Milli Ekonomi Modeli'nde kaynaklar sınırsız, ihtiyaçlar sınırlıdır. Kaynakların sınırsız olması demek, üretimin sınırsız olması demek, ihtiyaçların sınırlı olması demek ise talebin sınırlı olması demektir. Dolayısıyla Milli Ekonomi Modeli tüketim yanlı bir modeldir. Tüketim desteklenince, üretim olacaktır. Üretimi tetikleyen ana unsur tüketimdir. Tüketim kabiliyetini yitirmiş bir dünyada üretimin hiçbir anlamı yoktur, durmadan stoklar artar. Bugün dünyada bu manzara vardır.Dolayısıyla Milli Ekonomi Modeli'nde Miktar teorisi'nin aksine "Arz her zaman talepten büyüktür" anlayışı vardır ve sistemin dengeye kavuşması için talep bir el vesilesiyle arzın seviyesine getirilir. Bu el de şüphesiz devlet iradesidir. Mili Ekonomi Modeli'nde devlet ekonomide aktif bir rol oynar. Sistemi dengede tutmak için duruma göre bazen talep, bazen de arz yönünde desteklerde bulunur.Bunu da rasgele yapmaz. Milli Ekonomi Modeli'nde paranın iki yeni anlamı daha vardır. Birincisi, para tahrik unsurudur, ikincisi, para emeğin ve üretimin karşılığıdır.Sadece Prof. Dr. Haydar Baş'a ait olan bu iki özellik, paraya sınırsız bir kaynak olma vasfını yüklemektedir.Tahrik unsuru olan para, üretimde ve tüketimde gizli olan niyetleri açığa çıkarır. Milli Ekonomi Modeli'nde para ulaşımı kolay ve maliyetsizdir.Diyelim ki bir tekstilci fabrika kurmak istiyor. Projesi hazır, işi biliyor, ama parası yok. Devlet babaya gidiyor ve projesini sunuyor. Devlet senyoraj, yani para basma hakkını kullanarak, diğer bir ifadeyle paranın tahrik olma vasfından istifadeyle bu tekstilciye ihtiyacı olan parayı faizsiz bir şekilde veriyor. Başlangıçta bu paranın karşılığı yok, ama çok kısa bir zaman sonra bu karşılıksız para, bir fabrika, çalışan yüzlerce işçi ve üretilen ürünler olarak karşımıza çıkıyor. Yani üretimi tahrik için kullanılan para kısa bir zamanda karşılığını buluyor, hem de katma değer üreterek.Paranın tahrik etmesi sonucu verilen paradan çok daha fazla bir emek ve üretim açığa çıkar. Devlet, bu fazlalık kadar da ayrıca para basma hakkına sahip olur ve senyoraj geliri elde eder. Para sadece üretimi mi tahrik eder? Hayır. Milli Ekonomi Modeli tüketim yanlı bir modeldir. Dolayısıyla tüketimi de özellikle tahrik eder.Tüketimi tahrik etmede önemli olan husus, paranın bizzat tüketicinin eline ulaşmasıdır. Milli Ekonomi Modeli'nde bu ulaştırma sosyal devlet projeleri kapsamında yapılır. Model'de ifade edilen sosyal devlet projeleri, annelerimizi emekli etme, 100 milyarın altında geliri olandan vergi almama, çocuklara burs, doğum parası, tarım köylüsüne yüzde 50 avans, hem çiftçinin, hem de tarla ve ürünlerinin sigortalanması, faizsiz konut kredisi, faizsiz taşıt kredisi, faizsiz evlilik kredisi, üniversite harçlarının kaldırılması? ve daha niceleri. Dikkat etmeniz gereken nokta, her bir proje tüketimin canlandırılması içindir. Annelerimiz emekli ediliyor, çocuğuna masraf etsin diye, Çocuklara burs veriliyor, kitap kalem, çikolata, oyuncak alsın diye, uzun vadeli faizsiz evlilik kredisi veriliyor, evlenenler evlerini kursunlar diye. Yani hepsinin bir anlamı var.Tüketim kabiliyeti olmayan kişilere yapılan tahrik yanlış olur. Paranın atıl bir duruma düşmesine sebep olur ve böyle bir para ekonomiye katkı sağlamaz. İşleyen demir pas tutmaz misali, Milli Ekonomi Modeli'nde para ya üretmek isteyene, ya da tüketmek isteye verilmelidir.Devletin Sosyal devlet projeleri kapsamında 40 katrilyon lira basarak tüketimi tahrik ettiğini farzedelim. Paranın yıl içerisinde ortalama 15 defa el değiştirdiğini kabul edersek, bu 600 katrilyon liralık bir işlem hacmi demektir. Bu işlem hacminden yani ilave olarak ekonomiye kazandırılan bu emek ve üretimden devletin alacağı vergi 150 katrilyon lira civarında olacaktır.Bu ne demektir?Devlet başlangıçta karşılıksız olarak, paranın tahrik özelliğini kullanarak 40 katrilyon lira tüketime yönelik piyasaya para sürdü, karşılığında 110 katrilyon lira kar elde etti. Devlet memnun.Vatandaşın eline sosyal devlet projeleri kapsamında eskisinden 2-3 kat daha fazla para geçti. Vatandaş memnun.Ya üretici? Kendisine büyük ve canlı bir iç pazar buldu. Malını değerinden satabiliyor, karını elde ediyor ve seve seve vergisini, alnı ak bir şekilde verebiliyor, o da halinden memnun.Bu arada, bir ekonomik modelin başarısı üretimiyle, tüketimiyle ülke içerisinde ortaya koyduğu dengeyle ölçülür. Bir ülke alım ya da satım yönüyle dışarıya muhtaç değilse, o ülkenin ekonomisi başarılıdır. Bu manada ne Çin'in, ne Japonya'nın ne ABD'nin ne de AB'nin ekonomisi başarılıdır.Çin ihracat yapmasa ayakta duramaz, ABD ise ithalat yapmasa. Bunları yapamadığı taktirde her iki ülke de batmaya mahkumdur.İşte Milli Ekonomi Modeli'nin farkı buradadır. Üretimini de tüketimini de sağlıklı bir para politikasıyla dengeye oturtmaktadır ve ülkeleri kendi kendine yetebilecek noktaya getirmektedir. İhracat ve ithalat ise sadece gerekli durumlarda yapılır. İhracatta kendi paramız talep edilir ve amaç paramızın kullanım alanlarını genişletmek, paramızın "hard currency", yani makbul para olarak devreye girmesini sağlamaktır. Böyle çözüm sunan, mükemmel bir modeli ve onun sahibi olan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i görmezlikten gelmek, ülkemiz ve de dünya için büyük bir kayıptır. Gerçi dünyanın önemli üniversitelerinden bir çok bilim adamı Sayın Baş'ı takdir ediyor, baş tacı ediyor, hatta ülkelerine kongre için davet ediyor, ama problem bizde. Böyle "kurtarıcı" bir model varken ve bu model içimizden biri tarafından ortaya konulmuşken, Batı'nın kendilerine bile faydası olmayan, kokuşmuş modelleriyle oyalanmamızın hiçbir mantığı yoktur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025