Seçim takvimi senaryoları, etrafa saçılmaya başlandı.
Başbakan Ecevit'in ani rahatsızlığı senaryo üretimine katalizör etkisi yaptı.
Yakında tarotçular, medyumlar da devreye girer.
Ancak seçim senaryolarının argümanları da oluşmadı değil.
Koalisyon ortakları arasındaki ilişkiler, seçimin olgunlaştığının göstergesi.
MHP, Kemal Derviş'ten rahatsız. Derviş, IMF'den aldığı destekle koalisyonda adeta "tek tabanca".
Derviş de "artık seçimi çok fazla ertelemek doğru değil" diyor.
Derviş'in bu söylemini yabana atmayın.
Derviş, MHP'nin inisiyatifindeki Telekom atamalarını, Başbakan'a iade etti.
MHP'li Tunca Toskay, Irak'la ekonomik ilişkileri geliştirmede önemli adımlar atan, hatta 300-400 kişilik gruplar halinde işadamlarımızı Bağdat'a götüren Dış Ticaret Müsteşarı Kürşat Tüzmen'i görevden alıyor. Tüzmen'in görevden alınmasında, Türkiye'nin Irak'la ticaretinin gelişmesini istemeyen ABD'nin kasası IMF'nin etkili olduğu belirtiliyor. Tüzmen'in çabaları, "zülf-i yâr"a, yani IMF'nin perçemine dokunuyor. Toskay'ın, Telekom hususunda güya tepki duyulan Derviş'le Tüzmen konusunda paslaşması da az ilginç değil tabii.
Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in, ilaçlı biber ihracında gümrükleri suçlamaya devam etmesi, Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'i kızdırıyor. Ancak her iki bakanın munis ahvali, bu atışmalardan seçim krizi doğmaz, dedirtiyor.
ANAP ve MHP arasında karakedilerin dolaştığı kesin...
ANAP ile MHP arasında AB ödevlerini yerini getirmede mutabakat problemi yok; fakat "süreç krizi" sözkonusu. İkisi de AB'ci. Ama ANAP, anketlerdeki yüzde 2'lik orandan ancak AB lobileri sayesinde kurtulabileceği umuduyla bastırdıkça bastırıyor. MHP güya çok da "tavizkâr" görünmek istemiyor. Taahhütlerini ve ilkelerini "koalisyon uyumu"na kurban veren MHP kurmayları ise tabandaki kaymaları, bari son günlerde yine "klasik mesajlar" verip önleyelim, diye çabalıyor.
Fransa, Yunanistan, Karen Fogg.. vb. ise tüm hesapları altüst ediyor.
MHP içindeki "sağduyulu kurmay kadro", olan bitenlerden oldukça rahatsız; bu, günyüzüne çıkmaya başladı. Murat Sökmenoğlu da rahatsız, diğer bazı kurmaylar da.
Ekonomik kriz bir yana, Kıbrıs ve idam konusunda bastıran AB ve ANAP'ın tavrı, MHP'yi seçime en kısa zamanda kaçmaya zorluyor. Ötanazi talebi gibi bir şey bu.
MHP, "AB ve ANAP'ın güdümündeki imajı"yla tamamen silinmek istemiyor; elinden gelse bu Eylül'de seçimi isteyecek. Fakat, ekonomik ve siyasal konjonktür elverişli değil; oyunbozan konumuna da düşmek, bu kadar "uzun uyum"dan sonra uygun düşmüyor.
Seçim takvimi konusunda ben, kaolisyon liderlerinden çok Derviş'i önemsiyorum. Çünkü ipler Derviş'in elinde.
Seçimin ekonomik sinyalleri de gelmeye başladı.
Mayıs'ta işçiler meydanlara iniyor.
Benzinde, mazotta grevli günler başlıyor.
Krizin kronik evresini atlattık, hikayesi "seçim takvimi için uydurulmuş" popülist bir yaklaşımı andırıyor. Çünkü üç-beş kuruş dağıtılacak gibi...
Halkbank, 2002 yılının sonuna kadar esnaf ve KOBİ'lere 1.5 katrilyon kredi verecek. Ziraat Bankası da 2.5 katrilyon lirası gayrinakdi olmak üzere 3.6 katrilyon liralık kredi kullandıracak.
Bunları tabanı doyurmuyor.
Zorluk burada. Para yok. Seçim burada tıkanıyor; gerisi hikaye.
Çay sezonu başladı; daha fiyat belirlenemedi. Müstahsil bekliyor; koalisyon bekliyor.
Toprak Mahsulleri'nde fiyat muallakta. Fındık da hakeza böyle.
Bunlar ne olacak?
Ortaklar topu birbirlerine paslayacak. Biri diyecek ki, krediyi IMF ve Dünya Bankası yönlendiriyor. Verelim, diyoruz; karşımıza Derviş çıkıyor. Tunca Toskay böyle konuşmaya başladı bile Gaziantep'ten.
Diğeri diyecek ki, yazık kaç yıl kemer sıktık, boğaz sıktık, şimdi de popülist politikaya döndünüz, emekleri heba ettiniz.
Bu hengame içinde oy avcılığı yapılarak seçime gidilecek. Siz, ne zaman, diye soruyorsunuz. Anlıyorum.
Ama ortakların ahvaline bakınca, tarih vermek zor, diyorum. Niye mi?
Ortaklar seçimi yakaladı; fakat seçim de ortakları yakaladı.
Ortakların ahvali, hırsızı yakalayan baba-oğul hikayesini andırıyor.
Oğul, babasına hırsızı yakaladığını söylüyor; fakat vakit geçtikçe geçiyor, oğul gelmiyor. Baba, hırsızı yakasından tut getir, diyor. Oğul, gelmiyor, getiremiyorum, diyor. Baba, bırak gel o zaman, diyor. Oğul, bırakmıyor, gelemiyorum, diyor.
Seçim tarihi, bu hikayede saklı.
Başbakan Ecevit'in ani rahatsızlığı senaryo üretimine katalizör etkisi yaptı.
Yakında tarotçular, medyumlar da devreye girer.
Ancak seçim senaryolarının argümanları da oluşmadı değil.
Koalisyon ortakları arasındaki ilişkiler, seçimin olgunlaştığının göstergesi.
MHP, Kemal Derviş'ten rahatsız. Derviş, IMF'den aldığı destekle koalisyonda adeta "tek tabanca".
Derviş de "artık seçimi çok fazla ertelemek doğru değil" diyor.
Derviş'in bu söylemini yabana atmayın.
Derviş, MHP'nin inisiyatifindeki Telekom atamalarını, Başbakan'a iade etti.
MHP'li Tunca Toskay, Irak'la ekonomik ilişkileri geliştirmede önemli adımlar atan, hatta 300-400 kişilik gruplar halinde işadamlarımızı Bağdat'a götüren Dış Ticaret Müsteşarı Kürşat Tüzmen'i görevden alıyor. Tüzmen'in görevden alınmasında, Türkiye'nin Irak'la ticaretinin gelişmesini istemeyen ABD'nin kasası IMF'nin etkili olduğu belirtiliyor. Tüzmen'in çabaları, "zülf-i yâr"a, yani IMF'nin perçemine dokunuyor. Toskay'ın, Telekom hususunda güya tepki duyulan Derviş'le Tüzmen konusunda paslaşması da az ilginç değil tabii.
Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in, ilaçlı biber ihracında gümrükleri suçlamaya devam etmesi, Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'i kızdırıyor. Ancak her iki bakanın munis ahvali, bu atışmalardan seçim krizi doğmaz, dedirtiyor.
ANAP ve MHP arasında karakedilerin dolaştığı kesin...
ANAP ile MHP arasında AB ödevlerini yerini getirmede mutabakat problemi yok; fakat "süreç krizi" sözkonusu. İkisi de AB'ci. Ama ANAP, anketlerdeki yüzde 2'lik orandan ancak AB lobileri sayesinde kurtulabileceği umuduyla bastırdıkça bastırıyor. MHP güya çok da "tavizkâr" görünmek istemiyor. Taahhütlerini ve ilkelerini "koalisyon uyumu"na kurban veren MHP kurmayları ise tabandaki kaymaları, bari son günlerde yine "klasik mesajlar" verip önleyelim, diye çabalıyor.
Fransa, Yunanistan, Karen Fogg.. vb. ise tüm hesapları altüst ediyor.
MHP içindeki "sağduyulu kurmay kadro", olan bitenlerden oldukça rahatsız; bu, günyüzüne çıkmaya başladı. Murat Sökmenoğlu da rahatsız, diğer bazı kurmaylar da.
Ekonomik kriz bir yana, Kıbrıs ve idam konusunda bastıran AB ve ANAP'ın tavrı, MHP'yi seçime en kısa zamanda kaçmaya zorluyor. Ötanazi talebi gibi bir şey bu.
MHP, "AB ve ANAP'ın güdümündeki imajı"yla tamamen silinmek istemiyor; elinden gelse bu Eylül'de seçimi isteyecek. Fakat, ekonomik ve siyasal konjonktür elverişli değil; oyunbozan konumuna da düşmek, bu kadar "uzun uyum"dan sonra uygun düşmüyor.
Seçim takvimi konusunda ben, kaolisyon liderlerinden çok Derviş'i önemsiyorum. Çünkü ipler Derviş'in elinde.
Seçimin ekonomik sinyalleri de gelmeye başladı.
Mayıs'ta işçiler meydanlara iniyor.
Benzinde, mazotta grevli günler başlıyor.
Krizin kronik evresini atlattık, hikayesi "seçim takvimi için uydurulmuş" popülist bir yaklaşımı andırıyor. Çünkü üç-beş kuruş dağıtılacak gibi...
Halkbank, 2002 yılının sonuna kadar esnaf ve KOBİ'lere 1.5 katrilyon kredi verecek. Ziraat Bankası da 2.5 katrilyon lirası gayrinakdi olmak üzere 3.6 katrilyon liralık kredi kullandıracak.
Bunları tabanı doyurmuyor.
Zorluk burada. Para yok. Seçim burada tıkanıyor; gerisi hikaye.
Çay sezonu başladı; daha fiyat belirlenemedi. Müstahsil bekliyor; koalisyon bekliyor.
Toprak Mahsulleri'nde fiyat muallakta. Fındık da hakeza böyle.
Bunlar ne olacak?
Ortaklar topu birbirlerine paslayacak. Biri diyecek ki, krediyi IMF ve Dünya Bankası yönlendiriyor. Verelim, diyoruz; karşımıza Derviş çıkıyor. Tunca Toskay böyle konuşmaya başladı bile Gaziantep'ten.
Diğeri diyecek ki, yazık kaç yıl kemer sıktık, boğaz sıktık, şimdi de popülist politikaya döndünüz, emekleri heba ettiniz.
Bu hengame içinde oy avcılığı yapılarak seçime gidilecek. Siz, ne zaman, diye soruyorsunuz. Anlıyorum.
Ama ortakların ahvaline bakınca, tarih vermek zor, diyorum. Niye mi?
Ortaklar seçimi yakaladı; fakat seçim de ortakları yakaladı.
Ortakların ahvali, hırsızı yakalayan baba-oğul hikayesini andırıyor.
Oğul, babasına hırsızı yakaladığını söylüyor; fakat vakit geçtikçe geçiyor, oğul gelmiyor. Baba, hırsızı yakasından tut getir, diyor. Oğul, gelmiyor, getiremiyorum, diyor. Baba, bırak gel o zaman, diyor. Oğul, bırakmıyor, gelemiyorum, diyor.
Seçim tarihi, bu hikayede saklı.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019