PKK taşıyla kaç kuş vuruyorlar'!

Önce realiteyi netleştirelim: Nereden bakarsak bakalım, görünen şu ki, PKK terörü, bir Haçlı enstrümanıdır, Haçlı'nın Türkiye mize yönelik son çeyrek asırlık çomağıdır.Bu bağlamda detaylı belge ve bilgi edinmek isteyenler, değerli yazarımız Muharrem Bayraktar'ın "Batı'nın Kanatları altında Türkiye" adıyla Toplumsal Dönüşüm Yayınların'dan çıkan 320 sayfalık güncel eserine göz atabilirler. ABD, İngiltere ve sair AB üyesi ülkeler, PKK çomağının ortak sahipleridir, ortak olarak kullanmaktadırlar.Topyekün Türk milleti, mensup olduğu İslam medeniyeti ve bu medeniyetteki tarihi konumu ve inisiyatif alanı sebebiyle, sürekli Haçlı'nın gündeminde olmuştur, olmaya devam edecektir."Kardeşim, bizde de tüm problem ve yanlışları, başkalarına ve Haçlı'ya fatura etmek, paranoya olmuştur" diyerek, gelişmelerin arka palanını örtemeyiz. Bu, safdilliklik olur, ahmaklık olur, körlük olur.PKK, son çeyrek asırlık çomaktır. Ondan önce devlet ve milletimiz, pekçok çomakla karıştırılmak istenmiş, karıştırılmıştır."Günahıyla-sevabıyla İslam dünyasının birliğinin mümessili" bulunan Osmanlı'nın payitahtındaki halifeye karşı, tanzimat ve meşrutiyet sürecinde İngilizlerin güdümüyle Anadolu'da güya "İttihad-ı İslam" bayrağı açan hoca kılıklılar, Arap kabilelerini ayartarak Hicaz bölgesini Osmanlı'dan kopartan İngiliz gdümlü M. Abduh, C. Efganî, R. Rıza troykasının refikleri ve meftunlarıydı. Tavefuka bakın ki, "kör-topal İslam dünyasının birliğini temsil eden Osmanlı'ya karşı İngiliz dokuması İslam birliği bayrağı" açan bu kadro, Hicaz'ın Osmanlı'dan kopartıldığı bu süreçte, Güneydoğumuzu da Anadolu'dan kopartmak üzere bölücü Kürt Teali Cemiyeti'ni kurmuştur. Bu yerli sarıklı-nurlu (!) İngiliz maşaları, Milli Mücadele yıllarında Kuvay-ı Milliye kadrosu ve Mustafa Kemal için "küfür fermanları" yayınladılar. Milli Mücadele'nin ilk döneminde Yunanlıların, İngilizlerin, Farnsızların işgalcilerin safında yer aldılar. Tesadüfe bakın ki, bugün de onların şakirtleri ve yol evlatları, bölgemizi işgal eden Amerika'nın, İngiliz'in ve Haçlı dünyasının safında ve onların yerli taşeronu olarak arz-ı endam etmektedirler.Bu İngiliz güdümlü sarıklılar, Türk devleti ve milletinin bölünmesine yönelik Haçlı'nın Şark projesi manevralarını, Cumhuriyet'in kurulduğu ilk yıllarda cereyan eden Saltanat-Cumhuriyet mücadelesini, halka din-devlet kavgası olarak yansıttılar. Millet devletinden koptu, devlet milletine sırtını çevirdi. Devlet ve milleti idare eden erkan ise, bu tabloyu okuyamadı, bu oyunu bozamadılar.Bu düşük yoğunluklu gerilim, çok partili siyaset hayatımıza sağ-sol kavgası olarak devretti. Bu kavgalaşma sürecine, 65'li yıllardan sonra din ve milliyet katalizörleri eklendi.Toplum, sağdan "Dinsiz devlet yıkılacak elbet", "Minareler süngü kubbeler miğfer!", "Ortak Pazar Haçlı kulübüdür!", "Komünistler Moskova'ya!", "Kanımız aksa da zafer İslam'ın", "Vatan ne Türkiyedir Türklere ne Türkistan vatan müebbet bir ülkedir, Turan!" sloganlarıyla, soldan "Tek yol devrim!", "Kahrolsun Fazişm!", "Ölümüne devrim, ölümüne komünizm!" gibi sloganlarla mikserlendi. Sağ-sol birbirini kırdı. İş sağ-solu aştı; sağcılar kendi içinde, hatta milliyetçiler bile kendi içlerinde birbirlerini kırmaya yüz tuttu. Bu yolda nice canlar, nice civanlar feda oldu! Devlet-milletiyle karşı karşıya getirildi; millet, kendi devletinden kopartılarak, AB'nin, ABD'nin ve Vatikan'ın kucağına sürüklendi.Bu süreçte bir tek BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, "Bu gidişat yanlış, bu istismarlar yanlış; işte devlet ve millet için emin yol" diyerek ikaz etti, çözüm sundu, birlik konferansları verdi. Türkiye'nin birlik adresi, birlik timsali oldu.Bu arada İngiliz klasik bakiyesi Mısır üfürükleri din adına Türkiye'ye aktarıldı, terceme edildi, tasavvuf ve hadisler başta olmak üzere İslam'ın temel kurum ve kavramları tartışmaya açıldı, içleri boşaltıldı.O alaca karanlık kuşağının ardından bugünlere geliyoruz; adeta herşey ters tüz olmuş vaziyette? O günlerde sağdan veya soldan, halkçı, milliyetçi, İslamcı geçinenlerin elebaşları, vatan evlatlarını mikserledikleri söylemlerin tam aksi istikamete yelken açtılar. İçlerini boşalttıkları İslam'ın temel kavramlarına, Vatikan'ın şirk öğretilerini doldurdular, faizi nema yaptılar; evliyaullahı dost edinmekten koptular, papazların, hahamların kolarına girdiler. Dünün milliyetçi ve İslamcı geçinenleri, bugün AB'ci kesildiler, Amerikancı kesildiler, Haçlı diyalogcusu kesildiler. Halkçı ve devletçi geçinenlerin ahvali de onlarınkinden farklı değil, onları aratmıyorlar.Fetret dönemlerinde ise, toplumu kendi içinde bölmek, devlet ve milleti karşı karşıya getirmek için "laik-anti laik" ve "Alevî-Sünnî" çomakları kullanılmaya çalışıldı. Tutmadı. Son çeyrek yüzyılın en maharetli maşası ise PKK terörü oldu.ABD ve Haçlı AB'si, Çekiç Güç süreciyle tohumlarını attıkları PKK terörüyle Kürt, Türk, Laz, Çerkez demeden topyekün milletimizi can evinden vurdu. Bıçağın kemiğe dayandığı noktada, PKK'nın elebaşı Apo'yu paketleyip devlete teslim ettiler. Bağımsız Türk Yargısı, 30 bin aşkın insanın canına ve kanına karşılık "idam kararı" verdi. Fakat olan oldu; Apo'yu paketleyip devlete teslim eden odaklar, AB'ye uyum bahanesi ve koalisyon ortağı MHP'nin katkılarıyla Apo'yu sehpadan indirttiler. Böylece devlete adeta etek giydirdiler, devleti adeta hadım olmuş erkeğe çevirdiler. Devlet, vatan ve mukaddesat uğruna can veren şehitler ve gaziler kahroldu! Bundan sonra artık olanlar oldu! Bu arada DSP-MHP-ANAP koalsiyonu AB'nin su yoluna girdi. Türkiye'yi 36 etnik çomakla kaşıyan AB Ulusal Belgesi'ne gözü kapalı imza atıldı. Millet kavramı ve birlik değerleri en büyük yarayı aldı. AB'nin "etnik tarifi"ne giren 36 kesime Self Determinasyon hakkını içeren İkiz Yasalar kabul edildi.Bu vahim süreci, 25-30 yıl öncesinden beri yine bir tek BTP Genel Başkanı Prof. Dr.  Baş, ikaz etti, çözüm sundu, devlet ve milletimizin birliğini sağlayacak ve kalkındıracak Milli Ekonomi Modeli'ni ve Sosyal Devlet projelerini ortaya koydu.Fakat BOP kapsamında AKP'ye misyon yükleyen ABD ve sair güçler, PKK'nın siyasallaşmasında düşmeye bastılar. AKP hükümeti, kendinden öncekilerden çok daha teslim, çok daha bağımlı bir AB'ci ve Amerikancı oluverdi. KuzeY Irak'ta aşiret reisi Barzani'ye arka planı Yahudî hedeflerien odaklı Bölgesel Kürdistan devleti kurdular. PKK terörü bayram yaptı. AKP, PKK terörünü, bir terör problemi olarak ele almak yerine, APO'yu sevindirecek kıvamda "Kürt meselesi"ne çevirdi. Açılım-saçılım furyası başlattı. ABD ve önderlik işaretiyle 30-40 PKK teröristinin dağdan inme seremonisi yaşandı. Bu seremoni de yine devlet adeta "teşrifatçı" yapıldı. Şehitler, aileleri ve gaziler bir kez daha kahroldular. PKK'ya taşrifatçılık rolüoynatılar devlet, kendi ve mukaddesatı uğruna can verenler ile karşı karşıya getirildi. Gelinen noktada ne devletin, ne de milletin dayanacak bir yeri, tutunacak bir dalı bırakıldı. AKP-PKK seremonisi ve açılım furyasıyla ile, ABD ve Haçlı AB'si, modern Şark projesi ve Sevr kapsamında, PKK taşıyla, devleti vurdu, milleti vurdu, askeri vurdu, siyaseti vurdu, Güneydoğumuz başta olmak üzere tüm bölgelerimizi vurdu, şehitleri vurdu, gazileri vurdu. Devlet ve milletin birliğini, geleceğini ve umutlarını vurdu! Bu vurgun bağbozumuna dönüşmeden Prof. Dr. Baş'a kulak vererek devlet ve milletimizi kurtarmak, akl-ı selim sahibi her vatan evladının, sivil-asker her devlet erkanının yegane vazifesi olsa gerektir.