"Ya o yerde neye bir seyr etmediler ki kendileri için akıllanmalarına sebep olacak kalpler ve işitmelerine sebep olacak kulaklar olsun, zira hakikat budur ki gözler körelmez ve lâkin sînelerdeki kalpler körelir" (Hac:46)
İlkokul yıllarında duyduğum bir cümle kulağımda küpe gibidir hala…
Köyümüzün en gözde, en büyük, uçsuz-bucaksız tabir edilen çayırların sahibi öldü dediler, orada bulunan amcalardan biri yüksek sesle; "falanca çayırların sahibi de öldü demek" demişti.
"Mal sahibi mülk sahibi/ Hani bunun ilk sahibi" diyen irfan ehli ecdadımız her şeyi özetlemiş zaten.
Yeryüzünü, ülkeleri, şehirleri, dağları, yaylaları gezmeği teşvik ediyor Kur'an-ı Kerim, ama öyle gezin, öyle ibret nazarı ile seyredin, sizden önce oralarda yaşamış olanların akıbetini öyle tefekkür edin ki, gönül telleriniz titresin ve gözleriniz dört açılsın.
Bir zamanlar şu hanlarda, şu hamamlarda, şu konaklarda debdebeli hayat süren falancalar, filancalar vardı ama şimdi yerlerinde yeller esiyor, bizi de bekleyen akıbet bundan farksız değil, öyleyse adam gibi adam olalım, zulme boyun eğmeyelim, zalimlere yardakçılık yapmayalım, kardeşliğe ve kardeşlerimize ihanet edip onları düşmanların insafına terk etmeyelim.
"Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, kendileri için onlar ile düşünecekleri kalpler olsun veya onlar ile işitecekleri kulaklar olsun. Velhasıl -onların- gözleri körleşmez fakat göğüsleri içindeki kalpleri körleşir."
" Artık Ey son Peygamber! Seni yalanlayan kâfirler de (yeryüzünde gezip dolaşmadılar mi ki) bir kısmı ticaret vesaire maksadiyle dolaşmakta bulunmuşlardır, bir kısmı da bir seyyahate çıkıp da o ibret verici tarihi beldeleri, o helake uğramış kavimlerin eski yurtlarını, eserlerini görmeli değil midirler ki, (kendileri için onlar ile) öyle gözleriyle gördükleri ve görecekleri şeyler sebebiyle (düşünecekleri kalpler olsun) o tarihi felâketleri kalben düşünebilsinler, (veya kendileriyle işitecekleri kulakları olsun) o kulaklar ile helake uğramış eski kavimlere ait tarihi haberleri dinleyip duymuş bulunsunlar. (Velhasıl) sözün özü onların (gözleri körleşmez) onların zahiri gözleri görüp duyuyor, sapasağlam (velâkin göğüsleri içindeki kalpleri körleşir) akıllarını zâyederler. Heva ve hevese kapılırlar, bir takım hâdiselerden ibret almak için düşünceye dalmazlar; bu şekilde asıl kalben körleşmiş bulunurlar. Artık onlar, gün gibi açık olan bir yüce Peygamberin risaletini, dinini inkâra cüret ederler, kendilerini ebedî azaba mâruz bırakmış olurlar." (Ömer Nasuhi Bilmen).
Hac suresinin 46. ayeti ve tefsiri ışığında günümüz insanına baktığımızda sadırlarda sadra şifa bir hassasiyetin kalmadığını söyleyebiliriz.
Kafa gözlerinin görmesi noktasında bir sıkıntı yok ama, sinelerdeki gözler köreldiği için, kafa gözlerinin gördüklerine yeterli tepkiyi veremiyor.
Hassasiyetler dibe vurmuş, algı gücü ayaklar altında, kutsal ilkelerin sosyal hayattaki etkisi git gide azalmış, menfaat, kırmızı çizgilerin fersah fersah önünde seyreder olmuş, kardeşlik hukuku ciddi ölçüde yara almış, kardeşler arası dayanışma ve yardımlaşma geri planda gayri Müslimlerle dayanışma ve yardımlaşma ön planda…
Sinelerde kör olan gözleri tedavi edip yeniden görmelerini sağlayacak özel göz doktorları gerek.
Yoksa el yordamı ile yuvarlanıp gidiyoruz.
İlkokul yıllarında duyduğum bir cümle kulağımda küpe gibidir hala…
Köyümüzün en gözde, en büyük, uçsuz-bucaksız tabir edilen çayırların sahibi öldü dediler, orada bulunan amcalardan biri yüksek sesle; "falanca çayırların sahibi de öldü demek" demişti.
"Mal sahibi mülk sahibi/ Hani bunun ilk sahibi" diyen irfan ehli ecdadımız her şeyi özetlemiş zaten.
Yeryüzünü, ülkeleri, şehirleri, dağları, yaylaları gezmeği teşvik ediyor Kur'an-ı Kerim, ama öyle gezin, öyle ibret nazarı ile seyredin, sizden önce oralarda yaşamış olanların akıbetini öyle tefekkür edin ki, gönül telleriniz titresin ve gözleriniz dört açılsın.
Bir zamanlar şu hanlarda, şu hamamlarda, şu konaklarda debdebeli hayat süren falancalar, filancalar vardı ama şimdi yerlerinde yeller esiyor, bizi de bekleyen akıbet bundan farksız değil, öyleyse adam gibi adam olalım, zulme boyun eğmeyelim, zalimlere yardakçılık yapmayalım, kardeşliğe ve kardeşlerimize ihanet edip onları düşmanların insafına terk etmeyelim.
"Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, kendileri için onlar ile düşünecekleri kalpler olsun veya onlar ile işitecekleri kulaklar olsun. Velhasıl -onların- gözleri körleşmez fakat göğüsleri içindeki kalpleri körleşir."
" Artık Ey son Peygamber! Seni yalanlayan kâfirler de (yeryüzünde gezip dolaşmadılar mi ki) bir kısmı ticaret vesaire maksadiyle dolaşmakta bulunmuşlardır, bir kısmı da bir seyyahate çıkıp da o ibret verici tarihi beldeleri, o helake uğramış kavimlerin eski yurtlarını, eserlerini görmeli değil midirler ki, (kendileri için onlar ile) öyle gözleriyle gördükleri ve görecekleri şeyler sebebiyle (düşünecekleri kalpler olsun) o tarihi felâketleri kalben düşünebilsinler, (veya kendileriyle işitecekleri kulakları olsun) o kulaklar ile helake uğramış eski kavimlere ait tarihi haberleri dinleyip duymuş bulunsunlar. (Velhasıl) sözün özü onların (gözleri körleşmez) onların zahiri gözleri görüp duyuyor, sapasağlam (velâkin göğüsleri içindeki kalpleri körleşir) akıllarını zâyederler. Heva ve hevese kapılırlar, bir takım hâdiselerden ibret almak için düşünceye dalmazlar; bu şekilde asıl kalben körleşmiş bulunurlar. Artık onlar, gün gibi açık olan bir yüce Peygamberin risaletini, dinini inkâra cüret ederler, kendilerini ebedî azaba mâruz bırakmış olurlar." (Ömer Nasuhi Bilmen).
Hac suresinin 46. ayeti ve tefsiri ışığında günümüz insanına baktığımızda sadırlarda sadra şifa bir hassasiyetin kalmadığını söyleyebiliriz.
Kafa gözlerinin görmesi noktasında bir sıkıntı yok ama, sinelerdeki gözler köreldiği için, kafa gözlerinin gördüklerine yeterli tepkiyi veremiyor.
Hassasiyetler dibe vurmuş, algı gücü ayaklar altında, kutsal ilkelerin sosyal hayattaki etkisi git gide azalmış, menfaat, kırmızı çizgilerin fersah fersah önünde seyreder olmuş, kardeşlik hukuku ciddi ölçüde yara almış, kardeşler arası dayanışma ve yardımlaşma geri planda gayri Müslimlerle dayanışma ve yardımlaşma ön planda…
Sinelerde kör olan gözleri tedavi edip yeniden görmelerini sağlayacak özel göz doktorları gerek.
Yoksa el yordamı ile yuvarlanıp gidiyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025