‘Rububiyet sırrını ifşa etmek küfürdür’
Bütün varlığı Vahid olan Hak olarak görenin makamını sorarsan, bil ki bu makam sırlar âlemidir, perdesini açmak mümkün değildir. Bundandır ki, bazı büyük zatlar bu makam için şöyle demiş: "Rububiyet sırrını ifşa etmek küfürdür"
23.10.2023 10:59:00 / Güncelleme: 23.10.2023 11:05:33
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





(…dünden devam)
Üçüncü makam: Bu makamın sahibine muvahhid adı verilir. Fakat ikinci makamdakinden çok ileridedir. Kalbinde manevî bir inşirah olmuş, müşahade yolu açılmıştır. Ortada sebepler, aracılar dolaşsa da, tek varlık görülür. Zahirde, ne kadar sebep ve aracı olursa olsun, bilir ki, hepsinin zuhur yeri, bir adı da Vahid olan Hak.
Dördüncü makam: Bu makamın sahibi de muvahhiddir. Fakat öbürlerinden çok başka... Bütün gördüğü, duyduğu budur... Vasıtalar gitmiş, kendinden geçmiştir. Bu hal, yücedir. Buna cevizi misal alırsak, özün ruhu diyebiliriz.
Bu sayılan makamların hepsini tek tek tafsil etmek her ne kadar gerekliyse de, bu dördüncü makamdan söz açamayız. Kelâm bu makamın perdesini aralayamaz. Mutlaka söz etmek gerekiyorsa, biraz üçüncü makamı anlatabiliriz.
Üçüncü makamın sahibi, yalnız Vahid olan Hakkı görür. Bütün varlığı O olarak görür, çünkü ondan zuhura gelmektedir.
Diyorlar ki: "Kalbine ilâhî nurdan bir şule girmeyen bu hali anlayamaz." Doğrudur. Şu ayet-i kerimenin manası sayılır: "Allah tarafından, İslâm için sinesi şerh edilen kimseyi mi sordunuz, o Rabbinden gelen nur üzerine yürür." (Zümer, 22).
Şayet diyecek olursan; "Bu halin sahibi nasıl her varlığı, o bir olan vardan görebilir. Hâlbuki yeri, semaları görür ve birçok eşyayı da zahirde görmektedir?"
Bu sual üzerine deriz ki: Dur, dinle ve öğren. Anlatalım: Bu makam sırlar âlemidir, perdesini açmak mümkün değildir.
Bundandır ki, bazı büyük zatlar bu makam için şöyle demiş: "Rububiyet sırrını ifşa etmek küfürdür."
Beyanımızı uzak görüyor, âdeta "bu iş olmaz" diyorsun. Ama biz, merakını gidermek için biraz daha anlatacağız. Bir şey, hem çok olabilir, hem de az olabilir. Misâl olarak bir insanı ele alalım; o, parçaları itibariyle çoktur. Toplu bakınca da, tek şahıs olarak görünür. İşte varlık âleminde, Halık ve mahlûkun durumu budur. Hem çok olabilir, hem de az... Her ne kadar insandan aldığımız misal; anlatmak istediğimiz gerçeğe uymasa da, bir şeyin, hem çokluğuna hem de azlığına dair bir tabirin yerinde olacağını anlatır. Bu duruma göre gerçek varlık, hem çoktur, hem de tek.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.