Son günlerde yaşadığımız uçak kazaları ve kaybettiğimiz pilotlar, savunma sanayini yeniden düşünmemizi zorunlu kılmıştır. İlk tespit etmemiz gereken gerçek şudur: Milli bir savunma sanayi kurmadan, gerçek savunma olmaz. Teknolojisi en üstün silâhları satın alsanız bile sonuç değişmez. Kaldı ki, hiçbir ülke, böyle silâhlarını satmaz. Silâh ithalatçıları, silâh ihracatçılarını mutlaka birkaç adım geriden takip etmeye mecbur bırakılır. Bu girişten sonra, Türkiye'yi idare edenlere şöyle haykırmak istiyoruz: Türkiye, milli savunma sanayisini kesinlikle kurmalı ve hiçbir ülkeye muhtaç olmamalıdır. Türkiye'ye düşmanlığı açık olan ülkelerden silâh satın almak bir cinayettir. Dışarıdan silâh satın alan ve ona güvenen milletlerin savaşlarda zafer kazandığı görülmemiştir.İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra askeri Ar-Ge'ye büyük önem verilmiş ve bu sayede yeni yeni silâhlar icat edilmiştir. Yeni silâhlar, savaş tekniğini değiştirmiş, insan ölümlerini ve yıkımları arttırmıştır. Bu felâketler, savunma sanayinde geri kalan ülkelerin her an kapısını çalabilir. Alexander King, "Bilim ve İktidar" adlı kitabında şöyle diyor: "Savaşın nedenleri ve savaşı başlatan güdülenimler, tıpkı maceralarımıza yön veren dirayet gibi binlerce yıldır değişmemiş görünüyor, ama saldırganların ellerindeki silâhların gücü aynı süre içerisinde milyonlarca kat arttı." (s.95). Savaş nedenlerinin değişmemesi, buna mukabil silâhların öldürücülüğünün artması, savaşları daha tehlikeli konuma getirmiştir. Söz konusu tehlikeden emin olabilmek için caydırıcı bir güce kavuşmak kaçınılmazdır. Silâhları geliştirme ve arttırmanın kızıştığı bir dönemde yaşıyoruz. Hiç kimse, bu yarışın duracağına ve askeri dengenin sağlanacağına inanmamaktadır. Çünkü teknolojisi üstün silâh üretmek, büyük devletlerin ana uğraşı alanını oluşturmakta ve süper güç olmanın da vazgeçilmez şartı kabul edilmektedir. Hükümetlerin askeri Ar-Ge'lere ayırdıkları kaynak her geçen gün artmaktadır. Meselâ ABD, Ar-Ge bütçesinin yarıdan fazlasını askeri alanlarda kullanmaktadır. Görülen o ki, askeri Ar-Ge'ler hız kesmeden sürdürülecek ve bunlar karşımıza ölümcül silâhlar olarak çıkacaktır.Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü yetkilileri, "Askeri alanlarda, sivil alanlardan yirmi kat daha fazla araştırma yapıldığını ve askeri Ar-Ge ile uğraşan bilim adamı sayısının kesin olarak bilinmediğini, tahminlere göre bunun 500 bin olabileceğini" söylemektedir. Bu rakamlar, araştırmacıların yarıdan fazlasının askeri alanlarda çalıştığını ortaya koymaktadır. Bir başka deyişle, dünyanın beyin gücü yapıcı değil, yıkıcı faaliyetlerde kullanılmaktadır.Bu gelişmeler, dünya nüfusunun geniş bir kesiminin geçimini, askeri Ar-Ge ve silâh sanayine bağımlı hale getirmiştir. O bakımdan sözü edilen kesim, silâhlanma yarışının sürmesinden yanadır ve onu teşvik etmektedir. Dahası onlar, askeri ve endüstri alanlarında işbirliği kurarak büyük güç elde etmişlerdir. Öyle ki, birçok ülkede politikacılar, bu kesime karşı çıkmaktan korkmaktadır.Ezcümle savunma sanayinde genelde dünyada, özelde de Türkiye'de bir dizi yanlışlıklar yapılmaktadır. Türkiye'nin savunma sisteminde bir zafiyetin oluğu açıktır. Silâh satın alarak böyle bir zafiyeti gidermek imkânsızdır. Bundan dolayı Türkiye, kendi milli savunma sanayini acilen kurmalı ve kurulu olanları geliştirmelidir. Savunma sanayinde teknoloji ithal etmek de sağlam bir yol değildir. Çünkü ithal edilen teknoloji geliştirilmezse, belli bir süre sonra o teknoloji eskiyecektir. Onun için yapmamız gereken en isabetli iş, askeri Ar-Ge'ye kaynak ayırmak ve teknolojisi üstün silâhlar üretmektir. Yaşadığımız uçak kazalarının, böyle düşünmemize vesile olmasını diliyor ve bekliyoruz.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018