Şükürler olsun Anadolu'muzu köşe bucak dolaşıyoruz. Meltem TV'nin en uzun soluklu programlarından "Milletin Efendisi" programının çekimleri için Konya Beyşehir'de idik.
Ver elini Manavgat, Antalya derken Elmalı Tekke Köy'de Pir Abdal Musa Hazretlerinin huzurunda bulduk kendimizi. Abdal Musa Hazretleri Ehl-i Beyt'ten İmam Rıza Efendimizin soyundan, Hünkar Hacı Bekteş-ı Veli'nin amca oğlu. Yıllar evvel 2012 yılında yine huzurda idik Sayın Prof. Dr. Haydar Baş hocamız ve muhteşem kadrosu ile. Kurulan sahra çadırında, yağmurlu bir günde binlerce insanın iştiraki ile, "Haçlı Kuşatmasına Karşı Ehl-i Beyt Etrafında Birlik" konulu 6. Ehl-i Beyt Sempozyumu gerçekleşmişti.
Eğer bugün hâlâ Suriye ve İran'la tehlikeli bir savaşa tutuşmadıysak bunu Prof. Dr. Haydar Baş'ın riyasetinde gerçekleşen birlik ve beraberlik vurgulu Ehl-i Beyt Sempozyumlarına borçluyuz. Birileri maalesef bu Şii-Sünni kardeşliğini bozmak adına her türlü kahpeliğe başvurmaktan geri durmuyor.
Halkın irşadı adına bölgeye madden ve manen birçok güzellik katan Hz. Pir Abdal Musa'nın birçok kerametleri vardır. Halkın kahpeliğini ve alçaklığını ortaya koyması açısından bir kerametini sizlerle paylaşıp hissedar olalım:
* * *
"Elmalı'ya Horasan taraflarından gelen Abdal Musa Sultan günlerden bir gün Akdağlar'ın Fethiye tarafındaki köyleri ziyaret eder.
Gittiği her yerde hürmet edilen Abdal Musa Hazretlerine buranın halkı da hürmet eder, güler yüzle hizmette kusur etmez.
Hazret günlerce bu köylerden birisinde misafir kalır.
Köylüler Abdal Musa Hazretlerinin isteklerini yerine getirmek için adeta birbirleriyle yarışıyorlarmış.
Yemediklerini yedirmişler, içmediklerini içirmişler, gönlünü hoş etmişler ve mübareğin duasını almışlar.
Yaptıkları hizmetlerle Abdal Musa Sultan'ın gönlünü kazanmışlar.
Ayrılık vakti gelip çattığında köylüleri karşısına toplayan Abdal Musa Hazretleri onlara şöyle seslenmiş:
"Ey güzel Allah'ın sevgili kulları, Allah gözünüze, gönlünüze göre versin. Şimdi ben gidiyorum. Söyleyin bakalım bir eksiğiniz, isteğiniz var mı?"
Köylüler Abdal Musa Sultan'ın bu sözlerine çok sevinmişler.
Kendisine teşekkür etmişler ve hep bir ağızdan:
"Sağ olasın Efendi Hazretleri, sayenizde hiçbir eksiğimiz yoktur. Sağlığına duacıyız" demişler
Gözü ve gönlü tok, misafirperver ve cömert bu insanları mükâfatsız bırakmamaya kararlı olan Abdal Musa, "Eksiksiz köy mü olur? Mutlaka bir ihtiyacınız vardır, söyleyin hele!" diye ısrarcı olunca köylüler:
"Her şeyimiz var, var olmasına da, sulama suyumuz yok ya Efendi Hazretleri. Malımız, davarımız, ekinlerimiz, ağaçlarımız susuzluktan kırılıyor" demişler.
Bunun üzerine Abdal Musa Hazretleri şöyle demiş: "İyi de sizler bu güzellikler, güzel davranışlarla birlikte bol suya kavuşursanız, çok zengin olursunuz. Cebiniz para görünce Allah'a asi olmanızdan, misafirperverliği unutmanızdan korkuyorum" demiş.
Köylüler telaşlanmışlar, korkmuşlar, yoldan çıkmayacaklarına, ölçüyü kaybetmeyeceklerine dair yeminler etmişler ve Sultan Hazretlerine şöyle söz vermişler:
"Aman Ya Efendi hazretleri! Suyumuz bol olur da bağ bahçe sahibi ve zengin olursak gelenlere daha iyi bakarız. Yeter ki suyumuz olsun" demişler.
Abdal Musa Hazretleri ağır ağır yerinden kalkmış. Dualar okuyarak yürümüş. Asası elinde bir müddet yürüdükten sonra bir kayanın önüne gelmiş, yine bir zaman elleri havada dua ettikten sonra "Ya Allah! Diyerek elindeki asasını kılıç gibi kayanın böğrüne saplamış. Köylülerin şaşkın bakışları arasında kayada açılan yarıktan buz gibi sular akmaya başlamış. Bu suyun ilk çıktığı yer kendiliğinden genişlemiş, bir çay halini almış.
Abdal Musa Hazretleri'nin kerametiyle susuzluktan kurtulan köylüler çok sevinmişler.
Sevinç içerisindeki köylüler dualarla köyün çıkışına kadar Abdal Musa Sultan'ı uğurlamışlar.
Suyun çıkmasıyla birlikte köyün çehresi değişmiş. Bağlar, bahçeler yeşillenmiş, çorak tarlaların verimi artmış. Birkaç yıl içinde köylülerin cepleri parayla dolmuş.
Aradan epeyce bir zaman geçmiş. Abdal Musa Sultan'ın yolu aynı köye düşmüş.
Daha önce el üstünde tutulduğu köyde O'nu kimse tanıma bile tanımamış.
Yeşillikler, meyve yüklü ağaçlar, bağlar, bahçeler ve yüzü gülen ekin tarlaları köye ayrı bir güzellik katıyormuş ama kimse onun geldiğinin farkında bile değilmiş.
Uzak yoldan geldiği için açlık iyice artmış. Kimse bir şey sormayınca köylünün birinden Allah rızası için yiyecek ekmek istemiş, istediğine pişman olmuş.
Dinleyen bile olmamış, üstelik bir de "Haydi yoluna, hangi yüzle yiyecek istiyorsun. Benimle tarlada, bahçede, harmanda mı çalıştın?" diye azar işitmiş.
Abdal Musa Hazretleri köylülerin bu haline çok üzülmüş. Bu köylülerin fakir ve susuz durumdaki eski hallerinin onlar için en hayırlı durum olduğunu görmüş.
Yine ellerini havaya açarak yüksek sesle şöyle beddua etmiş:
"Ey Allah'ım! Bu nankör insanlar, senin verdiğin nimetin değerini bilemediler. Varlık sahibi oldular ama zenginliğin gereğini yerine getirmediler. Gururlandılar, kibirlendiler. Tanrı misafirini aç koydular, var iken vermediler. Onlara armağan olarak verdiğin güzel suyu muhannet kıl, onlara yarayacağı zaman hiç akmasın."
"Siz yazın su içmeye, kışın geçmeye yol bulamayın" demiş.
İşte o gün bu gündür kupkuru dağ yamacında taşlar arasından fışkıran ve adeta uçarcasına gürül gürül akan sular, yaz aylarında Elmalı Ovası'na, kışın ise Kaş Ovası'na akar olmuş. Abdal Musa'nın bedduası tutmuş ve o tarafta oturan köylüler, kışın suyun coşkulu akmasından geçmek için yol bulamazken, yazın sıcak aylarında da, kaynak Elmalı yakasına aktığından içecek su bulamazlarmış.
Köylüler işin farkına varmışlar, pişman olmuşlar ama artık iş işten geçmiş.
Abdal Musa Sultan'ın ayaklarına kapanmak istemişler. Abdal Musa kayboluvermiş.
* * *
Evet sevgili okurlar Allah dostunun, Allah adamlarının gönlü bir kırılmaya görsün tamiri çok belki de imkansız olur.
Bugün de bu millet Allah adamlarını tanımayarak, dinlemeyerek; tanısa da burun kıvırarak bâtıla, harama, faize bulaşmış bir durumda; eli kanlı bir şekildedir.
Suyun ve rahmetin akmasını istiyorsak Allah dostunun gönlünü yapacağız, O'nun uzattığı rahmet elini tutacağız. Allah bu milleti ayıktırsın ve affetsin inşallah…
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023