Diğer özelleştirmelerde olduğu gibi son olarak özelleştirilen şeker fabrikalarının akılla, izanla ve kamu yararı ile izah edilecek hiçbir tarafı yok sevgili okurlar.
Sonuç diğer özelleştirmelerde olduğu şekliyle ortada: Fabrikalar ya kapatılacak ya da büyük oranlarda çalışanlarının işlerine son verilecek. Çalışanların maaşları asgari ücretlere inecek. Araziler yağmalanacak. İşçi, çiftçi, nakliyeci perişan olacak? Bu gidişle iğneden ipliğe özelleştirilmeyen bir kurumumuz kalmayacak gibi. Şimdi sırada zarar ettirilen Çaykur ve bakir ormanlarımız var.
Güzide basınımızda tamamının yer almadığı Şeker-İş Sendikası Başkanı İsa Gök'ün yaptığı açıklama aşağıda sevgili okurlar. "Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil" kabilinden yürekler pareleyen, zehir zemberek bir açıklama?
"ÖYK tarafından 5 şeker fabrikasının satışına onay verilmesi Türkiye'de hukuku hiçe sayan bir garabet örneği, süngüyle vurup dipçikle dağıtılan adalet, millete saygısızlıkta gelinen en son nokta, skandal ve cahil cesareti olarak tarihteki yerini alacaktır. Şeker sektörünün ipi yıllardır siyaseti yanlış bilgilendiren Özelleştirme İdaresi Başkanlığı eliyle hangi çıkarla ve kaç paraya yaptırıldığı gizlenerek şekerin Ş'sini bilmeyen Ak Yatırım isimli bir firma tarafından çekilmiştir. Ve bu yok oluşa Nişasta Bazlı Şekerlere bir sözü olmayan zavallı bürokrasi artığı bukalemunlar çanak tutmuşlardır.
Milli ve yerlilik kavramlarının içi boş
Fabrikalar zücaciye dükkânına girmiş boğa gibi satıldı. Danıştay kararı bile beklenmeden fabrikaların zücaciye dükkânına girmiş boğa misali satışının onaylanması bu ülkede millilik ve yerlilik kavramlarının içinin boş olduğunu, aidiyetlerini yitirenlerin acziyetliklerini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu kayıp, toplumsal hayatın barışı, kamu refahının devamlılığı açısından yıkım yaratan nedenlerden biri olarak ileriki dönemlerde kendisini hissettirecektir.
Bir gün bunun hesabını verecekler
Bu açıdan milyonlarca insan için yıkım yaratan bu özelleştirmeler iptal edilmelidir. Aksi takdirde tüm uyarılarımıza rağmen şekerimizin rengiyle, deseniyle, şeker işçisi ve üreticisinin ahengi ve bizi biz yapan değerlerin mihengiyle alay edenler bunun hesabını bir gün vereceklerdir.
Bedenin yeni beyni kabul edip etmeyeceğini göreceğiz
Ortada geçmişte yaşanan kötü bir tecrübe ve bedeli ağır ödenen özelleştirmeler varken şeker fabrikalarının özelleştirilmesinde ısrar edilmesinin tek bir izahı vardır. Pancar üreticisinin, şeker işçisinin, esnafın, besicinin, nakliyecinin, halkın, kısaca 81 milyonluk Türkiye'nin hissiyat, feryat ve talepleri sarsılmaz bir kayıtsızlıkla göz ardı edilmiştir. At gözlüğü bakışıyla önemli kitleler hor görülmüş, zayıf düşürülmüş ve adeta kadavralaştırılmıştır.
Şeker işçisi, pancar üreticisi yıllardır kasırganın yerden kaldırdığı ve her yöne savurduğu, sonra tekrar yere düşürdüğü yapraklara benzese de geleceklerini pazarlık konusu yaptırmamak için gayret etmişler, dik durmuşlardır. Bundan sonra ki süreç, bedene yeni bir kafatasının eklenmesi gibi bedenin yeni beyni kabul edip etmeyeceğini ya da beynin yeni bedeni nasıl algılayacağını sözde kamu yararına satışa çıkarılan fabrikalarda kendisini gösterecektir.
Hangi kamu yararı
Buradan şeker fabrikalarını satan ÖİB ve siyasi iradeye sormak istiyoruz:
Türkşeker ile özel sektör şeker fabrikalarının ambarlarında 1 milyon tonun üzerinde şeker stoku varken Bakanlar Kurulu kararı ile Bosna Hersek'e 20 bin ton sıfır gümrükle NBŞ ithalatı için kontenjan açılması mıdır kamu yararı?
Fabrikaların 2011 yılındaki satış değerinin çok altında satılması mıdır kamu yararı?
Ülke gerçeklerinden uzak, işçinin, üreticinin esnafın, nakliyecinin, besicinin alın terini yok saymak mıdır kamu yararı?
Şeker fabrikalarını müzayedeye çıkarmış gibi yüzde 30'u peşin, gerisi 5 yıl taksitle üstelik TL ile ödenmesi midir kamu yararı?
Özelleştirmeler ile işçi, üretici, nakliyeci, besici, esnaf, halktan oluşan milyonlarca insanın işinden gücünden edilmesiyle toplumsal sorunlar ve bu sorunların getirdiği ekonomik yük müdür kamu yararı?"
Sonuç diğer özelleştirmelerde olduğu şekliyle ortada: Fabrikalar ya kapatılacak ya da büyük oranlarda çalışanlarının işlerine son verilecek. Çalışanların maaşları asgari ücretlere inecek. Araziler yağmalanacak. İşçi, çiftçi, nakliyeci perişan olacak? Bu gidişle iğneden ipliğe özelleştirilmeyen bir kurumumuz kalmayacak gibi. Şimdi sırada zarar ettirilen Çaykur ve bakir ormanlarımız var.
Güzide basınımızda tamamının yer almadığı Şeker-İş Sendikası Başkanı İsa Gök'ün yaptığı açıklama aşağıda sevgili okurlar. "Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil" kabilinden yürekler pareleyen, zehir zemberek bir açıklama?
"ÖYK tarafından 5 şeker fabrikasının satışına onay verilmesi Türkiye'de hukuku hiçe sayan bir garabet örneği, süngüyle vurup dipçikle dağıtılan adalet, millete saygısızlıkta gelinen en son nokta, skandal ve cahil cesareti olarak tarihteki yerini alacaktır. Şeker sektörünün ipi yıllardır siyaseti yanlış bilgilendiren Özelleştirme İdaresi Başkanlığı eliyle hangi çıkarla ve kaç paraya yaptırıldığı gizlenerek şekerin Ş'sini bilmeyen Ak Yatırım isimli bir firma tarafından çekilmiştir. Ve bu yok oluşa Nişasta Bazlı Şekerlere bir sözü olmayan zavallı bürokrasi artığı bukalemunlar çanak tutmuşlardır.
Milli ve yerlilik kavramlarının içi boş
Fabrikalar zücaciye dükkânına girmiş boğa gibi satıldı. Danıştay kararı bile beklenmeden fabrikaların zücaciye dükkânına girmiş boğa misali satışının onaylanması bu ülkede millilik ve yerlilik kavramlarının içinin boş olduğunu, aidiyetlerini yitirenlerin acziyetliklerini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu kayıp, toplumsal hayatın barışı, kamu refahının devamlılığı açısından yıkım yaratan nedenlerden biri olarak ileriki dönemlerde kendisini hissettirecektir.
Bir gün bunun hesabını verecekler
Bu açıdan milyonlarca insan için yıkım yaratan bu özelleştirmeler iptal edilmelidir. Aksi takdirde tüm uyarılarımıza rağmen şekerimizin rengiyle, deseniyle, şeker işçisi ve üreticisinin ahengi ve bizi biz yapan değerlerin mihengiyle alay edenler bunun hesabını bir gün vereceklerdir.
Bedenin yeni beyni kabul edip etmeyeceğini göreceğiz
Ortada geçmişte yaşanan kötü bir tecrübe ve bedeli ağır ödenen özelleştirmeler varken şeker fabrikalarının özelleştirilmesinde ısrar edilmesinin tek bir izahı vardır. Pancar üreticisinin, şeker işçisinin, esnafın, besicinin, nakliyecinin, halkın, kısaca 81 milyonluk Türkiye'nin hissiyat, feryat ve talepleri sarsılmaz bir kayıtsızlıkla göz ardı edilmiştir. At gözlüğü bakışıyla önemli kitleler hor görülmüş, zayıf düşürülmüş ve adeta kadavralaştırılmıştır.
Şeker işçisi, pancar üreticisi yıllardır kasırganın yerden kaldırdığı ve her yöne savurduğu, sonra tekrar yere düşürdüğü yapraklara benzese de geleceklerini pazarlık konusu yaptırmamak için gayret etmişler, dik durmuşlardır. Bundan sonra ki süreç, bedene yeni bir kafatasının eklenmesi gibi bedenin yeni beyni kabul edip etmeyeceğini ya da beynin yeni bedeni nasıl algılayacağını sözde kamu yararına satışa çıkarılan fabrikalarda kendisini gösterecektir.
Hangi kamu yararı
Buradan şeker fabrikalarını satan ÖİB ve siyasi iradeye sormak istiyoruz:
Türkşeker ile özel sektör şeker fabrikalarının ambarlarında 1 milyon tonun üzerinde şeker stoku varken Bakanlar Kurulu kararı ile Bosna Hersek'e 20 bin ton sıfır gümrükle NBŞ ithalatı için kontenjan açılması mıdır kamu yararı?
Fabrikaların 2011 yılındaki satış değerinin çok altında satılması mıdır kamu yararı?
Ülke gerçeklerinden uzak, işçinin, üreticinin esnafın, nakliyecinin, besicinin alın terini yok saymak mıdır kamu yararı?
Şeker fabrikalarını müzayedeye çıkarmış gibi yüzde 30'u peşin, gerisi 5 yıl taksitle üstelik TL ile ödenmesi midir kamu yararı?
Özelleştirmeler ile işçi, üretici, nakliyeci, besici, esnaf, halktan oluşan milyonlarca insanın işinden gücünden edilmesiyle toplumsal sorunlar ve bu sorunların getirdiği ekonomik yük müdür kamu yararı?"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ceylanların sığınağı İmam Rıza / 10.05.2025
- Öz anneden daha aziz annemiz / 09.05.2025
- Azılı müşrik Übeyy b. Halef / 03.05.2025
- İmam Cafer Sadık / 26.04.2025
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- Öz anneden daha aziz annemiz / 09.05.2025
- Azılı müşrik Übeyy b. Halef / 03.05.2025
- İmam Cafer Sadık / 26.04.2025
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025