logo
18 NİSAN 2024

Şapka Kanunu’na muhalefet yalanı

01.07.2021 00:00:00
'Şapka Kanunu’na muhalefet yalanı' seslendirme dosyası:

Şapka Kanunu'na muhalefet suçundan idam edildiği söylenen kişiler olduğu yalanı, cumhuriyet tarihinin her döneminde Atatürk, cumhuriyet ve Türk milletine düşman olan kesimlerin sarıldıkları bir söylem olmuştur. Bu konuyu açıklamadan önce bir hususu dile getirmekte fayda var. 

Atatürk, Kurtuluş Mücadelesi ile Türk milletini yok oluştan kurtarmış; ilk etapta düşmandan kurtarmayı hedeflediği bölge ise Osmanlı Devleti içerisinde Türk nüfusun toplu yaşadığı tek bölge olan Anadolu olmuştur. Ulu Önder Atatürk, Karaman bölgesinden Makedonya'ya göç ettirilen bir Yörük/Türkmen ailenin çocuğudur. Ehl-i Beyt nefesiyle Müslüman olan Türk milletinin, İslam'ı yaymak için Balkanlar'a gönderdiği bir Müslüman Türk ailenin ferdidir. Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Osmanlı Devleti'ni ortadan kaldırıp Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurmasının nedeni; Osmanlı'nın Selefilik, Vehhabilik, Nakşibendilik gibi Ehl-i Beyt karşıtı bidat (İslam dinini aslından saptıran) akımların merkezi haline gelmesi ve asli kurucu unsuru olan Türkleri yok sayması, "etrak-ı bî idrak - idrak yeteneği olmayan kavim" olarak tanımlamasıydı. Bu bağlamda, günümüzde Atatürk düşmanlığının altında yatan asıl neden ise Ehl-i Beyt ve Türk düşmanlığıdır.

Gelelim "Şapka Kanunu'na muhalefet" konusuna. Büyük Önder Atatürk, kılık-kıyafet devrimini yaptığı 27 Ağustos1925'te İnebolu'da yaptığı konuşmada fesi "din ve iman sembolü" sananlara şöyle seslenmiştir: "Bunu (şapkayı) caiz değil diyenler vardır. Onlara diyelim ki, çok bilgisizsiniz, dünyadan habersizsiniz. Ve onlara sormak isterim. Yunan serpuşu olan fesi giymek caiz olur da şapkayı giymek neden olmaz? Yine onlara ve bütün millete hatırlatmak isterim ki, Bizans papazlarının ve Yahudi hahamlarının özel kılığı olan cübbeyi ne vakit, ne için ve nasıl giydiler?" Bu sözlerden anlaşılıyor ki kılık-kıyafet devriminden amaç, hurafelere son vermek, dini kıyafete indirgeyip insanların kutsal duygularının istismar edilmesine engel olmaktır.

25 Kasım 1925 tarihinde TBMM'de kabul edilen 671 sayılı Şapka İktizası Hakkında Kanun metni şöyledir: "Türkiye Büyük Millet Meclisi azaları ile idare-i umumiye ve hususiye ve mahalliyeye ve bilumum müessesata mensup memurin ve müstahdemin Türk milletinin iktiza etmiş olduğu şapkayı giymek mecburiyetindedir. Türkiye halkının da umumi serpuşu şapka olup buna münafi bir itiyadın devamını hükümet meneder." Metinden anlaşılacağı üzere şapka giymek memurlar ve resmi devlet görevlilerine görevleri esnasında zorunlu kılınmıştır. Şapka giyme zorunluluğu din adamlarını ve devlet görevlisi statüsünde olmayan halkı kapsamıyordu. Arşivler dikkatli incelendiğinde, Atatürk'ün Şapka Kanunu'nun çıkarıldığı tarihten sonra şapkasız insanlarla, sarıklı din adamlarıyla çekilmiş onlarca fotoğrafı mevcuttur. Şapka Kanunu'na muhalefet adı altında meydana gelen isyanlar aslında, Cumhuriyet kanunlarına ve hâkimiyeti halkla ve Türklük şuuruyla ilgisi kalmamış bir hanedanın elinden alıp, doğrudan aziz Türk Milleti'ne teslim eden iradeye ve bu uğurda verilmiş olan asil mücadeleye başkaldırıdır. Başkaldıranlar da hiçbir zaman kendisini Türk milletinin ferdi hissetmemiş kişilerdir.

Şapka Kanunu 25 Kasım 1925'te "Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Kapatılmasına ve Türbedarlıklarla Birtakım Unvanların Yasaklanmasına ve Kaldırılmasına İlişkin Yasa" ise 30 Kasım 1925'te TBMM'de kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Bu iki yasanın kabulüyle askerlik yapmayan, vergi vermeyen, dini kıyafetlerle halkın aziz duygularını istismar eden kişilerin imtiyazları elinden alınmıştır. Ayrıca bu güruh söz konusu değişiklikleri farklı şekillerde istismar ederek, asıl niyetleri olan 'Cumhuriyeti yıkma, Türklük şuurunu ortadan kaldırma' hedeflerini gerçekleştirmek için bir gerekçe olarak kullanmaya çalışmıştır.

Bu şahıslardan en bilineni İskilipli Atıf'tır. 'Frenk Mukallitliği ve Şapka Risalesi'yle ilgili ilk davada Giresun'da beraat eden İskilipli Atıf (Beraat kararı Giresun Cezaevi arşivinde mevcuttur, ayrıca Ulucanlar Cezaevi Müzesinde de sergilenmektedir.), kendisine yasak konulmasına rağmen kitapların dağıtımını sürdürdüğü iddiasıyla ikinci kez Ankara'da yargılandığında geçmişi de tekrar incelenir. Devlet, Şeyh Sait İsyanı'ndan sonra isyan için fırsat kollayanlara karşı daha dikkatli davranmaktadır. Bu nedenle TBMM'de 25 Şubat 1925 tarihinde kabul edilen "Dini ve Dinin Kutsal Kavramlarını Siyasete Alet Edenler Hakkında Kanun"a göre dini kullanıp halkı kışkırtanların vatan haini sayılacakları belirtilmiştir. Kurtuluş Savaşı yıllarında ihaneti görülmüş fakat sonradan affedilmiş kişilerle ilgili kayıtlar Şeyh Sait İsyanı'ndan sonra yeniden değerlendirilmiştir. Sonuçta Ankara İstiklal Mahkemesi, İskilipli Atıf'ı Türk Ceza Kanunu'nun 55. maddesinin "TC'nin Teşkîlât-ı Esâsîye Kanunu'nun tamamen veya kısmen tağyir veya ifayı vazifeden menine cebren teşebbüs edenler idam olunur" diyen muharrer fırkası mucibince 'vatana ihanet' suçundan idam etmiştir. Ayrıca aynı mahkeme İskilipli Atıf'la birlikte yargılanan Babaeski Müftüsü Ali Rıza'ya da idam cezası vermiştir. Çünkü mahkeme, Müftü Ali Rıza'nın da Yunan işgaline karşı direnilmemesi  için çalışmalar yaptığını belgelemiştir. Bu iki idam dışında Ankara İstiklal Mahkemesinde yargılanan diğer hocalar ya beraat etmiş ya da hafif cezalar almıştır. 

Kasım 1925'de kabul edilen kanunlardan sonra çıkan isyanlardan biriside Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın memleketi olan Rize'nin Güneysu (eski adıyla Potamya) ilçesinde çıkan isyandır. Bu bölge sakinlerinden bir kısmı Cumhuriyeti ve Atatürk'ü, dolayısıyla Türklük şuurunu hiçbir zaman benimsememiş, Pontus Rum Devleti hayaliyle yaşayan insanlardı. Bu cümleden niyetim asla bir beldemizi ve halkımızı karalamak değildir. Cumhuriyete gönülden bağlı, kalbi Türk şuuru ve vatan millet sevgisiyle dolu Rizeli vatandaşlarımızı tenzih ederim.

Bu kişilerden Şeyh Sait isyanına da destek veren bir kısmı Potamya Ulu Cami İmamı Hafız Şaban Hoca'nın liderliğinde ayaklandılar. Önce Potamya'daki Jandarma Karakolu'nu bastılar ve Karakol komutanı Onbaşı'yı asmaya yeltendiler. Halk galeyan içinde, "Cumhuriyeti tanımıyoruz. Şapka giymeyeceğiz, askere de gitmeyeceğiz" diye bağırarak isyana katıldı. Sonuçta askerî müdahaleyle isyan bastırıldı. İsyana katıldığı tespit edilen 143 kişi tutuklandı ve İstiklal Mahkemesi'nde yargılandı. Mahkeme Başkanı Afyon milletvekili Ali Çetinkaya, mahkeme üyeleri, Gaziantep milletvekili Kılıç Ali, Aydın milletvekili Reşit Galip ve Rize milletvekili Ali Zırh'tı. 8 kişi idam edilmiş; 14 kişi 15 yıl, 22 kişi 10 yıl, 19 kişi 5 yıl hapse mahkûm edilmiştir. 80 kişi beraat etmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Üç Aliler Divanı' olarak da adlandırılan İstiklal Mahkemeleri'nden sürekli öfkeyle bahsetmekte, Atatürk'ten ve Türk Milleti kavramından hiç hoşlanmamaktadır. Sebebi ne olsa gerek?

 
Selim Oktay / diğer yazıları
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
3 kişinin cansız bedenine ulaşıldı
Define ararken mağarayı çökerttiler
' Enflasyonun düşürülmesi öncelikli hedefimiz'
ABD'de Türkiye ekonomisini anlattı
3 ilçede okullar tatil edildi
Tokat depremle sarsıldı
Katil İsrail'de siyasi kriz
'Savaş Kabinesi feshedilsin'
Öyle büyük bir bela ki
Kansere yakalanma oranını katlıyor
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
3 kişinin cansız bedenine ulaşıldı
Define ararken mağarayı çökerttiler
' Enflasyonun düşürülmesi öncelikli hedefimiz'
ABD'de Türkiye ekonomisini anlattı
3 ilçede okullar tatil edildi
Tokat depremle sarsıldı
Katil İsrail'de siyasi kriz
'Savaş Kabinesi feshedilsin'
Öyle büyük bir bela ki
Kansere yakalanma oranını katlıyor
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.