(dünden devam…)
Prof. Dr. Haydar Baş'ın, "Din Tahripçilerine Kur'an-ı Kerim'in Cevabı" eserinden 'Resûlullah'a tâbi olmadan kurtuluşun mümkün olmayacağı gerçeği' bölümünü aktarmaya devam ediyoruz:
"Allah kulları arasından dinini yüceltecek ilahi emaneti taşıma şerefine ulaşacak kulları mutlaka gönderecektir: "Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki Allah onları sever, onlar da Allah'ı sever. Onlar müminlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı izzet sahibidirler. Allah yolunda cihat ederler ve dil uzatanların kınamasından da korkmazlar. Bu Allah'ın bir lutfudur ki dilediğine verir. Allah'ın ihsanı geniştir. Ve O ihsanla layık olanı hakkıyla bilir." (Maide: 54). İşte gerçek müminler bunlardır ve ancak müminler kardeştir. Netice olarak diyoruz ki, Hz. Muhammed'i (as) kabul etmeden Müslüman olunmaz, Müslüman olmadan da kardeş olunmaz.
Bizler dini konularda Cenab-ı Hakk'ın koyduğu ölçülere harfiyen uymak zorunda olan varlıklarız. Bilerek ya da bilmeyerek bu hududu aşmak Allah'ın üzerimizdeki en büyük musibeti olur. Onun için nefsimiz ve milletimiz ile ilgili kader-i ilahinin hududullaha mutabık olmasını daima Cenabı Hakk'tan niyaz etmeliyiz. Aksi takdirde akıbetimiz hüsran olur ki Allah böyle bir akıbetten bütün Ümmet-i Muhammedi korusun.
Bu cümleden olarak bazen kardeşlerimize yol gösterir mahiyetteki ikaz veya tembihimiz, tehlikeyi haber veren samimi bir kalbin hesabının neticesidir. İnsanların akıbeti hüsran olursa uğrayacakları azab-ı elimin vahim olması durumundandır ki sevdiğimiz bütün kardeşlerimizi ve de bütün Ümmet-i Muhammedi şefkatle ve merhametle kucaklayıp onları sarmak ebedi hayata takatimizin nispetinde hazırlamak inancımızın gereğidir. Onun için tenkitlerimiz, tembihlerimiz hiçbir zaman bir Müslüman kardeşimizi hakir görmek, hor görmek veya aşağılamak anlayışıyla olmamıştır ve de olmayacaktır. Böyle bir nefsani duygudan da Allah'a sığınırız.
Elbette ki gayretimiz kardeşlerimizin akıbetini heder edecek yanlışlıktan onları korumak ve de "Müminler birbirinin ancak kardeşidir" inancıyla gerek maddi gerekse manevi yardımlarda bulunmaktır. Bu sebeple mü'minlerin, Musevi ve İsevilere karşı davranış biçimlerini ayetler ve hadis-i şerifler ışığı altında toparlamak yerinde olacaktır.
1- "Ey inananlar; kitap verilen herhangi bir gruba uyarsanız imanınızdan sonra (onlar) sizi döndürüp kafir yaparlar." (Âl-i İmran, 101).
2- "Benim peygamber olduğumu duymadığı halde İsa'ya inanan onun dini üzere yaşayıp ölen hayır üzere ölmüştür. Ancak benim peygamber olduğumu duyduğu halde bana inanmadan ölen kişi helak olmuştur." (Ruhu'l-Meani, 1279).
3- "Allah Yahudi ve Hıristiyanlara lanet etsin onlar peygamberlerinin kabirlerini mescit edindiler Arap topraklarında iki din birlikte yaşayamayacaktır." (Buhari Sahih, Kitabul Cenaiz 62; Müslim Sahih Kitabul Mesacid 3; İmam-ı Malik, Muvatta, Kitabul Cami5).
4- "(Ey Muhammed) seninle tartışmaya girişirlerse de ki: Ben Bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim. Kendilerine kitap verilenlere ve verilmeyenlere 'Siz de İslam oldunuz mu?' de. Şayet İslam olurlarsa doğru yola girmişlerdir. Yüz çevirirlerse sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kullarını görür." (Âl-i İmran, 20).
5- Hazreti Peygamberin tanıdığı genç bir Yahudi hastalanmıştı. Onu ziyaret eden Hz. Peygamber kendisini İslam'a davet etti. Yahudi genç bu daveti kabul ederek şahadet getirdi ve Müslüman oldu. Bu olaya sevinen Hz Peygamber evden çıkarken şöyle demiştir: "Onu cehennemden kurtaran Allah'a hamd olsun." (Buhari, Sahih, Kitabul Cenaiz 80).
6- "Ehl-i Kitaba din konusunda hiçbir şey sormayınız. Çünkü kendileri sapıklığa düşmüş haldeyken elbette size doğru yolu göstermezler. Şüphe yok ki bu durumda siz (onlara bir şey sorduğunuz) takdirde ya bâtıl bir şeyi tasdik eder ya da doğru olan bir şeyi yalanlarsınız. Allah'a yemin ederim ki Musa hayatta olup aranızda bulunsaydı bana tâbi olmak (uymak)tan başka bir yol asla helal olmazdı." (Kenzu-l Ummal, 152; Tefsirul Kur-an'il Azim 1378; Ruhu-l Meani 1244 ve 111-210).
7- "Ancak müminler kardeştir." (Hucurat: 10).
Ehl-i kitap olduğu iddia edilen insanların, Muhammed aleyhisselamı peygamber olarak kabul edip, O'nun yoluna girmedikten, getirdiği kitabı kabul etmedikten sonra mümin sayılmaları ve de kurtuluşa ermeleri kesinlikle mümkün değildir. Peygamber Efendimiz devlet başkanlarına ve kabile reislerine yazdığı mektupların tamamında "Allah ve Resulü Muhammed'e uyun ki kurtulasınız. Şayet uymazsanız kesinlikle hüsrandasınız" tebliğinde bulunmuştur. Onun için bir Müslüman ancak bir Müslümanla kardeş olabilir. Onun dışındaki Musevi ve Hıristiyanlarla din adına uzlaşması ve de anlaşması kesinlikle mümkün değildir. Din adına böyle bir uzlaşma ve anlaşma tamamen İslam dışı bir akidedir.
Ehl-i kitapla din adına uzlaşma ve kardeşlik mümkün olmadığına göre bunlarla münasebetlerimizde İslam'a davet ve tebliğ şartı vardır. Davet ve tebliğ Müslüman'ın vazifesi olduğuna göre bu münasebetlerin kesinlikle devam etmesi lazımdır. Onun için Musevi ve İsevilere hatta bütün insanlara merhamet, onları azab-ı elimden kurtaracak olan İslam'a davet etmek ve İslam'ı tebliğ etmekle mümkündür. Bu manada Müslüman sadece Musevi ve İseviler için değil bütün insanlık için rahmet ve merhamet kaynağıdır.
Peygamberimiz Hazreti Muhammed alemlere rahmettir. Ve bütün insanlığı Hakka davet edip İslam'ı tebliğ etmiştir. Selam her şartta Allah'ın yoluna davet edenlere. "Allah'a çağıran güzel işlerde bulunan ve 'Ben Müslümanlardanım' diyen kimseden daha güzel sözlü kim vardır?" (Fussilet, 33).
"Rabbimiz Allah' tır deyip sonra da doğru yolda sebat edenlere gelince onların üzerine melekler iner ve derler ki: Korkmayın ve üzülmeyin size vaad olunan cennetle sevinin. Dünya hayatında da, ahirette de biz sizin dostunuzuz. Orada canınızın çektiği ve istediğiniz her şey vardır. Bu çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici olan Allah tarafından bir ziyafettir." (Fussilet: 30-33).
Allah doğruyu söyler vaadinden hulfetmez.
Gökhan Demir / diğer yazıları
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020