ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Orta Asya ülkelerinin dışişleri bakanlarını Washington'da ağırlaması, sadece bir diplomatik nezaket ziyareti değil.
Uzun süredir sessiz kalan bir coğrafya, büyük güç rekabetinin merkezine yeniden oturuyor.
Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan'dan oluşan Orta Asya bölgesi, bugün enerji, güvenlik ve ticaret açısından yeniden küresel ilginin odağında. Rubio'nun daveti, bu yeni dönemin sembol adımı olarak görülüyor.
Haritanın ortasında, güçlerin kesiştiği nokta
Orta Asya, haritada sessiz görünse de dünyanın en stratejik bölgelerinden biri.
Kuzeyde Rusya, doğuda Çin, güneyde Afganistan ve İran, batıda ise Hazar Denizi ve Türkiye ile çevrili bu bölge, adeta Avrasya'nın kalbi.
ABD'nin buraya ilgisi yeni değil; fakat 2020'lerden itibaren bölgenin değeri daha da arttı.
Rusya'nın Ukrayna savaşıyla dikkati dağılırken, Çin'in "Kuşak ve Yol" projesiyle bölgedeki etkisi hızla büyüyor.
Washington ise bu iki gücün arasında sıkışmış Orta Asya ülkeleriyle yeni bir diplomatik sayfa açmaya çalışıyor.
Rubio'nun masasında neler var?
Rubio'nun önceliği "ekonomik ve stratejik ortaklık" mesajı vermekti.
Görüşmelerde enerji, altyapı, dijital güvenlik ve ticaret yolları konuşuldu.
Ancak bu başlıklar yalnızca ekonomiyle ilgili değil; jeopolitik bir mesaj niteliği taşıyor.
ABD, bu ülkelerle iş birliği yaparak hem Rusya ve Çin'in etkisini dengelemek hem de Afganistan sonrası bölgesel güvenliği sağlamlaştırmak istiyor.
Rubio'nun diplomatik dili yumuşak ama mesajı açık: "ABD artık Orta Asya'da sadece gözlemci değil, aktif bir oyuncu olacak."
Enerji, en kritik unsur
Orta Asya ülkeleri enerji açısından bereketli bir coğrafya.
Türkmenistan, dünyanın dördüncü büyük doğalgaz rezervine sahip.
Kazakistan, uranyum ve petrol üretiminde dünyanın ilk sıralarında.
ABD için bu kaynaklara erişim, yalnızca ekonomik kazanç değil, aynı zamanda enerji arz güvenliği anlamına geliyor.
Çünkü Avrupa'nın enerji bağımlılığını çeşitlendirmek, ABD'nin küresel stratejisinin önemli bir parçası.
Washington bu ülkelerle doğrudan enerji iş birliği geliştirirse hem Rusya'nın enerji tekelini zayıflatır hem de bölgedeki ekonomik dengeyi değiştirir.
Jeopolitik denge arayışı
Orta Asya, Rusya ve Çin'in etkisinin kesiştiği bir alan.
Rusya, tarihsel bağları ve güvenlik iş birlikleriyle hala etkili.
Çin ise ticaret, kredi ve altyapı yatırımlarıyla bölgedeki nüfuzunu artırıyor.
ABD'nin amacı bu iki gücün arasında üçüncü bir seçenek yaratmak.
Rubio'nun attığı adım, Washington'un "dengeleyici aktör" rolünü yeniden üstlenme çabası olarak görülebilir.
Bu da sadece bölgesel bir adım değil, küresel güç dengesinin bir başka coğrafyada vücut bulmuş hali.
Güvenlik boyutu: Afganistan sonrası yeni hat
ABD'nin Afganistan'dan çekilmesinden sonra Orta Asya, bölgesel güvenliğin kilit noktası haline geldi.
Radikal grupların yeniden güç kazanma ihtimali, sınır güvenliği, yasa dışı ticaret ve göç akışları gibi konular Washington'un öncelikleri arasında.
ABD bu ülkelerle istihbarat paylaşımı ve sınır yönetimi konularında iş birliğini artırmak istiyor.
Rubio'nun temaslarının perde arkasında, "Afganistan sonrası yeni güvenlik hattı" kurma düşüncesi yatıyor.
Türkiye bu tablonun neresinde duruyor?
Türkiye, tarihi ve kültürel bağlarıyla Orta Asya'nın doğal ortağı.
Türk Devletleri Teşkilatı üzerinden gelişen ilişkiler nedeniyle bölge ile zaten güçlü bir bağ kurmuş durumda.
ABD'nin bölgeye yönelmesi, Türkiye için hem yeni fırsatlar hem de diplomatik dikkat gerektiren yeni unsurlar anlamına geliyor.
Eğer Washington bölgedeki ekonomik projelerde Türkiye'yi bir köprü olarak görürse, Ankara'nın rolü daha da güçlenebilir.
Ancak aynı bölgede Çin, Rusya ve ABD'nin eşzamanlı nüfuz mücadelesi, diplomatik manevra alanını da daraltabilir. Türkiye bu manzarada kendine konforlu olmasa da iyi bir mevzi bulmak zorunda.
Harita yeniden çizilmiyor ama renk değiştiriyor
Rubio'nun Orta Asya çıkışı, sessiz bir dönüşümün habercisi.
Bu bölge, "uzakta bir yer" değil; enerji hatlarının, ticaret yollarının ve diplomatik rekabetin kesiştiği bir nokta.
ABD'nin hedefi, Orta Asya'yı yalnızca Rusya ve Çin'in alanı olmaktan çıkarmak.
Ama bu hamle, uzun vadede ne kadar kalıcı olur, bunu zaman belirleyecek.
Belki de asıl soru şu:
Orta Asya ülkeleri büyük güçlerin arasında kendi bağımsız yolunu çizebilecek mi, yoksa bir kez daha başkalarının stratejisinin parçası mı olacak?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Bürüç / diğer yazıları
- Rubio'nun Orta Asya hamlesi / 09.11.2025
- Küresel dengenin kırılma noktası: ABD, Rusya ve Türkiye'nin zor tercihleri / 08.11.2025
- Dış politikada duruş meselesi: Geçmişten bugüne / 07.11.2025
- Aynı masada, farklı dillerde konuşmak: Türkiye ve AB arasındaki sessiz uçurum / 06.11.2025
- Filistin'de sol hareketlerin dünü ve bugünü / 05.11.2025
- Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Türkiye ziyareti / 01.11.2025
- Trump'ın Asya turu: Barış fotoğrafları ve ticaret hamleleri / 31.10.2025
- Hindistan'ın petrol dengesinde ince hesap: ABD'ye rağmen Rusya ile ticaret / 30.10.2025
- Balkanlar'da barut kokusu: Gerçek mi, algı mı? / 29.10.2025
- Avrupa'nın enerjide yeni yol arayışı / 28.10.2025
- Küresel dengenin kırılma noktası: ABD, Rusya ve Türkiye'nin zor tercihleri / 08.11.2025
- Dış politikada duruş meselesi: Geçmişten bugüne / 07.11.2025
- Aynı masada, farklı dillerde konuşmak: Türkiye ve AB arasındaki sessiz uçurum / 06.11.2025
- Filistin'de sol hareketlerin dünü ve bugünü / 05.11.2025
- Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Türkiye ziyareti / 01.11.2025
- Trump'ın Asya turu: Barış fotoğrafları ve ticaret hamleleri / 31.10.2025
- Hindistan'ın petrol dengesinde ince hesap: ABD'ye rağmen Rusya ile ticaret / 30.10.2025
- Balkanlar'da barut kokusu: Gerçek mi, algı mı? / 29.10.2025
- Avrupa'nın enerjide yeni yol arayışı / 28.10.2025


















































































