(dünden devam…)
Hz. Zeyneb (s.a) rivayet ve hadisleri beyan makamında idi. Muhammed b. Amr, Ata b. Saib, Fâtıma bintu'l Hüseyin ve başkaları Hz. Zeyneb'den (s.a) hadisler nakletmişlerdir. (Nehcü'l Belağa İbn-i Ebi'l Hadid, c.16, s. 210; Vesailu'ş-Şia, c.1, s.13 ve 14; Biharu'l Envar, c.6, s.107).
Ben-i Haşim'in Akilesi olan Hz. Zeyneb (s.a), gelecekte yaşanacak olayların bilgisini bile değerli babasından öğrenmiştir. (Mehellati, Zebihullah, Reyahinu'ş-Şeria, c.3, s.56 ve 73).
Hz. Zeyneb (s.a) geceleri ibadetle geçirirdi. Yaşamı boyunca hiçbir zaman teheccüd (gece namazını) terk etmemiştir. İbadetlerle o kadar meşgul olurdu ki kendisine "Âl-i Ali'nin Âbidesi" (ibadet edeni) diye lakap takmışlardı.
Gece ibadetlerini hatta Muharrem ayının onunda ve on birinde bile terk etmemiştir. İmam Hüseyin'in (a.s) kızı Fâtıma şöyle diyor: "Aşura gecesi, halam her an mihrapta ibadete duruyor, namaz kılıyor, dua ediyor ve gözlerinden yaşlar akıyordu." (Cafer Nakdi, Zeyneb-i Kübra, s.61).
Hz. Zeyneb'in (s.a) Allah ile olan irtibatı öyle bir boyutta idi ki Aşura günü İmam Hüseyin (a.s) kız kardeşine veda ederken şöyle buyurmuştur: "Ey bacım! Beni gece namazlarında unutma." (Mehellati, Zebihullah, Reyahinu'ş-Şeria, c.3, s.62).
Hz. Zeyneb (s.a) Ehl-i Beyt'in tüm hanımları gibi her açıdan üstün bir ahlaka sahipti.
Hz. Zeyneb'in (s.a) hicab ve iffeti hakkında tarihte şöyle yazılmıştır: "Zeyneb (s.a), Resûlullah'ın (s.a.a) kabrinin yanındaki Mescid-i Nebi'ye gitmek istediğinde, Hz. Ali (a.s) gece gitmesini emretmiş ve Hasan (a.s) ve Hüseyin'den (a.s) kız kardeşleriyle birlikte gitmelerini istemiştir. Önde İmam Hasan (a.s), ortada Hz. Zeyneb (s.a) ve arkasında da İmam Hüseyin (a.s) hareket etmekteydiler. Onlar, Muttakilerin Mevla'sı Hz. Ali'den (a.s) aldıkları emir gereği, Hz. Zeyneb'i (s.a) bir namahrem görür diye, hatta Hz. Resûl-i Kibriya'nın (s.a.a) kabr-i şeriflerinin üzerinde bile ışık yakmamaya memurlardı." (Seyyid Abdul Hüseyin Destğeyb, Zendigani Hz. Zeyneb (s.a), Tahran, Kaveh, s.19).
Yahya Mazeni şöyle diyor: "Ben, Medine'de uzun bir süre Hz. Ali'nin (a.s) komşusu idim. Allah'a yemin ederim ki bu süre zarfında Hz. Zeyneb'i (s.a) görmedim ve sesini duymadım." (Muhammedi İştihardi, Hz. Zeyneb (s.a) Furuğ-u Taban-ı Kevser, s.99).
"Hz. Zeyneb'in (s.a) lakaplarından birisi de "er-Raziye bi'l Kader ve'l Kaza"dır (Kaza ve Kadere razı olan). Bu şerefli hanım, zorluk ve sıkıntılar karşısında ayakta durmuştur. Eğer o musibetlerin bir miktarı yüce dağlara verilseydi, dağlar erir ve yok olurdu. Ancak o bir başına, yalnız, garip, kimsesiz ve mazlum hanım, sağlam bir dağ gibi her zorluğun karşısında ayakta durmayı başarmıştır." (Seyyid Nurettin Cezairi, el-Hasaisetu'z-Zeynebiye, s.24).
Aşura günü ikindi vakti, İmam Hüseyin'in (a.s) yere düştüğünü ve düşmanların onu öldürmek için etrafını sardığını gören Hz. Zeyneb (s.a) çadırdan dışarı çıkmış ve Saad b. Vakkas'ın oğlu Ömer b. Saad'a hitaben şöyle demiştir: "Ey Sa'd'ın oğlu! Ebu Abdullah (Hüseyin) öldürülecek ve sen öylece seyirci kalacaksın öyle mi?!"
Sa'd oğlunun sustuğunu ve bir cevap vermediğini gören Hz. Zeyneb (s.a) şöyle feryat etmiştir: "Vay kardeşim, vay efendim, vay Ehl-i Beyt'im! Keşke gökyüzü yerde parçalansaydı! Keşke dağlar paramparça olup yere serilseydi!" (Seyyid İbn-i Tavus, el-Luhuf, s. 159, 161).
Hz. Zeyneb (s.a), bu cümleleri ile kıyamın ikinci aşamasını başlatıyordu. Hz. Zeyneb (s.a) kendisini kardeşine ulaştırdı ve gökyüzüne bakarak şöyle buyurdu: "Allah'ım! Bu naçiz kurbanımızı ve senin yolunda öldürülmüş bu şehidi bizden (Peygamber ailesinden) kabul buyur." (Seyyid Ali Naki Feyzü'l-İslam, Hatun Dusera, s.185). (devam edecek…)
- 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun -1- / 28.08.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-IV / 23.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-III / 22.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-II / 19.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-I / 18.02.2021
- Sevgi ispat ister / 12.10.2020
- Muharrem ayı ve oruç / 23.08.2020
- Prof. Dr. Haydar Baş ve ulusal egemenlik / 25.04.2020
- O, herkesten farklıydı / 23.04.2020