Doğu cephesinde Osmanlı Ordusu zor durumdadır. III. cü Ordu 15 Şubatta Erzurum'u Rus kuvvetlerine karşı savunamayarak Erzincan'a çekilmiştir. 23 Şubatta İspir ve Aşkale'yi de alırlar. Karadeniz kıyılarından saldırıya geçen bir Rus ordusu da Hopa, Arhavi ve Fındıklı'ya kadar ilerler. İran'da ise 25-26 Şubatta Kermanşah'ta Rus kuvvetlerine yenilen Osmanlı birliği yenilerek Kasr-ı Şirin'e çekilir. Çekilen Türk ordusuna Kermenşah'ta yalnız Ruslar değil, İran yerli halkı da saldırır. Yerli halkta Türk ve Farisi Müslüman olduğuna göre Alman emperyalizmi Türkün, türke, Müslümanın Müslüman'a saldırmasına sebep olmuştur diyebiliriz. Şubatın ikinci yarısında Doğu bu kara günleri yaşarken Türk kadını için ilk kez İstanbul'da çok güzel bir karar alınır.Türklerde Aile hukuku, Türk Aile ahlakına dayanırdı. Bu ahlakı düzen Oğuz Töresine göre düzenlenmiştir. Oğuzlarda, Kırgızlarda Uygurlarda hep ayni idi. Her ailenin bir boy adı vardır. Her boyun'da kendisine mahsus bir damgası vardır. Her Türk boyu sürülerini yurtlarını eşyalarını hazinelerini bu damga ile işaretlerler veya nişanlarlardı. Ailenin Yurtluğu her ferdin müşterek malıdır. Büyük aileyi, yani boyu meydana getiren küçük aileler yurdu meydana getiren toprağı kendi aralarında taksim ederek ekip biçebilirler. Toprağın taksimine rağmen her küçük aile birbirlerine karşı sorumludurlar. Boyun veya ailenin yönetimi seçimle işbaşına gelen Aga diye unvan verilmiş bir kişiye verilmiştir. Fakat aga mutlak yetkilere sahip değildir. Yalnız tecrübeli kişilerin aldıkları veya aile meclisinin aldığı kararları her ferde eşit bir şekilde uygulardı. Bu Aga, terimi İslamiyet döneminde Arap harfleri ile A?A şeklinde yazıldığından bugün halk arasında şehir ve kasabalarda Ağa denir. Ama bizim gibi yörüklerde Aga kelimesi aynen uygulanır. Görev ve yetkileri de göçebe yaşam şeklinde bir değişiklik olmamıştır. Aganın eşine Aba denirdi. Erkek kardeşe de İni denir. Küçük ailelerde de ayni unvanlar kullanılır. Erkek tek kadınla evlidir. Kadın, ismetine sahip olarak her türlü özgürlüğe sahipti. Aul (aile) meclisinde isteklerini belirtir ve hakkını aradı. Türkler İslamiyet'e de girdikten sonra da aile törelerini devam ettirmişlerdir. Bugün dahi Anadolu'daki Alevi kardeşlerimiz aileyi, Asya Bozkırlarından getirdiğimiz törelere göre devam ettirmektedirler. İslamiyet de boy ve oymaklarda bulunan Baba ve Dede unvanını taşıyan Müslüman önderler tarafından uygulanırdı.Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey, 1040 Dandanakan Savaşından sonra Gazne ve İran ülkelerine egemen olunca, Abbasi Halifesi Kaim bi Emrullah'ın kızı ile evlenip Hanefiliği benimser. Hukuk da Hanefi Mezhebinin hukuki ilkelerine göre düzenlenir. Bu iş bilhassa Osmanlılar zamanında kurumlaşarak düzgün bir şekilde uygulanmıştır. Padişah veya Halife, toplumun veya devletin ihtiyacı olan kanun önergesini hazırlar. Uygulanması için Bab-ı Meşihat dairesine gönderilir. Önerge Şeyhülislam Efendinin Başkanlığında fakih müderrisler tarafından enine boyuna tartışılarak, Kur'an ve İmam-ı Hanefi'nin hukuk ilkelerine göre değerlendirilerek karara verilirdi.Hanefi mezhebi hukuk ilkelerine göre bir erkek kayıp ise, ölümü kesin olarak bilinmiyorsa veya çok yoksul ise, bu nedenlerden bir dolayısı ile eşinin nafakasını (yiyecek, giyecek veya barınacak yer) sağlayamıyorsa bile kadın boşanmaz; onun başvurması üzerine kadı bir nafaka takdir edip kadın onu borçlandırmaya çalışmak zorunluluğundadır. Koca gelince veya para kazanınca bu borcu ödemekle görevlidir. Bu hükme göre Birinci Dünya savaşı döneminde kocasını cepheye göndermiş binlerce Türk kadını çok zor durumdaydı. Savaş zamanında, borç olarak nafaka verecek kimse bulamadıkları gibi yeni bir evlilikte yapamıyorlardı. Bu durum mecliste görüşülünce ""Hanbelî Mezhebi esaslarına göre bu durumda bulunan bir kadının isteği üzerine kadıda onu boşamak yetkisi vardır. Halife herhangi bir işte dört Sünni mezhepten birinin yolunu daha uygun görürse onun kararı bütün kadı ve müftüleri bağlayıcıdır olduğu yolda fetva alınması icap eder". Böylece bu karala dul kalan şehit eşlerinin hukuki ve ekonomik müşkülleri hal yoluna girer. Böylece Osmanlı ülkesinde kadınların haklarını koruyacak bir kanunun kabulü önemli bir adım atılmış olur.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011