Peygamberimiz için Hz. Hatice
Resulullah, “İslam, Ali’nin kılıcı ve Hatice’nin malı üzerinde yükseldi” buyurmuştur
02.06.2023 18:39:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Resulullah, "İslam, Ali'nin kılıcı ve Hatice'nin malı üzerinde yükseldi" buyurmuştur.
Hz. Hatice, Cenab-ı Hakk'ın selamına mazhar olacak bir samimiyetle dinine bağlı idi.
Cebrail aracılığı ile Kendisine, "Yanına gelen Hatice'dir. Rabbinin selamını O'na söyle. O'nu, cennette, gürültüsü olmayan ve bitkinliğin yaşanmayacağı kamıştan bir evle müjdele" ifadeleri ile cennet müjdelenmiştir.
Afif el-Kindî'den rivayetle, dedi ki:
"Ticaretle uğraşan biriydim. Mekke'ye hac için gittim. Tacir olan Abbas bin Abdülmuttalib'in yanına gittim. Onun yanındayken saklı bir yerden genç bir adam çıktı, güneşe doğru baktı ve namaz kılmaya başladı.
Biraz sonra genç adamın çıktığı yerden bir kadın çıkıp o da namaza durdu. Daha sonra buluğ çağında bir çocuk aynı yerden dışarı çıkıp namaza durdu.
Ben Abbas'a dedim ki: 'Ey Abbas, bu genç adam kimdir?'
Abbas dedi ki: 'Bu genç adam Muhammed bin Abdullah bin Abdulmuttalib, kardeşimin oğludur.'
Dedim ki: 'Bu kadın kimdir?'
Abbas dedi ki: 'Bu kadın, bu genç adamın hanımı Hatice bint-i Huveylid'dir.'
Ben dedim ki: 'Bu çocuk kimdir?'
Abbas dedi ki: 'Bu, genç adamın amcasının oğlu Ali bin Ebi Tâlib'dir.' Dedim ki: 'Ne yapıyorlar?'
Abbas, 'Namaz kılıyorlar. Genç adam da kendisinin peygamber olduğunu iddia ediyor. Genç adamın bu emrine ancak hanımı ve amcasının oğlu tâbi olmuşlar' dedi."
Hakim bin Uyeyne'den: "İlk olarak tasdik eden Hatice'dir. Kıbleye doğru ilk namaz kı-lan ise Ali'dir."
Rafi'den: "Resulullah (s.a.v.) ilk namazını pazartesi günü kıldı. Hatice pazartesi gününün sonuna doğru namaz kıldı. Ali (a.s.) ise, ilk namazını ertesi gün, salı kıldı."
İbn-i İshak şunları kaydediyor:
"Resûlullah (s.a.v.) her ne zaman kafirlerin inkar ve hakaret edici sözlerinden üzüntü duyarsa, -yaşadığı sürece- O'nun kırılmış kalbini teselli eden, ıstıraplarını dindiren, davet ve nübüvvet yolunda Kendisini tasdik ve teyid eden, halkı ve yapmakta olduklarını Muhammed (s.a.v.)'in küçük önemsiz görmesini sağlayan sadece ve sadece Hatice'dir."
Peygamberimiz için Hz. Hatice
Arap toplumunun o dönemki koşulları dikkate alındığında, bir kadının ticaretle uğraşması, topluma kendini kabul ettirmesi ve başarıya ulaşması ender rastlanılan bir hal idi.
Ancak Hz. Hatice bunu başaracak özgüvene, akla ve olgunluğa sahip idi.
Kâbe'nin putlarla dolu olduğu bir dönemde O ve ailesi Hz. İbrahim'in dini üzere yaşamıştır. Hz. Muhammed'le (s.a.v.) evlenmek istemesi, maddi bir gereksinimden değil, tamamen içindeki manevi arayıştan kaynaklanmakta idi.
İslam'ı ilk kabul eden insan olma şerefine eren Hz. Hatice, Resûlullah (s.a.v.)'in en zor günlerinde O'nun sığınağı olmuştur. Son derece akıllı, güçlü bir kadındı. Müthiş bir teslimiyetle Hz. Peygambere (s.a.v.) bağlı idi.
Öyle ki sadece manevi destek değil, Resûlullah'a (s.a.v.) olan inancı ve güveni sebebiyledir ki, tüm servetini İslam'ın yayılması, Hz. Peygamberin (s.a.v.) korunması için hiç düşünmeden seferber etmiştir.
Hz. Enes şöyle dedi: "Bazen Peygambere hediye takdim ettiklerinde şöyle buyururdu: Falan kadının evine götürün, çünkü o Hatice'nin dostu idi."
Ölümünden sonra dahi Habibullah (s.a.v.) O'ndan övgü ile bahsetmiştir: "Ümmetimin kadınlarının en hayırlısı Hatice bint-i Huveylid'dir."
Hz. Aişe'den rivayet edildiğine göre:
"Hz. Resûlullah (s.a.v.)'in yanında Hz. Hatice anıldığı zaman, O'nu övmekten ve O'nun için bağışlama dilemekten üşenmezdi.
Bir gün yine O'nu andı. Bu, kıskançlık duygularımın kabarmasına neden oldu. Dedim ki, 'Bir koca karı değil miydi? Allah Sana ondan daha iyisini vermedi mi?'
Peygamber (s.a.v.) bu sözümden dolayı o kadar öfkelendi ki, saçlarının ön tarafları titriyordu.
Dedi ki; 'Allah'a yemin ederim ki, O'ndan daha iyisi Bana verilmiş değildir. İnsanların inkar ettikleri bir zaman da O, Bana inandı, insanların Beni yalanladıkları bir sırada O, Beni doğruladı.
İnsanların Beni her şeyden yoksun bıraktıkları bir sırada O sahip olduğu her şeyi Benim için harcadı. Diğer eşlerim Beni evlattan yoksun bırakırken, Allah O'ndan Bana evlat bahşetti.'
Hz. Aişe devamla, "Bunun üzerine kendi kendime şöyle dedim: Allah'a yemin ederim ki, bir daha O'nun hakkında kötü bir şey söylemeyeceğim."
Hz. Hatice'nin üstün makamı ile ilgili olarak Resul-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Cennet kadınlarının en üstünleri Hatice bint-i Huveylid, Fâtıma bint-i Muhammed, Meryem bint-i İmran ve Firavun'un karısı Asiye bint-i Mezahim'dir."
Rivayet edilir ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir koyun kestikleri zaman, "Bunu Hatice'nin arkadaşlarına gönderin" derdi.
Hz. Aişe bunun sebebini sorduğunda ise, "Ben O'nun sevdiklerini severim" derdi." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
Hz. Hatice, Cenab-ı Hakk'ın selamına mazhar olacak bir samimiyetle dinine bağlı idi.
Cebrail aracılığı ile Kendisine, "Yanına gelen Hatice'dir. Rabbinin selamını O'na söyle. O'nu, cennette, gürültüsü olmayan ve bitkinliğin yaşanmayacağı kamıştan bir evle müjdele" ifadeleri ile cennet müjdelenmiştir.
Afif el-Kindî'den rivayetle, dedi ki:
"Ticaretle uğraşan biriydim. Mekke'ye hac için gittim. Tacir olan Abbas bin Abdülmuttalib'in yanına gittim. Onun yanındayken saklı bir yerden genç bir adam çıktı, güneşe doğru baktı ve namaz kılmaya başladı.
Biraz sonra genç adamın çıktığı yerden bir kadın çıkıp o da namaza durdu. Daha sonra buluğ çağında bir çocuk aynı yerden dışarı çıkıp namaza durdu.
Ben Abbas'a dedim ki: 'Ey Abbas, bu genç adam kimdir?'
Abbas dedi ki: 'Bu genç adam Muhammed bin Abdullah bin Abdulmuttalib, kardeşimin oğludur.'
Dedim ki: 'Bu kadın kimdir?'
Abbas dedi ki: 'Bu kadın, bu genç adamın hanımı Hatice bint-i Huveylid'dir.'
Ben dedim ki: 'Bu çocuk kimdir?'
Abbas dedi ki: 'Bu, genç adamın amcasının oğlu Ali bin Ebi Tâlib'dir.' Dedim ki: 'Ne yapıyorlar?'
Abbas, 'Namaz kılıyorlar. Genç adam da kendisinin peygamber olduğunu iddia ediyor. Genç adamın bu emrine ancak hanımı ve amcasının oğlu tâbi olmuşlar' dedi."
Hakim bin Uyeyne'den: "İlk olarak tasdik eden Hatice'dir. Kıbleye doğru ilk namaz kı-lan ise Ali'dir."
Rafi'den: "Resulullah (s.a.v.) ilk namazını pazartesi günü kıldı. Hatice pazartesi gününün sonuna doğru namaz kıldı. Ali (a.s.) ise, ilk namazını ertesi gün, salı kıldı."
İbn-i İshak şunları kaydediyor:
"Resûlullah (s.a.v.) her ne zaman kafirlerin inkar ve hakaret edici sözlerinden üzüntü duyarsa, -yaşadığı sürece- O'nun kırılmış kalbini teselli eden, ıstıraplarını dindiren, davet ve nübüvvet yolunda Kendisini tasdik ve teyid eden, halkı ve yapmakta olduklarını Muhammed (s.a.v.)'in küçük önemsiz görmesini sağlayan sadece ve sadece Hatice'dir."
Peygamberimiz için Hz. Hatice
Arap toplumunun o dönemki koşulları dikkate alındığında, bir kadının ticaretle uğraşması, topluma kendini kabul ettirmesi ve başarıya ulaşması ender rastlanılan bir hal idi.
Ancak Hz. Hatice bunu başaracak özgüvene, akla ve olgunluğa sahip idi.
Kâbe'nin putlarla dolu olduğu bir dönemde O ve ailesi Hz. İbrahim'in dini üzere yaşamıştır. Hz. Muhammed'le (s.a.v.) evlenmek istemesi, maddi bir gereksinimden değil, tamamen içindeki manevi arayıştan kaynaklanmakta idi.
İslam'ı ilk kabul eden insan olma şerefine eren Hz. Hatice, Resûlullah (s.a.v.)'in en zor günlerinde O'nun sığınağı olmuştur. Son derece akıllı, güçlü bir kadındı. Müthiş bir teslimiyetle Hz. Peygambere (s.a.v.) bağlı idi.
Öyle ki sadece manevi destek değil, Resûlullah'a (s.a.v.) olan inancı ve güveni sebebiyledir ki, tüm servetini İslam'ın yayılması, Hz. Peygamberin (s.a.v.) korunması için hiç düşünmeden seferber etmiştir.
Hz. Enes şöyle dedi: "Bazen Peygambere hediye takdim ettiklerinde şöyle buyururdu: Falan kadının evine götürün, çünkü o Hatice'nin dostu idi."
Ölümünden sonra dahi Habibullah (s.a.v.) O'ndan övgü ile bahsetmiştir: "Ümmetimin kadınlarının en hayırlısı Hatice bint-i Huveylid'dir."
Hz. Aişe'den rivayet edildiğine göre:
"Hz. Resûlullah (s.a.v.)'in yanında Hz. Hatice anıldığı zaman, O'nu övmekten ve O'nun için bağışlama dilemekten üşenmezdi.
Bir gün yine O'nu andı. Bu, kıskançlık duygularımın kabarmasına neden oldu. Dedim ki, 'Bir koca karı değil miydi? Allah Sana ondan daha iyisini vermedi mi?'
Peygamber (s.a.v.) bu sözümden dolayı o kadar öfkelendi ki, saçlarının ön tarafları titriyordu.
Dedi ki; 'Allah'a yemin ederim ki, O'ndan daha iyisi Bana verilmiş değildir. İnsanların inkar ettikleri bir zaman da O, Bana inandı, insanların Beni yalanladıkları bir sırada O, Beni doğruladı.
İnsanların Beni her şeyden yoksun bıraktıkları bir sırada O sahip olduğu her şeyi Benim için harcadı. Diğer eşlerim Beni evlattan yoksun bırakırken, Allah O'ndan Bana evlat bahşetti.'
Hz. Aişe devamla, "Bunun üzerine kendi kendime şöyle dedim: Allah'a yemin ederim ki, bir daha O'nun hakkında kötü bir şey söylemeyeceğim."
Hz. Hatice'nin üstün makamı ile ilgili olarak Resul-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Cennet kadınlarının en üstünleri Hatice bint-i Huveylid, Fâtıma bint-i Muhammed, Meryem bint-i İmran ve Firavun'un karısı Asiye bint-i Mezahim'dir."
Rivayet edilir ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir koyun kestikleri zaman, "Bunu Hatice'nin arkadaşlarına gönderin" derdi.
Hz. Aişe bunun sebebini sorduğunda ise, "Ben O'nun sevdiklerini severim" derdi." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.