Kendisine ait yukarıdaki yazı başlığı Mehmet Akif Ersoy'u anlatmaya yeter de artar diye düşünüyorum. Edebiyat dünyamızın en büyük şairlerinin belki de en birincisidir Mehmet Akif Ersoy. Çünkü milletimizin olmazsa olmazını yani 'istiklal'ini konu almıştır; düşüncesinde, tavrında,yazılarında, hayatında ve şiirinde… Yüce Türk milletinin karakterini, bağımsızlığını, istiklalini, İstiklal Marşımızı yazmıştır büyük şairimiz Mehmet Akif Ersoy.
İnsan için hayatta olmazsa olmazı, vazgeçilmesi elbette vatanıdır. Vatanı, toprağı olmayan bir millet olamaz. İşte hayatı boyunca bu ilke üzere yaşamış ve kurtuluş savaşı yıllarında Anadolu'yu gezerek, vaazlar vererek milli bilinci daima diri tutmuş ve bağımsızlık ateşini yakmıştır. Hemen hemen herkes o günlerde mandacılığı kabul edelim, düşmana direnmeyelim diyerek milletin kurtuluş azmini yıkmak isterken; Akif her daim haykırmıştır:
"Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak/Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak."
Bu asil milletin alçak bir ölümle tarih sahnesinden silinmesini hazmedemez ve yine haykırır şair: "Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır."
Mehmet Akif Ersoy öyle asil ve asaletli bir insandır ki; kaleme aldığı İstiklal Marşımız için, ihtiyacı olmasına rağmen teklif edilen para taleplerini bile reddetmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü damarlarında lime lime yaşamış bir vatansever olarak görmekteyiz Akif'i… O Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ne mutlu Türküm diyene" sözünün en güzel örneğidir. Arnavut kökenli bir Türk olmasına rağmen,Türk'ün en büyük marşını yazmak; 'Ne mutlu Türküm diyene' ilkesini benimsemesinden ve baş tacı etmesinden ileri gelmektedir. Milletimiz bugün bu birlikteliğe ne kadar da muhtaçtır. O kurtuluş savaşı yıllarında; lazı, kürdü, arnavutu, arabı, acemi, çerkezi ile yetmiş iki milleti birleştiren anlayıştır bizlere istiklal savaşını kazandıran… Kurtuluş savaşı yıllarında kazanılan bu ruhun mayasını; "Ne mutlu Türküm diyene" ilkesini oluşturmaktır. O yıllardaki Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Mehmet Akif Ersoy'un şahsında şahlanan birlik ve beraberlik ruhu bizlere İstiklal Marşını yazdırmıştır. Duamız ve dualarımız merhum şairimiz Akif'in dediği şekliyledir: "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtmasın."
Her bir harfini dahi ruhumuzun derinliklerinde hissettiğimiz İstiklal Marşımız için Gazi Mustafa Kemal Atatürk şöyle demiştir: "Bu marş bizim inkılâbımızı anlatır. İnkılâbımızın ruhun anlatır. Bunu ne unutmak ne de unutturmak lâzımdır. İstiklâl Marşı'nda istiklâl davamızı anlatması bakımından büyük bir manası olan mısralar vardır. Benim en beğendiğim yeri de burasıdır. Benim bu milletten asla unutmamasını istediğim mısralar işte bunlardır: Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet/Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl."
"Ebediyyen sana yok, ırkıma izmihlal" mısraları ile Türk milletinin ebediyyen var olacağına gönülden inanarak; merhum Akif'in göndere çektirdiği bayrağı indirtmemeye yemin etmiş bir Türk gençliği dimdik ayaktadır bugün. Ve bugün gönderde olan bayrağı güneşe taşımaya karar vermiştir bu azimli gençlik… Mehmet Akif Ersoy'un her kıtasını kendisine ışık ve rehber edinmiştir. Özellikle de şu mısralarını:
"Girmeden bir millete tefrika giremez/Toplu vurdukça yürekler onu top dindiremez."
İnsan için hayatta olmazsa olmazı, vazgeçilmesi elbette vatanıdır. Vatanı, toprağı olmayan bir millet olamaz. İşte hayatı boyunca bu ilke üzere yaşamış ve kurtuluş savaşı yıllarında Anadolu'yu gezerek, vaazlar vererek milli bilinci daima diri tutmuş ve bağımsızlık ateşini yakmıştır. Hemen hemen herkes o günlerde mandacılığı kabul edelim, düşmana direnmeyelim diyerek milletin kurtuluş azmini yıkmak isterken; Akif her daim haykırmıştır:
"Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak/Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak."
Bu asil milletin alçak bir ölümle tarih sahnesinden silinmesini hazmedemez ve yine haykırır şair: "Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır."
Mehmet Akif Ersoy öyle asil ve asaletli bir insandır ki; kaleme aldığı İstiklal Marşımız için, ihtiyacı olmasına rağmen teklif edilen para taleplerini bile reddetmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü damarlarında lime lime yaşamış bir vatansever olarak görmekteyiz Akif'i… O Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ne mutlu Türküm diyene" sözünün en güzel örneğidir. Arnavut kökenli bir Türk olmasına rağmen,Türk'ün en büyük marşını yazmak; 'Ne mutlu Türküm diyene' ilkesini benimsemesinden ve baş tacı etmesinden ileri gelmektedir. Milletimiz bugün bu birlikteliğe ne kadar da muhtaçtır. O kurtuluş savaşı yıllarında; lazı, kürdü, arnavutu, arabı, acemi, çerkezi ile yetmiş iki milleti birleştiren anlayıştır bizlere istiklal savaşını kazandıran… Kurtuluş savaşı yıllarında kazanılan bu ruhun mayasını; "Ne mutlu Türküm diyene" ilkesini oluşturmaktır. O yıllardaki Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Mehmet Akif Ersoy'un şahsında şahlanan birlik ve beraberlik ruhu bizlere İstiklal Marşını yazdırmıştır. Duamız ve dualarımız merhum şairimiz Akif'in dediği şekliyledir: "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtmasın."
Her bir harfini dahi ruhumuzun derinliklerinde hissettiğimiz İstiklal Marşımız için Gazi Mustafa Kemal Atatürk şöyle demiştir: "Bu marş bizim inkılâbımızı anlatır. İnkılâbımızın ruhun anlatır. Bunu ne unutmak ne de unutturmak lâzımdır. İstiklâl Marşı'nda istiklâl davamızı anlatması bakımından büyük bir manası olan mısralar vardır. Benim en beğendiğim yeri de burasıdır. Benim bu milletten asla unutmamasını istediğim mısralar işte bunlardır: Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet/Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl."
"Ebediyyen sana yok, ırkıma izmihlal" mısraları ile Türk milletinin ebediyyen var olacağına gönülden inanarak; merhum Akif'in göndere çektirdiği bayrağı indirtmemeye yemin etmiş bir Türk gençliği dimdik ayaktadır bugün. Ve bugün gönderde olan bayrağı güneşe taşımaya karar vermiştir bu azimli gençlik… Mehmet Akif Ersoy'un her kıtasını kendisine ışık ve rehber edinmiştir. Özellikle de şu mısralarını:
"Girmeden bir millete tefrika giremez/Toplu vurdukça yürekler onu top dindiremez."
Raziye Betül Birinci / diğer yazıları