Genel ölçekten dünyanın son çeyrek asırlık vaziyetine bakıldığında iki tane ana karakter öne çıkıyor.
Biri ABD-AB eksenli kaos, ekonomik sömürü ve savaş düzeni.
Diğeri Rusya'nın başını çektiği BRICS eksenli barış, denge ve ekonomik refah tablosu?
Çeyrek asırdan beri İslam coğrafyasını kavuran katliam, kan ve gözyaşı düzeni halindeki Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) artık herkesin ma'lumudur.
Amerika'daki Musevi lobisinin beyni mesabesindeki Neo-conlar, bölgemizde Büyük İsrail oluşumunun başını çekiyor? Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) eksenli kaos ve işgaller bunların imalatı!
Vahşi Batı, asrın başından itibaren Irak'ta, Suriye'de, Libya'da ve güneydoğumuzda BOP olarak yüzünü gösteriyor.
2000'li yıllardan itibaren Türkiye'deki İslamcılar da maalesef bu Neo-con lobisinin alenen hizmetkârlığına soyunuyorlar. Hatta BOP'un ortakçılığını üstlendiklerini bizzat kendileri ilan
ediyorlar.
Türkiye'de çoğu partiler, hacılar, hocalar, şeyhler, tarikatlar, cemaatler ve siyasal İslamcılar, Büyük İsrail oluşumunu üstlenmiş Neo-conların safında saf tutuyor, kıratlarına göre BOP'da misyon üstleniyorlar.
Fetvalarına, dillerine, reylerine, siyaset ve yüreklerine Müslüman kanı bulaşıyor? Müslümanlar adeta İslamcı Neo-kan kesiliyor.
Milletin çoğunluğu da bunlarla beraber oluyor.
Kaos marazı öyle sirayet ediyor ki, milletin meclisinde bile milletin vekilleri birbirini ısırıyor. Akl-ı selim vekiller, demiyor ki, milletin vekillerinin birbirini ısırdığı bir ülkede, millet birbirini yer!
Amerika'nın Neo-conlarıyla ülkemiz ve bölgemizdeki bir kısım İslamcı Neo-kanların işbirliği içinde yürüttükleri plan, İslam coğrafyasının anasını ağlatıyor. Masum insanlar kan kusuyor.
Sadece
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr.
Haydar Baş ve kadrosu bu kaosa ve vahşi katliamlara karşı duruyor,
Milli Ekonomi Modeli ve Tevhidin Merkezi
Ehl-i Beyt çığırı gibi oyunları bozacak çözümler sunuyor.
Maalesef Türk milleti, Prof. Dr. Baş'ın çeyrek asırdan beri yaptığı uyarılara kulak asmayarak, İslam coğrafyasının anasını ağlatanların yanında yer alıyor. Coğrafyamız bölgesel-küresel ölçekli her türlü savaşın yaşandığı vahşet meydanına dönüyor.
Dünyanın bir yüzü bu derece kanlı ve karanlık hale dönüşürken; 2005'ten itibaren öbür yüzü aydınlanıyor, dengeleniyor
zenginleşiyor.
Dünya böylece tekrar çift kutuplu hale geliyor.
Prof. Dr. Baş, 2005'te Milli Ekonomi Modeli'ni ve Sosyal Devlet projelerini insanlığa sunuyor. Amerika'dan Rusya'ya, Almanya'dan Fransa'ya, Azerbaycan'dan Kazakistan'a dünyanın birçok devletinden bilim insanları ve iktisatçılarının iştirak ettiği 12 tane uluslararası kongre yapılıyor. Rusya, Prof. Dr. Baş'ı, Devlet DUMA'sında ağırlıyor, modeli bizzat sahibinden dört buçuk saat dinliyor.
Rus siyasetçileri ve bilim adamları, Prof. Dr. Baş'ın modeline ıslak yama gibi yapışıyor. Rusya'nın baş çektiği BRICS eksenli yepyeni bir oluşuma gidiliyor.
Böylece dünya nüfusunun 4 milyarlık kesimi, Prof. Dr. Baş'ın modeli ve projeleriyle refaha erişiyor, barışa ve dengeye kavuşuyor. Bu oluşum, adeta dünyanın ve bölgemizin dengesi oluyor.
Amerika'nın Neo-conlarıyla ülkemiz ve bölgemizdeki İslamcı Neo-kanlar el birlik içinde İslam coğrafyasını kana, kaosa ve savaşlara sürüklerken; Prof. Dr. Baş, dünyanın 4 milyar nüfusluk kesiminde sessiz bir barış devrimi gerçekleştiriyor.
Bu evrensel sessiz devrime muhatap olan BRICS eksenli ülkeler ve toplumlarda 2005'ten önce görülmemiş bir barış, sosyal refah, insan hakları, onurlu yaşam ve zenginlik yaşanıyor.
Prof. Dr. Baş'ın sessiz devrimi şunu da gösteriyor; demek ki, ülkemize, bölgemize ve dünyamıza barış, ekonomik refah, sosyal adalet, onurlu yaşam ve insan hakları tesis etmek için, kavgaya-gürültüye gerek yok, vaveyla kopartmaya hacet yok?
Emaneti Prof. Dr. Baş'a teslim etmek, ilim ve hikmetin aydınlığına teslim olmak yeter.
Prof. Dr. Baş'ın modeli, Gazi M. Kemal Atatürk'ün "yurtta sulh, cihanda sulh" hedefini gerçekleştiriyor.
Çözümü olmayanlar da mecliste birbirlerini ısırıyor, İslam dünyasında da Neo-conlarla birlikte masum insanların canlarına okuyor.
Prof. Dr. Baş ile birlikte zenginlik ve barış mı, yoksa çeyrek asırdan beri ülkemizi ve bölgemizi kâbusa çevirenlerin maharetiyle kesintisiz kaos mu; tercih milletin?