Herkes hal ve gidişini kontrol etmelidir.
Nerede, ne zaman ve niçin döndüğünü/dönüşünü dikkatle gözden geçirmelidir.
Kim, kimin huzurunda kıyamda ve kime, neye karşı kıyamda?
Adil-i mutlak olan Yüce Yaratıcının huzurunda kıyamda olduğunu iddia edenler, her türlü adaletsizliğin, haksızlığın ve zulmün karşısında da aynı zamanda kıyamda olmaları gerektiğinin idrakinde olmalıdırlar.
Hem Halik-i mutlak olanın huzurunda kıyamda hem de zalim mahlûkların huzurunda kıyamda olmak insan haysiyeti ile asla bağdaşmaz.
Bu dünyada durduğumuz yer, öte dünyada duracağımız yeri belirleyecektir.
Bu dünyada adaletten yana olanlar, adaletin ve hakkaniyetin tecellisi için çırpınıp ter dökenler, elbette adaletin ve izzetin yegâne kaynağı olan Adil-i mutlak tarafından sınırsız ödüllendirileceklerdir.
Zalimlerin yanında durarak, insanlığın kanını emen tefecilerin arkasında durarak onların zulmüne ve sömürülerine katkı sağlayanlar da elbette öte dünyada onların ağırlanacakları yerlerde olacaklardır.
Bu yüzden, duruş deyip geçilemez, tavır alış deyip geçiştirilemez.
"Sen onlara Âdem'in iki oğlunun kıssasını da doğru olarak anlat" (Maide:27) şeklinde emir cümlesi ile başlayan Kabil-Habil kıssasını okurken ya da dinlerken, kalbinde zerre kadar imanı olan herkes mazlum Habil'in yanında ve zalim Kabil'in karşısında tereddütsüz yer alıyor.
Tevhid mücadelesinin bayraktar ismi Hz. İbrahim ile put ustası babası Azer arasında geçen, aynı şekilde İbrahim ile Nemrut arasında cereyan eden konuşmaları ve mücadeleyi okuyup dinleyen her iman sahibi kesinlikle İbrahim'in yanında ve düşmanlarının karşısında dimdik duruyor.
Nuh Peygamber ile kavmi arasında, Hud aleyhisselam ile kavmi arasında, Salih, Lut ve Şuayb peygamberler ile kendi toplumları arasındaki mücadeleyi izlerken de elbette mü'min gönüller hiç şüphe etmeden Peygamberlerin yanında yer almaktadırlar.
Son elçi son Peygamber Hz. Muhammed aleyhisselam ile Mekke müşrikleri ve o günkü ehli kitabın ileri gelenleri arasındaki mücadeleyi okurken de elbette ve kesinlikle âlemlere rahmet Hz. Muhammed aleyhisselamın yanında dimdik duruyoruz ve bu duruşu imanımıza şahit kılıyoruz.
Dikkat! Savrulmalar bundan sonra başlıyor.
Salih Peygamberin devesini kesen "dokuzlu çeteye" haklı olarak lanet okuyoruz ama Hz. Muhammed aleyhisselamın "oğlum" diye bağrına bastığı torunu Hz. Hüseyin'i kesenleri aklamak için kırk dereden su getiriyoruz ve kılı kırk yarıyoruz.
Bu müthiş savrulmanın sebeplerini arayıp bulmak her Müslümanın boynunun borcudur.
Allah'ın elçileri Hz. Musa ve kardeşi Harun'a olmadık sıkıntılar yaşatan Firavun'a lanet okuyoruz ama son peygamberin; "ben ilmin şehriyim Ali de kapısıdır" buyurduğu Hz. Ali'ye adeta hayatı zehir eden Muaviye ve avanesini aklamak-paklamak için bin bir takla atıp duruyoruz.
Bu savrulmanın sonu hangi uçurumun başı ve hangi derin çukurun dibi olur belli değil.
Savrulmanın sebepleri derhal araştırılmalı ve bu korkunç yanlıştan en kısa zamanda dönülmelidir.
Nerede, ne zaman ve niçin döndüğünü/dönüşünü dikkatle gözden geçirmelidir.
Kim, kimin huzurunda kıyamda ve kime, neye karşı kıyamda?
Adil-i mutlak olan Yüce Yaratıcının huzurunda kıyamda olduğunu iddia edenler, her türlü adaletsizliğin, haksızlığın ve zulmün karşısında da aynı zamanda kıyamda olmaları gerektiğinin idrakinde olmalıdırlar.
Hem Halik-i mutlak olanın huzurunda kıyamda hem de zalim mahlûkların huzurunda kıyamda olmak insan haysiyeti ile asla bağdaşmaz.
Bu dünyada durduğumuz yer, öte dünyada duracağımız yeri belirleyecektir.
Bu dünyada adaletten yana olanlar, adaletin ve hakkaniyetin tecellisi için çırpınıp ter dökenler, elbette adaletin ve izzetin yegâne kaynağı olan Adil-i mutlak tarafından sınırsız ödüllendirileceklerdir.
Zalimlerin yanında durarak, insanlığın kanını emen tefecilerin arkasında durarak onların zulmüne ve sömürülerine katkı sağlayanlar da elbette öte dünyada onların ağırlanacakları yerlerde olacaklardır.
Bu yüzden, duruş deyip geçilemez, tavır alış deyip geçiştirilemez.
"Sen onlara Âdem'in iki oğlunun kıssasını da doğru olarak anlat" (Maide:27) şeklinde emir cümlesi ile başlayan Kabil-Habil kıssasını okurken ya da dinlerken, kalbinde zerre kadar imanı olan herkes mazlum Habil'in yanında ve zalim Kabil'in karşısında tereddütsüz yer alıyor.
Tevhid mücadelesinin bayraktar ismi Hz. İbrahim ile put ustası babası Azer arasında geçen, aynı şekilde İbrahim ile Nemrut arasında cereyan eden konuşmaları ve mücadeleyi okuyup dinleyen her iman sahibi kesinlikle İbrahim'in yanında ve düşmanlarının karşısında dimdik duruyor.
Nuh Peygamber ile kavmi arasında, Hud aleyhisselam ile kavmi arasında, Salih, Lut ve Şuayb peygamberler ile kendi toplumları arasındaki mücadeleyi izlerken de elbette mü'min gönüller hiç şüphe etmeden Peygamberlerin yanında yer almaktadırlar.
Son elçi son Peygamber Hz. Muhammed aleyhisselam ile Mekke müşrikleri ve o günkü ehli kitabın ileri gelenleri arasındaki mücadeleyi okurken de elbette ve kesinlikle âlemlere rahmet Hz. Muhammed aleyhisselamın yanında dimdik duruyoruz ve bu duruşu imanımıza şahit kılıyoruz.
Dikkat! Savrulmalar bundan sonra başlıyor.
Salih Peygamberin devesini kesen "dokuzlu çeteye" haklı olarak lanet okuyoruz ama Hz. Muhammed aleyhisselamın "oğlum" diye bağrına bastığı torunu Hz. Hüseyin'i kesenleri aklamak için kırk dereden su getiriyoruz ve kılı kırk yarıyoruz.
Bu müthiş savrulmanın sebeplerini arayıp bulmak her Müslümanın boynunun borcudur.
Allah'ın elçileri Hz. Musa ve kardeşi Harun'a olmadık sıkıntılar yaşatan Firavun'a lanet okuyoruz ama son peygamberin; "ben ilmin şehriyim Ali de kapısıdır" buyurduğu Hz. Ali'ye adeta hayatı zehir eden Muaviye ve avanesini aklamak-paklamak için bin bir takla atıp duruyoruz.
Bu savrulmanın sonu hangi uçurumun başı ve hangi derin çukurun dibi olur belli değil.
Savrulmanın sebepleri derhal araştırılmalı ve bu korkunç yanlıştan en kısa zamanda dönülmelidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025