Kim tarafından yazıldığını bilmediğiniz bir yazıyı dikkatle okursanız, bu yazıyı oluşturan satırların nasıl bir gönülden südur ettiğini, bu satırları karalayanın nasıl bir sineye sahip olduğunu üç aşağı beş yukarı tahmin edersiniz.Basın-yayın dünyası ile biraz daha yakından ilgili iseniz, okuduğunuz yazının hangi gazetede yayınlanabileceğini de tahminde zorlanmazsınız.Bu yazı şu gazeteye yakışır, bu yazıyı ancak şu medya gurubu yayınlar diye doğru tahminlerde bulunursunuz.Yani satırlar sadırların tercümanıdır.Sinelerde neler saklı ise, satırlara onlar dökülür ve yazı olarak önümüze gelir.4 Mart 08 tarihli kimi gazetelerden bazı alıntılar yapacağım ve lütfen, yazının sonundaki imzaya bakmadan yazarını ve gazetesini tahmin etmeye çalışın:"Operasyon Türkiye'nin PKK ayaklanmasına gereken cevabı vereceğini bir kez daha ilgili herkese göstermiştir. Ne var ki, PKK'nın etkisiz hale getirilmesi için Ankara'nın yalnızca Washington ve Bağdat yönetimiyle değil, öncelikle Kürt Bölge Yönetimi ile yakın işbirliğine ihtiyacı vardır. AKP hükümeti bu işbirliğini sağlayacak mıdır? PKK öldürmekle bitmez; ancak demokrasiyle, Türkiye Kürtlerinin meşru hak ve özgürlüklerinin tanınmasıyla etkisiz hale getirilebilir. AKP hükümeti Türkiye Kürtlerinin çözülmesini istedikleri sorunlarını Parlamento'daki meşru temsilcileriyle konuşarak, gerekli reformları yapacak mıdır? Güneydoğu'nun kalkınması için özel önlemler uygulamaya koyacak mıdır? PKK'nın pençesindeki Kürt gençlerini kurtaracak, aşağılanmaları anlamına gelmeyecek bir af çıkaracak mıdır? Asıl sorular işte bunlardır" (Şahin Alpay, Zaman)."Terör sorunu kontrol altına alındığına göre, "Kürt sorunu"nu çözmek için kolları sıvayabiliriz. Her savaşın bir siyasî amacı varsa, son operasyonun tek amacı olmalı: Kürt sorununu siyasî zeminde çözmek. Çözüm, Kürtleri bu ülkenin onurlu, mutlu vatandaşları haline getirmek. 70 milyonluk nüfusun siyasî ortaklığını pekiştirmek. Kürtleri, birlikte yaşadığımız kaderin gönüllü ortakları haline getirmek. Kara harekâtının bize sağladığı en önemli avantaj, bizi siyasî çözüme yaklaştırması. Kimse, Kürt siyasetinin talep ettiği meşru hakların, şiddet yöntemleri ile elde edildiğini iddia edemeyecek. Kimse, zorda kalınca verilen tavizlerden bahsedemeyecek. Kürt sorununun çözümü yolunda çok önemli bir fırsat duruyor önümüzde. Adalet peşinde koşan bir savaş, kalıcı bir barışı tesis edebilir. Sırada siyasî çözüm var. Atılması gereken adımları hepimiz biliyoruz. Sadece ortak aklı temsil edecek siyasî cesarete ihtiyacımız var" (Mümtazer Türköne, Zaman)."PKK terör örgütüne üye olmaktan yargılanan, cezaevinde iken milletvekili listesine yerleştirilen ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne giren DTP Milletvekili Sabahat Tuncel, önceki gün New York'taki Kent Üniversitesi'nde düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada diyor ki; "Kürt sorunun çözümü için Sayın Abdullah Öcalan'ın (bölücübaşına Sayın olarak hitap ederek) görüşlerinden yararlanılması gerekir. Sayın Öcalan siyasi bir genel affın sorunu çözmek açısından bir adım olacağını düşünüyorlar." Bu açıklamayı nerede yaptı; stratejik ortağımız ABD'de. Dağdan ovaya genel affı, bölücü örgütün dağdaki teröristlerinin siyasallaşması sürecinin tamamlanmasını 'stratejik ortağımız da' mı istiyor acaba? Yoksa uluslararası ilişkilerdeki kazan/kazandır prensibi, bize gelince, biz Türkler kaybedelim ama SAM amcamın dediği hep olsun mu anlamı taşımaya başladı yine? Ekonomik ve kültürel iyileşme paketine 'Türkiye'de kimse hayır demiyor ki zaten. O halde?!' Peki şimdi ne olacak? DTP Milletvekili Sabahat Tuncel'in 'dokunulmazlığından' ötürü yasalar 'O'na dokunamayacak mı?" (Güler Kömürcü, Akşam)."ANLADIK, askeri tanımlamaya yeni bir boyut kazandırarak "Tereyağından kıl çeker gibi" çekildik oralardan da...Anlamadığım, memleketin sath-ı mailini de eşkıyaya terk edip çekildik mi yani?!.Türkiye'yi de mi terk ettik?!.Böyle bir manzara-i umumiye tv haberlerinde gözlerimize kulaklarımıza dolmuyor mu?!.Görmeyenlere aktaralım...Askerin geri çekildiğini açıkladığı günün ilerleyen saatlerinde bir de bakıyoruz, Diyarbakır sokakları doluveriyor... Askerin üzerine giydiği beyaz kamuflaj pelerini gibi beyazlara bürünen, askere nazire yapan militanlar Diyarbakır'da orduevinin önüne baskın yapıp meydan okuyorlar!.. Beyazlara kapladığı militanlarını orduevi önüne süren PKK, Diyarbakır'da gövde gösterisi yapıyor...Mersin de öyle...Güneş operasyonuna karşı, PKK Güneş Mahallesi'nde isyan başlatıyor!..Ağrı'da da DTPlilerin önünü çektiği kervan "Adaletsiz Kâfirler Partisi AKP", "Savaş için yaşarız, barış için ölürüz" pankartları ve "Katil Erdoğan", "Bijî Serok Apo", "PKK halktır, halk burada" sloganları ile ortalığı birbirine katıyor... DTP'li müritler, efendileri Apo'nun önünde diz çökülmesini istiyor...Üzerinden lime lime PKK damlayan belediye başkanı ile eşkıya çetesinin kalesi haline gelmiş Batman'ı da anlatalım mı?!. "Savaş için yaşarız" diye çığlık çığlığa bağıran bindirilmiş kıtalara gaz veren TBMM üyesi Ayla Akat'ın söylediklerini...Ya İstanbul!!? Başlarında Sırrı Sakık ile birlikte Taksim'i basan eşkıyanın, Atatürk Anıtı'nda yansıyan savaş tamtamları!.. DTP'li Sırrı'nın "AKP ve Genelkurmay'ın kan ortaklığı geri tepti" sözleri ile Güneş Operasyonu'na saldırdığı İstiklal Caddesi'nde, PKK'nın gövde gösterisi... Esnafın İstanbul'un göbeğinde kepenk kapatma mecburiyetinde kalışı... Neler olduğunu açmaya çalışalım...Eşkıya çetesi Türkiye'nin Doğusunu ele geçirdiğinden emin, Batı bölgelerinde de egemenliğini yaymaya başladığının işaretlerini vermek üzere seferberlik içerisindedir... İstanbul'da, İzmir'de, Ankara'da Ege'de Akdeniz'de bu yüzden gövde gösterileri yapıp elinin kolunun uzunluğunu ispat peşindedir... Bir parantez Doğu'yu nasıl sindirip ele geçirdiyse, Batı için de aynı taktiği başlatmıştır... Ve en önemlisi, son yasal düzenlemeler önünü açmış onun yolunu kolaylaştırmıştır...Çok daha çarpıcı bir gerçek de PKK çetesini halkın öfkesinden polis korumaktadır!..Bugün hiçbir şekilde, Diyarbakır'da toplanıp PKK aleyhine bir diri miting yapılamazken, eşkıya çetesi silahlı militanları ile bu şehirde ordu evi önünde çatışmayı göze alıp Apo tezahüratlı meydan okumayı gerçekleştirebilmektedir... TBMM içerisinde temsilcileri rahatça faaliyet gösterebilmekte, devletin milli birlik ve bütünlüğünün eşkıya çetesi lehine değiştirilmesi için teklifler getirilmektedir... Türkiye'yi yönetenler kısır çekişmelerin içerisinde boğuşurken, çok önemli olan bir operasyon konusunda bile kafaları netleştiremezken, eşkıya çetesi varlığını rahatça geliştirebilmektedir... Söyleyin bakalım kime "Yazıklar olsun" demeli?!." (Behiç Kılıç, Tercüman).
Aziz Karaca / diğer yazıları
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024