiş... Peki amaç mı neymiş?
Efendim, o aralar Osmanlı ordusunun bol miktarda tüfeğe ihtiyacı var... Amerika'ya ısmarlanan bu tüfeklerin üretilip Osmanlı'ya teslim edilmesi uzun zaman alacağından Başkan Grant, elindeki eski tüfekleri ucuz fiyattan göndermeyi uygun görmüş... Abdülaziz Han da bu cömertliğe (!) karşılık olarak Grant'a bir sürpriz yapayım deyip, elçinin adım hesabına uygun olarak paha biçilmez bir Uşak halısı dokutmuş, hediye olarak göndermiş...
O gün bugündür bu samimiyet devam eder... Eskimiş tüfekler, toplar, gemiler gelir, karşılığında paha biçilmez armağanlar paketlenir okyanus ötesine... Tabi-i Coni Amca'yı artık halı falan pek kesmediği için Meclis'ten Tütün Yasası, Şeker Yasası, Endüstri Bölgeleri Yasası, Banka Yasası, İhale Yasası falan çıkarılıp memleketimizin tüketim pazarları ve doğal kaynakları hediye olarak sunuluyor kendilerine...
Bu tarihi olay hakkında bilgim yok.
Fakat, sayın Aşık'ın yazmadıkları var.
ABD'nin istekleri yukarıda sıralananlar kalmıyor.
Irak saldırısı ve sonrasında oluşturulacak "müsait ortam".
Kıbrıs konusu,
Ege,
Teke,
Ve teneke.
Sayın Mehmet Emin Koç'un güzel ifadesiyle, bu gezinin özeti, sıfıra sıfır elde var on.
Ama, ısrarla bu geziyi çok faydalı diye sunanların, bizim bilmediğimiz, şu anda anlayamayacağımız, ancak ileride, iş işten geçince, kafamızı taşlara çalmanın işe yaramayacağı bir zamanda anlayacağız demek.
Emperyalist ihtirasları yüzünden kendi insanını bile gözünü kırpmadan öldürebilenler, bizim menfaatlerimizi niye düşünsün?
Yoksa siz hala anneannenizin kafasıyla, ikiz kuleleri güvercinlerin yıktığını mı düşünüyorsunuz?
İyi düşünmeler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024