Pandemi sürecinde tarımın önemi

Gelecek yılların "tarım yüzyılları" olacağını söylersek yanılmış olmayız. Küresel iklim değişikliklerinin hızlanması artık korkutucu boyutlarda.

Küresel ısınma kutuplardaki buzulların erimesine, deniz seviyesinin yükselmesine neden olmakta. Tarımın yüzde 100 sulamaya dayalı olduğu Mısır'da Nil nehrini, deniz su seviyesinin yükselmesiyle tuzlu su basıyor. Kuraklığa neden olan bu durum Mısır'da cuma hutbelerine girmiş durumda.

Ülkemizde 1990'dan beri geçirdiğimiz yazlar son 1400 yılın en sıcak yazları. İklimlerin değişmesinden dolayı birçok ülkede tarımsal rekolteler yarı yarıya inmiş durumda. Kıtlık, her dönemde yağışların azlığı ve kuraklığın etkisi ile artmaya başlamıştır. Anadolu tarihi dönemler boyunca, özellikle yağışların azlığı ve çekirge istilaları nedeniyle kıtlık afetine maruz kalmıştır. 

Küresel ısınmanın ülkeleri farklı şekillerde etkileyeceğini ortadadır.Dünya ülkeleri artık kıtlık afeti kavramı, türleri, tarihte yaşanan kıtlık olayları ve kıtlık afetine karşı alınabilecek önlemler ve risk yönetimini tartışmaya açmış durumdalar.

Gıda ve gıdaya ulaşımın öneminin bir kat daha arttığı bu pandemi döneminde acaba ülkemizin bir risk yönetimi var mıdır? Alınan kararlar nelerdir? Buğday silolarımız dolu mudur yoksa bomboş mudur? 

Tarımın önem kazandığı ve herkesin köylerine kaçıp toprağına sarılma hayalleri kurduğu bu pandemi günlerinde etkili ve yetkililerimiz acaba neler düşünmektedir?..

Tarımda tam ithalatçı olduğumuz herkesin malumu... Acaba üretime yönelik üreticiyi destekleyen yeni projelerle bir tarımsal atak başlatmamız yerinde olmaz mı? Üretmeyen ve ürettikleri ile insanını besleyemeyen ülkeleri açlık ve kıtlık yanı başında beklemektedir.

Ülke çiftçisi tarımdan ümidini kesmiş durumda!

Tarım sektörüne teknoloji şirketi olarak giren ve sektörün nabzını tutan araştırmalarıyla bilinen Doktar'ın 2019 "Çiftçinin Nabzı" araştırmasına göre çiftçilerin yüzde 70'i uygulanan tarım politikalarından memnun değil. Araştırmada ayrıca çiftçilerin yüzde 80'i en önemli sorunun yüksek girdi maliyetleri olduğunu belirtirken yüzde 45'i tarımdan para kazanılamayacağını düşünüyor.

Doktar'ın ülke genelinde 3 bin 100 çiftçiyi kapsayan "Çiftçinin Nabzı" araştırmasına göre, "Devletin tarım politikalarından memnun musunuz?" sorusuna çiftçilerin yüzde 70'i memnun olmadığını söyledi. Araştırmanın ayrıntılarına göre, bu soruya çiftçilerin yüzde 19'u hiç memnun olmadığını, yüzde 51'i memnun olmadığını belirtirken yüzde 10'u kararsız olduğunu belirtti. Uygulanan politikalardan kesinlikle memnun olduğunu belirtenlerin oranı sadece yüzde 2 olurken, yüzde 17'si ise memnun olduğunu ifade etti. 

Tarım sektörünün geleceği açısından en çarpıcı sonuç ise; sebze, meyve, tahıl ve endüstriyel ürünleri üreten çiftçilerin yüzde 41 kendilerinden sonra kimsenin üretime devam etmeyeceğini söylemesi. Araştırma kapsamında "sizden sonra işi kim devralacak" sorusuna verilen yanıtlar çok çarpıcı. Araştırmaya katılan üreticilerin yüzde 41'i bu soruya "kimse devam etmez" yanıtını verdi. Çocuklarının devam edeceğini söyleyenlerin oranı yüzde 37 olurken yüzde 19'u "belli değil" yanıtı verdi. Yüzde 3'ü ise akrabalarının devam edeceğini ifade ediyor. 

Evet sevgili okurlar yukarıdaki anket her şeyi ayan beyan ortaya koymakta... Pandemi sürecinde olduğumuz şu günlerde üretim adına,tarımın ayağa kalkması ve tüm ürünlerden fazla üretip stoklamamız adına her şey ama her şey yapılmalı... Açlık ve kıtlık, gıdaya ulaşamama hiçbir şeye ama hiçbir şeye benzemez...

İstanbul'a 5 gün sebze ve gıda araçlarının girmediğini ve gelemediğini bir düşününüz...!