Hz. Hüseyin Efendimizin şehit edildiği, daha da acısı Müslüman olduğunu iddia edenler tarafından katledildiği, Muharrem ayındayız. Bu elim vaka gerçekleştiğinde Hicret'in 61. yılı idi. Resûlullah'ın vefatının üstünden ise sadece elli yıl geçmişti.
Peki, henüz sahibelerden bile hayatta olanlar varken ümmetin böyle bir fitneye düşmesinin sebebi neydi?
Allah Resulü Veda Haccı'nda buyurdu ki: "Size iki emanet bırakıyorum. Bunlara sarıldığınız müddetçe asla sapıklığa düşmezsiniz. Bunlar Allah'ın Kitabı ve benim ıtretim Ehl?i Beyt'imdir. Onlar Kevser havuzu başında Bana kavuşana kadar asla ayrılmazlar." (Sahih?i Müslim, Kitab?u Fezail?i Ali ibn?i Ebi Talib, c.7, s.122; Sahih?i Tirmizi, c.5, s.328; İmam Nesai, el?Hasais, s.21; Müsned?i İmam Ahmed ibn?i Hanbel, c.3, s.17; Müstedrek?i Hakim, c.3, s.109).
Peygamberimizin bu açık ifadeleri gösteriyor ki Kur'an Ehl?i Beyt'le, Ehl?i Beyt Kur'an ile birlikte. Ehli Beyt'ten ayrı düşen Kur'an'dan da ayrı düşmüş demektir. Demek Kur'an'ın yaşanır olması Ehl?i Beyt'e sımsıkı sarılmakla mümkün olabilir. Ve Ehl?i Beyt'ten ayrı düşen kalpler ellerinde Kur'an da olsa Kur'an'ın hakikatini anlamaktan çok uzaktır.
Yine Peygamberimiz buyurdu ki: "Ehl?i Beyt'im Nuh'un gemisi gibidir. O gemiye binmeyen boğulur." (Ahmed bin Hanbel, Müsned, c.III, s.157; Hâkim, Müstedrek, c. III, s.151; Taberânî, el?Kebîr, No:2636?2638).
Bu hadis?i şerifte de ümmet için ciddi bir ikaz söz konusu. Allah Resulü buyuruyor ki; kurtulmak istiyorsan bu gemiye bineceksin. Binmezsen başka bir gemi, başka bir yol yok ki seni kurtarsın, boğulur gidersin.
Ve Peygamberimizin Veda Hutbesi dönüşü Maide suresi 67. ayet nazil oldu. Allah Teâlâ Müslümanlar şaşırmasın yanlış yapmasın diye vahiy yoluyla son ikazlarını yapıyordu.
"Ey Resul Rabbinden Sana geleni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez." (Maide 67).
Bunun üzerine Resûlullah Efendimiz Veda Haccı dönüşü yolda sahabesini topladı ve bir hutbe irat etti. Hutbede; "Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır. Allah'ım O'nu seveni sev, O'na düşman olana düşman ol" (Ahmed bin Hanbel, Müsned; Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali, s.219?247) diyor, hutbenin pek çok yerinde mü'minlerin önüne rehber olarak Hz. Ali Efendimizi bıraktığını beyan ediyordu.
Buna şahit olan sahabiler birer birer gidip Hz. Ali'ye biat ettiler.
Resûlullah, kurtuluş gemisinin adını söylemiş kendinden sonraki kaptanı tayin etmişti. Ama şeytan aleyhillane de boş durmadı, kulaklara vesveseler fısıldadı, nefisleri devreye koydu. Hakikatler bir tarafa itildi ve vehimler hayatlara yön vermeye başladı. Hilafet Hz. Ali'nin elinden alındı.
Hz. Fâtıma anamızın, olayın vahametini ortaya koyan şu ifadeleri oldukça dikkat çekici: "Başkasının devesini damgaladınız. Onu sizin olmayan bir çeşmenin başına getirdiniz. Ahdinizden (biatinizden) çok bir zaman geçmemişti... Bilin ki bu büyük ve apaçık bir hüsrandır."
Allah'ın seçtiğini terk eden toplum, çok kısa bir süre sonra Resûlullah'ın öpüp kokladığı, "reyhanım" dediği mübarek başı kopartanlara tebaa olmuştu.
İnsanlar, ya bizzat Peygamber torununa kılıç çekecek kadar vahşi ya da Resûlullah'ın "oğlum" dediğini yalnız bırakacak kadar acizdi.
Resûlullah dünyadan göçeli sadece elli yıl olmuştu, hâlbuki.
Ehl?i Beyt'i terk eden kalpler Kur'an'dan ayrı düşmüş, kendini Müslüman sanırken Kur'anî beyan ile "ebedi cehennemlik" olmuştu.
Hakkın safında sağlam duramayanlar, kendini bâtılın arkasında bulurlar.
Çok şükür ki Ehl?i Beyt eliyle Müslüman olan ceddimizin emanetine sahip çıkan ve bizi kurtuluş gemisine tekrar bindiren, nesillerimize Ehl?i Beyt'i öğreten bir Haydar Hoca var.
İnşaallah toplum olarak O'nunla birlikte Ehl?i Beyt safında sağlam durabiliriz de Müslüman kardeşlerimizin kanları bizim parmaklarımıza ve akıbetimize bulaşmaz.
Peki, henüz sahibelerden bile hayatta olanlar varken ümmetin böyle bir fitneye düşmesinin sebebi neydi?
Allah Resulü Veda Haccı'nda buyurdu ki: "Size iki emanet bırakıyorum. Bunlara sarıldığınız müddetçe asla sapıklığa düşmezsiniz. Bunlar Allah'ın Kitabı ve benim ıtretim Ehl?i Beyt'imdir. Onlar Kevser havuzu başında Bana kavuşana kadar asla ayrılmazlar." (Sahih?i Müslim, Kitab?u Fezail?i Ali ibn?i Ebi Talib, c.7, s.122; Sahih?i Tirmizi, c.5, s.328; İmam Nesai, el?Hasais, s.21; Müsned?i İmam Ahmed ibn?i Hanbel, c.3, s.17; Müstedrek?i Hakim, c.3, s.109).
Peygamberimizin bu açık ifadeleri gösteriyor ki Kur'an Ehl?i Beyt'le, Ehl?i Beyt Kur'an ile birlikte. Ehli Beyt'ten ayrı düşen Kur'an'dan da ayrı düşmüş demektir. Demek Kur'an'ın yaşanır olması Ehl?i Beyt'e sımsıkı sarılmakla mümkün olabilir. Ve Ehl?i Beyt'ten ayrı düşen kalpler ellerinde Kur'an da olsa Kur'an'ın hakikatini anlamaktan çok uzaktır.
Yine Peygamberimiz buyurdu ki: "Ehl?i Beyt'im Nuh'un gemisi gibidir. O gemiye binmeyen boğulur." (Ahmed bin Hanbel, Müsned, c.III, s.157; Hâkim, Müstedrek, c. III, s.151; Taberânî, el?Kebîr, No:2636?2638).
Bu hadis?i şerifte de ümmet için ciddi bir ikaz söz konusu. Allah Resulü buyuruyor ki; kurtulmak istiyorsan bu gemiye bineceksin. Binmezsen başka bir gemi, başka bir yol yok ki seni kurtarsın, boğulur gidersin.
Ve Peygamberimizin Veda Hutbesi dönüşü Maide suresi 67. ayet nazil oldu. Allah Teâlâ Müslümanlar şaşırmasın yanlış yapmasın diye vahiy yoluyla son ikazlarını yapıyordu.
"Ey Resul Rabbinden Sana geleni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez." (Maide 67).
Bunun üzerine Resûlullah Efendimiz Veda Haccı dönüşü yolda sahabesini topladı ve bir hutbe irat etti. Hutbede; "Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır. Allah'ım O'nu seveni sev, O'na düşman olana düşman ol" (Ahmed bin Hanbel, Müsned; Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali, s.219?247) diyor, hutbenin pek çok yerinde mü'minlerin önüne rehber olarak Hz. Ali Efendimizi bıraktığını beyan ediyordu.
Buna şahit olan sahabiler birer birer gidip Hz. Ali'ye biat ettiler.
Resûlullah, kurtuluş gemisinin adını söylemiş kendinden sonraki kaptanı tayin etmişti. Ama şeytan aleyhillane de boş durmadı, kulaklara vesveseler fısıldadı, nefisleri devreye koydu. Hakikatler bir tarafa itildi ve vehimler hayatlara yön vermeye başladı. Hilafet Hz. Ali'nin elinden alındı.
Hz. Fâtıma anamızın, olayın vahametini ortaya koyan şu ifadeleri oldukça dikkat çekici: "Başkasının devesini damgaladınız. Onu sizin olmayan bir çeşmenin başına getirdiniz. Ahdinizden (biatinizden) çok bir zaman geçmemişti... Bilin ki bu büyük ve apaçık bir hüsrandır."
Allah'ın seçtiğini terk eden toplum, çok kısa bir süre sonra Resûlullah'ın öpüp kokladığı, "reyhanım" dediği mübarek başı kopartanlara tebaa olmuştu.
İnsanlar, ya bizzat Peygamber torununa kılıç çekecek kadar vahşi ya da Resûlullah'ın "oğlum" dediğini yalnız bırakacak kadar acizdi.
Resûlullah dünyadan göçeli sadece elli yıl olmuştu, hâlbuki.
Ehl?i Beyt'i terk eden kalpler Kur'an'dan ayrı düşmüş, kendini Müslüman sanırken Kur'anî beyan ile "ebedi cehennemlik" olmuştu.
Hakkın safında sağlam duramayanlar, kendini bâtılın arkasında bulurlar.
Çok şükür ki Ehl?i Beyt eliyle Müslüman olan ceddimizin emanetine sahip çıkan ve bizi kurtuluş gemisine tekrar bindiren, nesillerimize Ehl?i Beyt'i öğreten bir Haydar Hoca var.
İnşaallah toplum olarak O'nunla birlikte Ehl?i Beyt safında sağlam durabiliriz de Müslüman kardeşlerimizin kanları bizim parmaklarımıza ve akıbetimize bulaşmaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Seçil Mumcuoğlu / diğer yazıları
- Kimliğimiz en büyük gücümüzdür / 09.04.2025
- Kurban Bayramı notları / 18.06.2024
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu ve Çanakkale Destanı… / 29.08.2023
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu / 21.07.2023
- Özlemle / 14.04.2023
- Asgari ücret müjde mi, hayal kırıklığı mı? / 26.12.2022
- Kader / 18.10.2022
- Şaka değil, kapıdaki açlık / 25.07.2022
- Allah’ım afetsiz ver / 11.07.2022
- Haydar Baş Üniversitesi -II- / 23.04.2022
- Kurban Bayramı notları / 18.06.2024
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu ve Çanakkale Destanı… / 29.08.2023
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu / 21.07.2023
- Özlemle / 14.04.2023
- Asgari ücret müjde mi, hayal kırıklığı mı? / 26.12.2022
- Kader / 18.10.2022
- Şaka değil, kapıdaki açlık / 25.07.2022
- Allah’ım afetsiz ver / 11.07.2022
- Haydar Baş Üniversitesi -II- / 23.04.2022