Dinlerarası diyalog çalışmalarını biliyorsunuz. Bizim milletimiz içindeki temsilcileri "üç dini birleştirmekten, Yahudi ve Hıristiyanları da cennete sokmaktan, aynı ilaha inandığımızdan vs." bahsederek insanımızı sözde merhamete, kardeşliğe, dünya barışına davet ediyorlar. Bu hareketi başlatanları da biliyorsunuz. Bir türlü okyanusu geçip, ülkesine (!) gelemeyen vaiz.
Bir de gizli diyalogcular varmış. Önce bu diyaloğa karşı çıkmışlardı, şimdi tam destek oluyorlar. Hatta Peygamber Efendimize (sav) iftiraya kadar gidebiliyorlar.
Daha önce de yazmıştım. Bir TV kanalında taraf olan taraf gazetesinin bir elamanı ile cübbesiyle meşhur zat canlı yayında. Dinlerarası diyaloğun İslam'da yeri olmadığını, bu hareketin Müslümanları Hıristiyanlaştırma ve Anadolu'yu ele geçirme hareketi olduğunu anlatan ve Türkiye'de tek olan bir siyasi parti ve sosyal yapılanma aleyhine bir sürü iftiralarda bulunuyor, bu tarafın taraf olan gazetecisi.
Malum cübbeli de "Evet, diyor. Ben onların oyunlarına alet olmadım. Kanallarına çıkmadım. Zaten biz (F. Gülen'in) papayla görüşmesine o zamanda karşı çıkmadık. Ne var bunda. Tabi ki görüşebilir. Peygamberimizde görüşmüştür" diyor. Allah Allah. Etkin bir kişi. Dini bilgisi var. Toplum da manevi anlamda bu adamı kale alıyor. Geçenlerde ki, Suriye fetvası malum. Şimdi söyledikleri ortada. Bunları dinleyen benim saf vatandaşım haliyle inanıyor. Peygamberimiz görüşmüşse, bunların da görüşmesi çok normal, çok tabii ve haklı geliyor. Ama gerçek öyle mi? Hayır.
Bursa'da düzenlenen Ehl–i Beyt sempozyumunda tarihi gerçekler ortaya kondu. Ve çok güzel yaklaşımlar sergilendi.
Peygamberimiz (sav) Hıristiyanlarla görüştü. Bu doğru. Ama diyalog kurmak için değil, onları hakka çağırmak, kendisine tabi olmalarını istemek için görüştü. Onlar ne yaptı? Biz de Müslümanız, dediler. Allah'ın Peygamberi, İslam'ın tebliğcisi, canlı Kur'an olan Hz. Muhammed (sav) ne dedi: 'Siz Müslüman değilsiniz.' Sebeplerini saydı.
Ayet geldi. Lanetleşilecek. Kim yalan söylüyorsa Allah'ın laneti onun üzerine olacak. Süre istendi. Ertesi gün buluşma yerine peygamberimiz (sav) Ehl–i Beyt'iyle gitti. (Hz. Fatıma, İmam Ali, İmam Hasan, İmam Hüseyin (as)
Kendilerine doğru gelen bu seçkin insanları görünce Necran Hıristiyanlarının bilginleri "Sakın bunlarla lanetleşmeyin yoksa hepiniz helak olursunuz" diyerek ikazda bulundular. Çünkü o bilginler Peygamberimiz ve ailesinin yüzündeki ilahi tecelliyi, imanı, hak yolda oluşlarını görmüşlerdi ve kavimlerini uyarmışlardı.
İşte, o zaman, Müslüman olmayan bu şahısların gördüğü gerçeği, bugün Müslüman olduğunu iddia edenler görmemektedirler, göstermemektedirler.
Malum bu cübbeli takımının manevi anlamda otorite kabul ettiği, ölçü aldığı, kendi asrının bilgesi dediği büyük bir İslam âlimi var. İmam Rabbani hazretleri. İşte bu büyük İslam âlimini bile ölçü kabul ettiği halde tanımaktan uzak şahıslar diyalog sloganları atıyor millete.
Bakın İmam Rabbani ne diyor bu diyalogcu âşıklara;
"İslam dinin izzet bulması küfrün ve küfür ehlinin zelil düşmesindendir. Buna göre bir kimse, küfür ehlini ağırlarsa, İslam ehlini zelil düşürmüş olur.
Kâfirleri ağırlamak yalnız onlara tazim edip, başköşeye oturtmak değildir. Onları meclislere almak, onlarla sohbet etmek, onların dili ile konuşmak gibi hareketler dahi onları ağırlamaktır. Asıl uygun olanı, köpekleri uzaklaştırır gibi onları uzaklaştırmaktır.
Eğer onlarla alaka, peydah dünya işlerine ait zaruretler icabı ise, başka türlü de olmuyorsa o zaman uygun olan ancak zaruret miktarı onlarla olmak vardır. Bu arada onları bir şey yerine koymamaya ve kendilerine lüzumsuz yere iltifatta bulunmamaya riayet edilmelidir.
Bu din düşmanı melunların işi İslam'ı istihzaya ve Müslümanları maskaralığa almaktır. Aynı zamanda onlar eğer bir fırsatını bulsalar, bizi İslam dininden çıkaracaklar ve hepimizi öldüreceklerdir.
Herhangi bir şeyde bu düşmanlara müracaat etmek, onların reyi ve hükmü ile iş tutmak, kendilerini tam manasıyla ağırlamaktır. Bunlardan himmet talep edip, onları bir vesile bilenin hali ne olur ki? Allah (c.c) "Kâfirlerin duası ancak sapıklıkta kalmaktır." 13/14"buyurmaktadır." (Mektubat–ı Rabbani S: 370–371–372 Erhan Yayınları)
Bir de gizli diyalogcular varmış. Önce bu diyaloğa karşı çıkmışlardı, şimdi tam destek oluyorlar. Hatta Peygamber Efendimize (sav) iftiraya kadar gidebiliyorlar.
Daha önce de yazmıştım. Bir TV kanalında taraf olan taraf gazetesinin bir elamanı ile cübbesiyle meşhur zat canlı yayında. Dinlerarası diyaloğun İslam'da yeri olmadığını, bu hareketin Müslümanları Hıristiyanlaştırma ve Anadolu'yu ele geçirme hareketi olduğunu anlatan ve Türkiye'de tek olan bir siyasi parti ve sosyal yapılanma aleyhine bir sürü iftiralarda bulunuyor, bu tarafın taraf olan gazetecisi.
Malum cübbeli de "Evet, diyor. Ben onların oyunlarına alet olmadım. Kanallarına çıkmadım. Zaten biz (F. Gülen'in) papayla görüşmesine o zamanda karşı çıkmadık. Ne var bunda. Tabi ki görüşebilir. Peygamberimizde görüşmüştür" diyor. Allah Allah. Etkin bir kişi. Dini bilgisi var. Toplum da manevi anlamda bu adamı kale alıyor. Geçenlerde ki, Suriye fetvası malum. Şimdi söyledikleri ortada. Bunları dinleyen benim saf vatandaşım haliyle inanıyor. Peygamberimiz görüşmüşse, bunların da görüşmesi çok normal, çok tabii ve haklı geliyor. Ama gerçek öyle mi? Hayır.
Bursa'da düzenlenen Ehl–i Beyt sempozyumunda tarihi gerçekler ortaya kondu. Ve çok güzel yaklaşımlar sergilendi.
Peygamberimiz (sav) Hıristiyanlarla görüştü. Bu doğru. Ama diyalog kurmak için değil, onları hakka çağırmak, kendisine tabi olmalarını istemek için görüştü. Onlar ne yaptı? Biz de Müslümanız, dediler. Allah'ın Peygamberi, İslam'ın tebliğcisi, canlı Kur'an olan Hz. Muhammed (sav) ne dedi: 'Siz Müslüman değilsiniz.' Sebeplerini saydı.
Ayet geldi. Lanetleşilecek. Kim yalan söylüyorsa Allah'ın laneti onun üzerine olacak. Süre istendi. Ertesi gün buluşma yerine peygamberimiz (sav) Ehl–i Beyt'iyle gitti. (Hz. Fatıma, İmam Ali, İmam Hasan, İmam Hüseyin (as)
Kendilerine doğru gelen bu seçkin insanları görünce Necran Hıristiyanlarının bilginleri "Sakın bunlarla lanetleşmeyin yoksa hepiniz helak olursunuz" diyerek ikazda bulundular. Çünkü o bilginler Peygamberimiz ve ailesinin yüzündeki ilahi tecelliyi, imanı, hak yolda oluşlarını görmüşlerdi ve kavimlerini uyarmışlardı.
İşte, o zaman, Müslüman olmayan bu şahısların gördüğü gerçeği, bugün Müslüman olduğunu iddia edenler görmemektedirler, göstermemektedirler.
Malum bu cübbeli takımının manevi anlamda otorite kabul ettiği, ölçü aldığı, kendi asrının bilgesi dediği büyük bir İslam âlimi var. İmam Rabbani hazretleri. İşte bu büyük İslam âlimini bile ölçü kabul ettiği halde tanımaktan uzak şahıslar diyalog sloganları atıyor millete.
Bakın İmam Rabbani ne diyor bu diyalogcu âşıklara;
"İslam dinin izzet bulması küfrün ve küfür ehlinin zelil düşmesindendir. Buna göre bir kimse, küfür ehlini ağırlarsa, İslam ehlini zelil düşürmüş olur.
Kâfirleri ağırlamak yalnız onlara tazim edip, başköşeye oturtmak değildir. Onları meclislere almak, onlarla sohbet etmek, onların dili ile konuşmak gibi hareketler dahi onları ağırlamaktır. Asıl uygun olanı, köpekleri uzaklaştırır gibi onları uzaklaştırmaktır.
Eğer onlarla alaka, peydah dünya işlerine ait zaruretler icabı ise, başka türlü de olmuyorsa o zaman uygun olan ancak zaruret miktarı onlarla olmak vardır. Bu arada onları bir şey yerine koymamaya ve kendilerine lüzumsuz yere iltifatta bulunmamaya riayet edilmelidir.
Bu din düşmanı melunların işi İslam'ı istihzaya ve Müslümanları maskaralığa almaktır. Aynı zamanda onlar eğer bir fırsatını bulsalar, bizi İslam dininden çıkaracaklar ve hepimizi öldüreceklerdir.
Herhangi bir şeyde bu düşmanlara müracaat etmek, onların reyi ve hükmü ile iş tutmak, kendilerini tam manasıyla ağırlamaktır. Bunlardan himmet talep edip, onları bir vesile bilenin hali ne olur ki? Allah (c.c) "Kâfirlerin duası ancak sapıklıkta kalmaktır." 13/14"buyurmaktadır." (Mektubat–ı Rabbani S: 370–371–372 Erhan Yayınları)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025