‘Seni bana tanıtmanı diliyorum’
İmam Ali (a.s), bir duasında buyurdu ki: "Senden, özel dostlarına aşikâr olduğun ve neticede bir olduğunu anlayıp Seni tanıdıkları isminle diliyorum. Onlar böylece layık olduğu şekliyle Sana ibadet ettiler. Senden kendini bana tanıtmanı diliyorum ki; rububiyetini gerçek bir imanla itiraf edeyim"
04.11.2020 23:50:00





H. OKAN EGESEL
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Göğe götürüldüğüm gece, Cebrail beni asla ayak basmadığı bir yere ulaştırdı. Sonra benim için perdeler kenara çekildi ve Aziz ve Celil olan Allah, istediği kadar bana azametinin nurunu gösterdi."
İmam Kâzım'a (a.s), "Peygamber (s.a.a) Rabbini gördü mü?" diye sorulunca şöyle buyurmuştur: "Evet, O'nu kalbiyle gördü. Aziz ve Celil olan Allah'ın şöyle buyurduğunu işitmedin mi: Kalp, gördüğünü yalanlamadı.' Yani Allah'ı gözle görmedi, aksine kalbiyle gördü."
İmam Sâdık (a.s), hakeza bu sorunun cevabına şöyle buyurmuştur: "Evet, onu kalp gözüyle gördü. Zira azameti yüce olan Rabbimizi görenlerin göz bebekleri derk edemez, duyanların kulağı ihata edemez."
İmam Askerî (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah Tebarek ve Teâla, Resulü'nün kalbine istediği kadar azametinin nurunu gösterdi."
Resûlullah (s.a.a), "Rabbini gördün mü?" diye soran Ebu Zer'e şöyle buyurmuştur: "Benim gördüğüm bir nurdur."
Abdullah b. Şakik şöyle diyor:
Ebu Zer'e şöyle dedim: "Keşke Allah Resûlü'nü (s.a.a) görseydim de O'na bir soru sorsaydım."
Ebu Zer şöyle dedi: "O'na neyi sormak isterdin?"
O şöyle dedi: "Şunu sorardım: Rabbini gördün mü?"
Ebu Zer şöyle dedi: "Ben onu sordum ve bana şöyle buyurdu: Bir nur gördüm."
İmam Ali (a.s), Nevf'e öğrettiği duasında şöyle buyurmuştur: "Allah'ım! Görenlerin gözleri, kalplerin sırları vesilesiyle Sana ulaşmıştır. Sana kulak verenlerin kulağı, göğüslerdeki fısıldaşmalarından haberdar olmuştur. Hiçbir şey onların ulaşmasını istedikleri şeyi görmelerine engel olamadı. Seninle onlar arasındaki perde yırtıldı ve Senin nuruna yerleştiler ve Senin ruhundan teneffüs ettiler."
İmam Ali (a.s), hakeza aynı duada şöyle buyurmuştur: "Senden, özel dostlarına aşikâr olduğun ve neticede bir olduğunu anlayıp Seni tanıdıkları isminle diliyorum. Onlar böylece layık olduğu şekliyle Sana ibadet ettiler. Senden kendini bana tanıtmanı diliyorum ki; rububiyetini gerçek bir imanla itiraf edeyim. Allah'ım! Beni, manasız isme ibadet edenlerden kılma! Bana göz ucuyla bir bak ki bu sebeple kalbim Seni ve dostlarını tanımakla aydınlansın. Şüphesiz Sen her şeye kadirsin."
İmam Ali (a.s), Şabaniyye duasında şöyle buyurmuştur: "Allah'ım! Bana Senden başka her şeyden kamil kopmayı nasip et. Kalp gözlerimizi Sana bakmanın yoluyla aydınlat; ta ki kalp gözlerimiz nurdan örtüleri yırtarak, azamet madenine ulaşsın. Ruhlarımız kudsünün izzetine asılsın.
Allah'ım! Bana izzetinin nurlu aydınlığını hediye et ki; Seni tanıyayım, Senden başka her şeyden yüz çevireyim, sadece Senden korkan ve endişe eden olayım. Ey celal ve kerem sahibi!" (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Göğe götürüldüğüm gece, Cebrail beni asla ayak basmadığı bir yere ulaştırdı. Sonra benim için perdeler kenara çekildi ve Aziz ve Celil olan Allah, istediği kadar bana azametinin nurunu gösterdi."
İmam Kâzım'a (a.s), "Peygamber (s.a.a) Rabbini gördü mü?" diye sorulunca şöyle buyurmuştur: "Evet, O'nu kalbiyle gördü. Aziz ve Celil olan Allah'ın şöyle buyurduğunu işitmedin mi: Kalp, gördüğünü yalanlamadı.' Yani Allah'ı gözle görmedi, aksine kalbiyle gördü."
İmam Sâdık (a.s), hakeza bu sorunun cevabına şöyle buyurmuştur: "Evet, onu kalp gözüyle gördü. Zira azameti yüce olan Rabbimizi görenlerin göz bebekleri derk edemez, duyanların kulağı ihata edemez."
İmam Askerî (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah Tebarek ve Teâla, Resulü'nün kalbine istediği kadar azametinin nurunu gösterdi."
Resûlullah (s.a.a), "Rabbini gördün mü?" diye soran Ebu Zer'e şöyle buyurmuştur: "Benim gördüğüm bir nurdur."
Abdullah b. Şakik şöyle diyor:
Ebu Zer'e şöyle dedim: "Keşke Allah Resûlü'nü (s.a.a) görseydim de O'na bir soru sorsaydım."
Ebu Zer şöyle dedi: "O'na neyi sormak isterdin?"
O şöyle dedi: "Şunu sorardım: Rabbini gördün mü?"
Ebu Zer şöyle dedi: "Ben onu sordum ve bana şöyle buyurdu: Bir nur gördüm."
İmam Ali (a.s), Nevf'e öğrettiği duasında şöyle buyurmuştur: "Allah'ım! Görenlerin gözleri, kalplerin sırları vesilesiyle Sana ulaşmıştır. Sana kulak verenlerin kulağı, göğüslerdeki fısıldaşmalarından haberdar olmuştur. Hiçbir şey onların ulaşmasını istedikleri şeyi görmelerine engel olamadı. Seninle onlar arasındaki perde yırtıldı ve Senin nuruna yerleştiler ve Senin ruhundan teneffüs ettiler."
İmam Ali (a.s), hakeza aynı duada şöyle buyurmuştur: "Senden, özel dostlarına aşikâr olduğun ve neticede bir olduğunu anlayıp Seni tanıdıkları isminle diliyorum. Onlar böylece layık olduğu şekliyle Sana ibadet ettiler. Senden kendini bana tanıtmanı diliyorum ki; rububiyetini gerçek bir imanla itiraf edeyim. Allah'ım! Beni, manasız isme ibadet edenlerden kılma! Bana göz ucuyla bir bak ki bu sebeple kalbim Seni ve dostlarını tanımakla aydınlansın. Şüphesiz Sen her şeye kadirsin."
İmam Ali (a.s), Şabaniyye duasında şöyle buyurmuştur: "Allah'ım! Bana Senden başka her şeyden kamil kopmayı nasip et. Kalp gözlerimizi Sana bakmanın yoluyla aydınlat; ta ki kalp gözlerimiz nurdan örtüleri yırtarak, azamet madenine ulaşsın. Ruhlarımız kudsünün izzetine asılsın.
Allah'ım! Bana izzetinin nurlu aydınlığını hediye et ki; Seni tanıyayım, Senden başka her şeyden yüz çevireyim, sadece Senden korkan ve endişe eden olayım. Ey celal ve kerem sahibi!" (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.