Ülkemizin en önemli sorunlarından biri ve hattâ başta geleni şehirleşme ve konuttur. Bu problem, geniş halk kitlelerini çok yakından ilgilendirmekte, yaşadığımız yüz yıla rağmen binlerce aile sağlıksız şartlarda, çağın nimetleri dışında ilkel bir hayat sürmektedir. Konut / mesken ağırlıklı inşaat sektörü, son 45 yıl içinde en çok istismar ve suiistimal edilen bir alan olagelmiştir. Yolsuzluk, hırsızlık, gasp ve soysuzlukların odaklandığı en önemli sektör de budur. Şer ve şeytan ürünü mafyalar, siyaset simsarı ve din tüccarı müteahhit nam sergerdeler, dönmeler, din-ahlâk-inanç-insan ve millet düşmanı sülük ve sürüngenlerin başlıca sömürü, işgal ve gasp alanı bu sektör yoluyla gelişir, yerleşir ve büyür. Kısaca; 'yerleşme-şehirleşme-inşaat ve konut üretimi' sorunu ülkemizin derhal ele alınması, rehabilite ve tedavi edilmesi gereken en acil- ve güncel sorunudur. Devlet arazileri, ormanlar ve diğer kamu alanlarının yağmalanması da bu sorunla doğrudan ilgilidir. Bu nedenle köyden kente veya Anadolu'dan İstanbul ve diğer büyük şehirlere hızlı göç ve çarpık yerleşme makul, medeni ve mantıklı tedbirler alınmak suretiyle önlenmeli, 'yerinde istihdam' ve 'yerel kalkınma' modeline önem ve ağırlık verilmeli; konut-mesken inşaat sektörü fahiş kâr kapısı olmaktan çıkartılmalı, sağlıklı, ileri, modern ve medeni hayatın vazgeçilmezi olarak bu alanda daha sosyal politikalar üretilip uygulanmalıdır. Bunlardan biri de: Konut üretiminin, özel sektöre ilâveten devlet ve belediyeler eliyle yürütülmesi ve vatandaşa maliyetine sağlıklı, modern ve ileri standartlarda ikamet imkânının, kira veya mülkiyet karşılığı "çok ucuza, hattâ maliyetine" sağlanmasıdır. Aksi taktirde, çoğu yabancı bankalar tarafından uygulanan mortgage gibi soygun, vurgun ve nihayet gasp amaçlı sistemler vatandaşı helâke götürecek menfur tuzaklardır. Ana projelerimizden biri olan "Türkiye Milli Master Plânı" çerçevesinde, kalkınma gelişme ve yatırım politikaları; ilk aşamada yerleşim yerleri dağınıklıktan kurtarılmalı; İl, İçe, Belde ve Köyler birleştirilip azaltılmalı, yerel düzeyde imkân, iş gücü, maden ve ürün potansiyeli analitik olarak incelenerek ve bu incelemenin sonuçlarına göre yatırımlar "dengeli ve düzenli" bir şekilde yapılarak, öncelikle yerli halka iş imkânı sağlanacak biçimde düzenlenmelidir. Böylece: a) İşsizliği önleme ve emek-yoğun istihdam politikaları yerinden başlamak üzere uygulanacağından "içgöç" bütünüyle önlenebilecektir. İnsanlar, ikamet ettikleri-oturdukları yerlerde iş imkânı bulacaklarından, daha ekonomik koşullar ve geleneksel şartlarda ve yabancılaşma-yozlaşma olmadan ve kültürlerini koruyarak geçinme imkânı bulacaklardır. Bu uygulama milli ve manevi değerlerin korunmasında da etkin olacaktır. b) Bu çerçevede ve yerel yönetimlerin sivilleşip, siyasetten arındırılması sonucu kalkınma ivme kazanacak ve gelişme hızlanacaktır. Mahalli idarelerin birleştirilmesi ve bütünleştirilmesi nedeniyle inşaat sektöründe vuku bulacak büyük canlanma öncesi altyapı, imar ve iskân düzenlemeleri bilimsel etüdler dahilinde yapılacağından "şehirleşme" yeni-ileri ve modern bir çehre kazanacak; Doğal doku korunacak, geleceğe yönelik yatırımlar daha düzenli ve istikrarlı bir biçimde yapılabilecek ve şehirler sorunsuz yaşam alanları haline gelebilecektir. Zira, günümüzde olduğu gibi sıkça elektrik ve su kesintileri ileri ve modern şehirlerde mümkün olamayacağı gibi; Kanı bozuk, hırs ve ihtiras sahibi, hırsız ve yolsuz kişiler de belediye başkanı olma şansını elde edemeyeceklerdir. c) Bu proje bazında yerleşim, tarım, ziraat ve sanayi alanları kesin olarak belirlenip sınırlanmalı ve derhal uygulamaya geçilmelidir. Gerekirse pek çok il, ilçe, belde ve köyün yeri değiştirilerek yeniden inşa edilmeli, değişmeyen-kalıcı yerleşim alanlarında ise; (bu proje bazında) Islahı mümkün olan gecekondu bölgeleri "imar ıslah planları" çerçevesinde ve (ancak, asla ve kesinlikle yeni imar afları çıkartmamak şartıyla) sağlıklı yapılaşma imkânına kavuşturulacak. Yapılanma, imar ve inşaata uygun olmayan alanlar da, mevcut altyapı ve yeşil örtü korunarak gezi-spor-turizm-eğlence ve park alanlarına dönüştürülecektir. d) Sağlıklı şehirleşme ve yerleşim yönünden ise en geç 1 yıl gibi kısa bir sürede bütün yerleşim alanlarına ait minimum 100 yıllık imar ve şehir plânları yapılabileceği ve aynı süre içinde Türkiye'nin kadastrosu tamamlanacağından, şehirleşme, imar ıslah ve birleştirmenin önündeki bütün engeller aşılmış olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012