Hadisa'da yaşananlar, savaşın gerçekliğini gözler önüne serdi: ABD askerleri kiminle savaşacağını bilmiyor, 'düşman' üniforma giymiyor, deneyimsiz ABD askerleri hata yapmaktan kaçamıyor Bir başka Ebu Garib. Sarsıcı bir haber. Irak'taki Mai Lai. Ne yazık ki, Hadisa'daki katliamla ilgili Amerikan askerlerine yöneltilen suçlamaların gerçekliğine inanıyorum. ABD'nin bir haydut devlet olduğunu, gerçeklere kayıtsız kaldığını, ordunun duyarsız askerlerden oluştuğunu ve suçlanan deniz piyadelerinin içinde yasa tanımazlık olduğunu düşündüğüm için değil. İnanıyorum çünkü bu bir savaş; insanlıkla ilgili hiçbir şeyle bağlantısı yok. 19 Kasım'da Bağdat'ın kuzeybatısındaki Hadisa kasabasında bir Amerikan konvoyuna saldırı düzenlendi. Hem yol kenarına yerleştirilen bir bomba patlamıştı hem de nişancılar ateş açmıştı. Bir ABD askeri öldü. Askerler, misilleme mahiyetinde ve savunma amacıyla çevreye ateş açtı ve bu ateşte yol kenarındakilerle iki evdeki siviller öldü. O gün 24 insanın öldüğü bildirildi. Sonradan olay yerine gelen bir asker, cesetlerde infaz tarzı yaralar bulunduğunu, sivillerin kafalarına kurşun sıkıldığını anlattı. Bu asker, ölenler arasında küçük bebeklerin yanı sıra yetişkin erkek ve kadınların da bulunduğunu söyledi. Hadisa tek değil Haberlerde askerlerin silahsız sivilleri kışkırtma olmaksızın öldürdüğü öne sürüldü. Amerikalı yetkililer televizyonlara çıkıp ordunun 'derinlemesine soruşturma yürüttüğünü ve uygun adımları atacağını' belirtti. Ne yazık ki askerlerin bunu bilerek yaptığına veya ABD'nin Irak'taki bu büyük deneyimine Ebu Garib'den 'bile çok' zarar verdiğine dair o laf kalabalığına ikna olamıyorum. Hadisa, Irak'ta işlerin nasıl ters gittiğinin amentüsü haline gelmiş olabilir. Fakat gelmemeli. Askeri tarihten bir şey öğrenmişsek ve Irak'ta durumun ne kadar umutsuz olduğuna dair birazcık mefhumumuz varsa, Hadisa'da yaşananlara dair haberlere şaşırmamalıyız. Bizim katil olduğumuz için sivilleri öldürdüğümüzü veya emir komuta zincirinde yanlış raporlar veren subayların bulunduğunu belirterek dünyayı sarsan haberlerden söz etmiyorum. Hayır, Hadisa'da, bütün o 'kaç sivil ölmüş, ne de çok kurşun sıkılmış' yaygarasının ötesinde bir şeyler var: İşlerin çığrından çıktığı. Bu tür haberler ölümlerin 'suçunu' ABD askerlerine değil, direnişçilere yüklüyor. Askeri kaynaklardan 'kazın ayağının öyle olmadığı' yönünde duymaya başladığımız açıklamalar, Irak'taki koşulların ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. İşin aslı, askeri kaynaklardan işittiğime göre, Hadisa'da o gün olan bitenin benzerleri, ordunun, Pentagon'un ve tabii ki ABD kamuoyunun kabul etmeyi istemeyeceği kadar çok yaşandı. Ve mesele de bu. ABD askerleri, pes etmeyen yüksek motivasyonlu bir düşmana karşı savaş veriyor. Düşman üniforma giymiyor, sivilleri kalkan olarak kullanıyor, ABD'yi kaçırmaya yetecek kadar karmaşa yaratmak istiyor. Irak'taki savaşın insanlık dışılığının bir kısmı, düşmanın herkes gibi görünmeyi seçmesinden, böylece sivil ve asker arasındaki 'ayrımın' temel unsurunu ortadan kaldırmasından kaynaklanıyor; bu unsur olmaksızın adil ve insani bir savaş vermenin imkânı yok. Bu yüzden de ABD ordusunun, savaş hukukuna uymak için daha fazla eğitim alması zorunluluğuyla baş başa kalıyoruz. Benim kuşkum o ki, bu imkânsız savaşta sivillerin yanlışlıkla veya bilerek öldürüldüğü yüzlerce vaka yaşandı ve bunlar soruşturulmadı. Hadisa'da olanları meşrulaştırmak gibi bir niyetim yok, fakat Hadisa savaşın hiçbir zaman planlandığı gibi yürümemesinden kaynaklandı. Savaşın dayanağının ne kadar sağlam, tecrübenin ne kadar büyük olduğu bir yana, insanların diğerlerini öldürmesi, hayvani içgüdüleri açığa çıkarır; bu o kadar dehşet verici bir içgüdüdür ki, tüm eğitimler, liderlikler ve üniformalar onu ancak belli bir düzeye kadar dizginleyebilir. Savaşta öldürmek cinayete dönüştüğünde, sepette birkaç çürük yumurta olduğu ve onları cezalandırıp işi halledebileceğimiz yanılsamasına kapılabiliriz. Ama yapmamız gereken, dürüst olmak, kalkıştığımız maceranın umutsuzluğunu ve askerlerimiz için yarattığımız imkânsız durumu kabul etmek. William M. Arkin/ The Washington Post
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.