Sakınana, Allah nurunu verir
Hz. Ali (a.s.) buyurdu: "Kim Allah'tan sakınırsa Allah, onun için fitnelerden bir çıkış yolu ve karanlıklarda bir nur verir. Gölgesi Allah'ın Arş'ı, nuru O'nun cemali, ziyaretçileri melekler, arkadaşları peygamberler olur"
07.07.2016 00:00:00
İmam Ali (a.s.) bir hutbesinde şöyle buyurdu:
"Allah size takvayı tavsiye eder. Takvayı rızasının zirvesi, mahlûkata da bir ihtiyaç kılmıştır. Asla kendisinden gizlenemeyeceğiniz ve dizginleriniz ile tüm değişen durumlarınızı elinde tutan Allah'tan sakının. Bir şey gizleseniz bilir, açıklasanız yazar. Bunun için yüce gözcüler görevlendirmiştir; hiçbir hakkı kaçırmazlar, hak olmayan bir şeyi de kaydetmezler.
Biliniz ki, kim Allah'tan sakınırsa Allah, onun için fitnelerden bir çıkış yolu ve karanlıklarda bir nur verir. Gölgesi Allah'ın Arş'ı, nuru O'nun cemali, ziyaretçileri melekler, arkadaşları peygamberler, kendisi için özel hazırlanmış ve canının istediği her şeyi elde edebileceği bir yurtta onu ebedi kılar, onu kendi katında en şerefli mevkie çıkarır. Öyleyse dönülecek o yere varmak için acele edin, ecel gelmeden çalışmaya koyulun. Çünkü insanların neredeyse ümitleri kesilir, ölüm gelip çatar, tevbe kapısı yüzlerine kapanır. Sizden önce bu dünyadan göçen ve Allah'tan kendilerini (dünyaya) döndürmeyi isteyen kimseler gibisiniz. Sizler kendi yurdunuz olmayan, göç etmeniz ilan edilen ve azık hazırlamanız emredilen bu diyarda bir yolculuğa çıkmış yolcularsınız.
Biliniz ki şu incecik derinin, ateşe karşı hiç dayanma gücü yoktur. Öyleyse kendinize acıyın. Çünkü siz dünya musibetleriyle de bunu çok iyi tecrübe ettiniz. Sizden birine bir diken batınca, düşüp yaralanınca veya kızgın çakıl taşları bir yerini yakınca nasıl sızlandığını görmüyor musunuz? O halde şeytanın arkadaş olduğu ve kızgın taşların bulunduğu ateşten iki tabaka arasında kalınca durumu nasıl olacak! Biliyor musunuz; Malik (zebani) cehennem ateşine gazap etti mi, gazabından dolayı ateş alt üst olup iç içe girer. O ateşe bağırdı mı bağırmasıyla ateş inleyerek cehennemin kapılarından dışarı taşar.
Ey yaşlılığa mağlup düşmüş ihtiyar! Boyun kemiklerine ateş tasmaları yapıştığı, pazı etlerini yiyen zincirler geçirilip sarıldığı zaman sen ne yapacaksın? Ey kullar topluluğu! Hastalanmadan önce sıhhatte, darlıktan önce genişlikte Allah'tan korkun, Allah'tan! Özgürlük kapıları yüzünüze kapanmadan özgürlüğünüz için çalışın. Gözlerinizi geceleri ayık tutun. Karınlarınızı zayıflatın. Ayaklarınızı kullanmaya çalışın. Mallarınızdan infak edin, cesetlerinizden alıp cömertçe ruhlarınıza verin. Bu alış verişte sakın cimrilik etmeyin. Çünkü münezzeh olan Allah buyurmuştur ki: 'Eğer Allah'a yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınız sağlamlaştırır.' (Muhammed: 7). Ve yine buyuruyor ki: 'Kim Allah'a karşı güzel bir borç verirse Allah, onun için kat kat artırır ve onun için şerefli bir mükâfat da vardır.' (Bakara: 245). Allah sizden, zilletten dolayı yardım, azlıktan dolayı borç istemez. Göklerde ve yerde O'nun orduları olduğu, güçlü ve hikmet sahibi bulunduğu halde sizden yardım istemektedir. Göklerin ve yerin hazineleri O'nun olduğu ve Gani ve Hamid bulunduğu halde sizden borç istemiştir. Böylece Allah, 'Hanginiz daha güzel amel işleyecek diye sizi imtihan etmeyi istemiştir.' (Hud: 7). O halde ahirette Allah'ın komşusu, peygamberlerin arkadaşı, meleklerin ziyaret ettiği, kulakları cehennem sesini duymaktan uzak kıldığı ve bedenleri de yorgunluk ve kedere düşmekten kurtardığı makama erişmek için amel işlemeye koyulun. 'Bu Allah'ın dilediğine verdiği bir lütfudur. Allah, büyük lütuf sahibidir.' (Hadid: 21).
İşittiklerinizi söylüyorum, Allah, bana ve size yardım edicidir! O bize yeter, O ne güzel vekildir!"
(Nehcü'l-Belağa'dan?)
"Allah size takvayı tavsiye eder. Takvayı rızasının zirvesi, mahlûkata da bir ihtiyaç kılmıştır. Asla kendisinden gizlenemeyeceğiniz ve dizginleriniz ile tüm değişen durumlarınızı elinde tutan Allah'tan sakının. Bir şey gizleseniz bilir, açıklasanız yazar. Bunun için yüce gözcüler görevlendirmiştir; hiçbir hakkı kaçırmazlar, hak olmayan bir şeyi de kaydetmezler.
Biliniz ki, kim Allah'tan sakınırsa Allah, onun için fitnelerden bir çıkış yolu ve karanlıklarda bir nur verir. Gölgesi Allah'ın Arş'ı, nuru O'nun cemali, ziyaretçileri melekler, arkadaşları peygamberler, kendisi için özel hazırlanmış ve canının istediği her şeyi elde edebileceği bir yurtta onu ebedi kılar, onu kendi katında en şerefli mevkie çıkarır. Öyleyse dönülecek o yere varmak için acele edin, ecel gelmeden çalışmaya koyulun. Çünkü insanların neredeyse ümitleri kesilir, ölüm gelip çatar, tevbe kapısı yüzlerine kapanır. Sizden önce bu dünyadan göçen ve Allah'tan kendilerini (dünyaya) döndürmeyi isteyen kimseler gibisiniz. Sizler kendi yurdunuz olmayan, göç etmeniz ilan edilen ve azık hazırlamanız emredilen bu diyarda bir yolculuğa çıkmış yolcularsınız.
Biliniz ki şu incecik derinin, ateşe karşı hiç dayanma gücü yoktur. Öyleyse kendinize acıyın. Çünkü siz dünya musibetleriyle de bunu çok iyi tecrübe ettiniz. Sizden birine bir diken batınca, düşüp yaralanınca veya kızgın çakıl taşları bir yerini yakınca nasıl sızlandığını görmüyor musunuz? O halde şeytanın arkadaş olduğu ve kızgın taşların bulunduğu ateşten iki tabaka arasında kalınca durumu nasıl olacak! Biliyor musunuz; Malik (zebani) cehennem ateşine gazap etti mi, gazabından dolayı ateş alt üst olup iç içe girer. O ateşe bağırdı mı bağırmasıyla ateş inleyerek cehennemin kapılarından dışarı taşar.
Ey yaşlılığa mağlup düşmüş ihtiyar! Boyun kemiklerine ateş tasmaları yapıştığı, pazı etlerini yiyen zincirler geçirilip sarıldığı zaman sen ne yapacaksın? Ey kullar topluluğu! Hastalanmadan önce sıhhatte, darlıktan önce genişlikte Allah'tan korkun, Allah'tan! Özgürlük kapıları yüzünüze kapanmadan özgürlüğünüz için çalışın. Gözlerinizi geceleri ayık tutun. Karınlarınızı zayıflatın. Ayaklarınızı kullanmaya çalışın. Mallarınızdan infak edin, cesetlerinizden alıp cömertçe ruhlarınıza verin. Bu alış verişte sakın cimrilik etmeyin. Çünkü münezzeh olan Allah buyurmuştur ki: 'Eğer Allah'a yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınız sağlamlaştırır.' (Muhammed: 7). Ve yine buyuruyor ki: 'Kim Allah'a karşı güzel bir borç verirse Allah, onun için kat kat artırır ve onun için şerefli bir mükâfat da vardır.' (Bakara: 245). Allah sizden, zilletten dolayı yardım, azlıktan dolayı borç istemez. Göklerde ve yerde O'nun orduları olduğu, güçlü ve hikmet sahibi bulunduğu halde sizden yardım istemektedir. Göklerin ve yerin hazineleri O'nun olduğu ve Gani ve Hamid bulunduğu halde sizden borç istemiştir. Böylece Allah, 'Hanginiz daha güzel amel işleyecek diye sizi imtihan etmeyi istemiştir.' (Hud: 7). O halde ahirette Allah'ın komşusu, peygamberlerin arkadaşı, meleklerin ziyaret ettiği, kulakları cehennem sesini duymaktan uzak kıldığı ve bedenleri de yorgunluk ve kedere düşmekten kurtardığı makama erişmek için amel işlemeye koyulun. 'Bu Allah'ın dilediğine verdiği bir lütfudur. Allah, büyük lütuf sahibidir.' (Hadid: 21).
İşittiklerinizi söylüyorum, Allah, bana ve size yardım edicidir! O bize yeter, O ne güzel vekildir!"
(Nehcü'l-Belağa'dan?)