"Parkta salıncak sırası bekleyen çocuk gibi bekledim seni.
Biraz heyecan, biraz da salıncağı başkası kapacak korkusu işte."
Cemal Süreya
Bazı cümleler vardır, yalnızca okunmaz; insanın içine yerleşir. Cemal Süreya'nın bu sözü de onlardandır. Beklemeyi anlatır gibi görünür ama aslında hayal kurmanın, umut etmenin ve sevmeyi göze almanın en saf hâlini fısıldar.
Bir park düşünürüm bazen. Akşamüstüne yakın. Güneş yavaş yavaş çekilirken gölgeler uzar. Salıncak ortadadır. Boştur ama terk edilmiş değildir. Rüzgâr değdikçe hafifçe sallanır. İnsan o salıncağa bakarken sadece bugünü değil, olabilecekleri de görür. Çünkü hayal dediğimiz şey, çoğu zaman boşluklarda filizlenir.
Beklemek, sadece gelmeyeni beklemek değildir. Beklemek, hayal kurmaya devam edebilmektir. İnsan beklerken zihni boş durmaz; ihtimaller üretir. "Olursa nasıl olurdu?" diye sorar. İşte aşk da tam burada devreye girer. Henüz yaşanmamış bir sahneyi kalbin içinde canlandırma cesaretidir aşk.
Özlem her zaman somut değildir. Bazen bir yüzü değil, bir ihtimali özlersin. Hiç yaşanmamış bir konuşmayı, kurulmamış bir cümleyi, gidilmemiş bir yolu… Hayal, özlemin kardeşidir. Biri geçmişe bakar, diğeri geleceğe. İkisi de insanı diri tutar.
Salıncak, çocuklar için oyundur belki ama büyüyenler için bir simgedir. Hayatın içinde askıda kalan her şey gibidir. Ne yere basar ne de göğe ulaşır. Aşk da böyledir. Tam sahip olunmaz, tam vazgeçilmez. İnsan biraz orada, biraz burada kalır.
Hayal kurmaktan vazgeçen insan, beklemekten de vazgeçer. Oysa beklemek, insanın kendine açtığı küçük bir penceredir. "Henüz bitmedi" demenin en sessiz yoludur. Bu yüzden bazı bekleyişler acı vermez; iç ısıtır. Çünkü içinde ihtimal vardır.
Toplum olarak da hayallerle ayakta dururuz. Daha iyi günlerin hayaliyle, daha sakin yarınların düşüyle. Salıncak bazen boş kalır ama park boşalmaz. İnsanlar gelir geçer, umut yer değiştirir ama tamamen kaybolmaz.
Aşk da tam bu yüzden bir kişiye sığmaz bazen. Bir hâl olur. Hayatla kurulan ince bir bağ. İnsan birini sevmeden de aşık olabilir hayata. Bir sabaha, bir ihtimale, bir "belki"ye…
Salıncak hâlâ oradadır. Zincirleri eskimiş olabilir, boyası dökülmüş olabilir. Ama rüzgâr değdiğinde hâlâ hareket eder. Demek ki hâlâ mümkün olan bir şeyler vardır.
Ve insan zamanla şunu öğrenir:
Aşk, sadece kavuşmak değildir.
Aşk, hayal kurmaktan vazgeçmemektir.
Beklerken bile kalbin içinde bir sahne açık tutmaktır.
Belki de aşk, birine ulaşmak değil,
hayatın sana ulaşmasına izin vermektir.
Salıncak boşsa üzülme.
Demek ki hayal henüz binmemiştir.
Ve hayaller, en çok bekleyenlerin yanına yakışır.
- Âşık Daimi: Meydanda kalan söz / 15.12.2025
- Tarım çöküyor, fiyatlar el değil can yakıyor / 14.12.2025
- Orta direk çöktü mü? / 13.12.2025
- Makam mı marifet mi? / 12.12.2025
- Yazıyoooorrr! 'Müvezzi' / 11.12.2025
- 'Senin olan seni bulur. Hakk’ın terazisi, yolun sınavı, nasibin sırrı' / 10.12.2025
- Ankara'da BTP rüzgarı: 'İstikbal Biziz, Biz Geleceğiz' / 09.12.2025
- Gebze, tarihi var kıymeti yok: Sahipsiz kalmış bir kentin çığlığı / 06.12.2025
- Özlem ve çaresizlik / 05.12.2025






















































































