Papa, papalık ve Hıristiyan alemi

Hıristiyanların Dünyada pozisyon kaybettikleri herkesçe ama en çok da Papalıkça malumdur. Bu pozisyon kayıpları, özellikle geleneksel Hıristiyan aleminin yaşadığı Avrupa'da çok dikkat çekici olmaktadır. Geçirilen son 70 küsür yılda Komünizmin etkisiyle inançlar çok zayıfladı ve inançsızlar -Ateistler- bayağıca çoğaldı. Bunların başında da Papalığa en yakın olan Fransa ve İtalya gelmektedir. Kaldı ki diğer bölgelerde de durum onlardan farklı değildir. Papa'nın tüm gayretlerine rağmen buradaki kiliseler bomboş kalmakta ve inançlı sayılanlar bile kiliselere gelememekte ısrar etmektedirler. Kiliseler cazibelerini kaybetmiş durumdadır. Böylece sadece "Hıristiyan'ım" diyenler ama Hıristiyanlıkla pek ilgisi olmayanlar gittikçe çoğalmaktadır. Tüm bunlara rağmen Müslümanlığa karşı nefretleri ve çifte standart düşünceleri devam etmektedir. Hele son zamanlarda 11 Eylül senaryolarından sonra alenen bu Müslümanlık düşmanlığı güçlenmiş ve gittikçe kök salmaktadır. Bunu da ABD tüm dünyaya aşılamakta oldukça başarılı olmuştur. Öte yanda Papa'nın eskiden beri yaptığı planlamalarda misyonerler durmadan çalışmaktadır. Bu misyonerlerin bilhassa Müslüman devletlerde faaliyet gösterdikleri de açıkça bilinmektedir. Türkiye'de bazen 5.000, bazen de 15-20 bin misyonerin kol gezdiği ara sıra medya tarafından bildirilmektedir. Aslında sayılarının beklenenden de çok olduğu bilinmekle beraber tam olarak sayılması da mümkün değildir.

Son zamanlarda aynı faaliyetlerin katmerlisi Afrika'da, özellikle Müslüman devletlerinde tam gaz devam etmektedir. Demek ki batının tek kurtuluş çaresi yeniden Hıristiyanlaştırmalarda görülmektedir. Çaresiz kalan Papalar bu durumu var güçleriyle devamlı olarak desteklemeye ve bu desteğin etkili olmasına dikkat ederek, plan üstüne plan yapmaktadırlar.

Papa'nın ölümünden sonra

siyahi bir Papa seçilebilir mi?

Şu anda papa hem çok yaşlı, hem Parkinson hastası hem de çok zayıf durumda. Alınan son haberlere göre Papa'nın çok ağır hasta olduğu bildirilmektedir. Üriner sistem (idrar yolları enfeksiyonu ve "sepsise" hastalığına) yakalandığı bir nevi kan vasıtasıyla tüm vücuda dağılan mikropların ve onların saçtıkları zehirli maddelerin, vücuda tamamen dağılmasından ve hakimiyetinden muzdarip olduğu bildirilmektedir. Hatta İtalya'da bir çok ajans ve gazeteler Papa'nın öldüğünü bile yazdılar. Ölüm haberini bizim bazı gazetelerimiz de verdiler. Ancak henüz Papa'nın ölümü resmi kanallardan verilmedi. Ama Papa'nın ölümü kaçınılmaz gibi görülmekte ve her an Hıristiyan alemi için bu acı son beklenmektedir.

Eğer şimdiki Papa'nın ömrü sona ererse onun yerine acaba kim seçilebilir telaşı şimdiden düşünülmeye başlanmış bulunmaktadır. Hıristiyanlığın faaliyet merkezlerinden biri de Asya ve Afrika olmaktadır. Afrika'da Müslümanlık ve Hıristiyanlık çok büyük rekabet içinde bulunmaktadır. Onun için şu anda akıllara "acaba siyahi bir Papa seçilebilir mi?" sorusu gelmektedir. Bunun seçilmesi tarihte ilk kez olabilir!

Papalık aslında bir din görevlisidir, fakat siyasetten bir türlü arınamadığı söylenmektedir. Mesela 1977/78 yıllarında Sovyet blokuna mensup Polonya'da işçi baş kaldırmaları ve karışıklar olmuştu. Tüm dünyanın dikkatleri o yöne çevrilmişti. O zamanlarda Batı için Sovyetlere karşı Polonya'nın desteklenmesi çok büyük olay olmaktaydı. Çünkü daha önceki tarihlerde Macaristan'daki bir nevi baş kaldırmaları ve isyanı çok kanlı olarak bastırmışlardı. Polonya Batı dünyası için çok önemli bir ülkeydi. Üstelik orada Katolikler de yaşıyordu. Katolik kilisesi ise onların üzerinde çok duruyordu. Bir taraftan Polonya'yı Sovyetlerden koparmak, diğer taraftan Polonya halkını kendi saflarına çekmek istiyorlardı. Onun için yeni papanın Polonya kökenli olmasını düşündüler ve öyle de yaptılar. Şimdiki Papa Jean Paul'u seçtiler. Böylece tarihte ilk kez İtalya dışından bir papa seçilmiş oluyordu.