Sevr antlaşmasından 83. zafer bayramına-2

Yıkılıştan sonra - Kurtuluş savaşıOsmanlı Devleti 1912 de Başlayan 1. Balkan Savaşı ile çok zor duruma düşmüştür. Ancak 1913 yılında ki 2. Balkan savaşı ile kaybettiği Trakya Topraklarının bir kısmını ve Edirne'yi geri alabilmiştir. Fakat 1914 ile 1918 yılları arasındaki 1. Dünya Savaşı Osmanlının sonu olmuştur. Böylece Ülkeye giren Düşman güçleri Osmanlıya" SEVR" antlaşmasını padişaha zorla imza ettirdiler. Bu antlaşmada Osmanlı Devleti ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Ermenistan, Belçika, Yunanistan, Hicaz, Polonya, Romanya, Sırp- Hırvat-Sloven ve Çekoslavakya devletleri arasında, adeta Türk'ün ölüm fermanı olan Sevr anlaşması imzalandı. Antlaşmanın bazı ölümcül maddeleri: Ssevr antlaşmasında Sadece Osmanlı devleti ortadan kaldırılmıyordu, Türkün önü kapanıyor ve Türk Devleti ile birlikte Türklük de dünyada yok edilmeye kalkışılıyordu! Ölümcül Maddeler arasında en önemlilerinden bazıları : 1 - Sadece İstanbul ve etrafındaki çok küçük toprak parçaları ,Anadolu'nun küçük bir bölümü Türklere bırakılmaktaydı, 2 - Her iki boğaz kesimleri ortak Devletlerden kurulacak Komisyon tarafından idare edilecekti, 3 - Büyük Çekmecenin batısında kalan tüm Trakya ve Ege Yunanlılara verilmekteydi, 4 - Doğu Anadolu kesimlerinde de iki yeni Devlete toprak verilecekti. Bunlar Kürdistan ve Ermenistan olacaktı. 5 - Batı Anadolu'nun bir kısmı ve Antalya'dan - Konya'ya kadar uzanan topraklar İtalyanlara verilecekti,. 6 - Güneydoğudaki İskenderiye ve yakın bölgeleri Fransız idaresine verilecekti, 7 - Osmanlı askeri terhis edilecek ve tüm silahlar bırakılacaktı. Sadece İstanbul'daki İngiliz'lerin idaresinde olan ve küçük bazı Trakya bölgelerini idare edecek kadar asker ve güvenlik güçleri bulundurabilecekti. 8 - Kapitülasyonlar yeniden kurulacak ve ağır bir şekilde uygulanacaktı. 9 - Azınlıklara çok geniş haklar ve yetkiler verilecekti, 10 - Eğer antlaşma hükümleri tam olarak yerine getirilmezse İstanbul tam olarak işgal edilecekti ve Antlaşma fesih edilecekti. Türkiyenin 93. zafer bayramı Atatürk'ün Önderliğinde kazanılan büyük kurtuluş savaşı ve zaferi tüm dünyaya bir nevi Kanıtlama olmuştur. Türkler en zayıf durumlarında bile, Dünyanın en ileri düşmanlarına karşı savaşabilir ve kendi kurtuluşunu sağlayabilir - kanıtıydı bu!! Bu savaşla ,Türkiye ve Türkler tüm zorluklara rağmen düşmanlarını ine yenmişti. Devletini yeniden kurabilmişti. İşte tüm mazlum dünyaya örnek olarak bu kurtuluş savaşının 93. yılını şimdi kutluyoruz. Tüm Türk Milletine ve dünyadaki Tüm Türklere kutlu ve mutlu olmasını cani gönülden dilerim! Yokluk içinde olmasına rağmen bağımsızlığı benimseyen bir milletin zaferi olarak bilinen 30 Ağustos Zafer Bayramı, Türk milletine özgürlük ve Türkün tarihine parlak sayfalar hediye etmiştir. Türkün kazandığı bu parlak zafer dünyadaki tüm mazlum ve esaret altında olan milletlerin umudu olmuş v e onların milli arzularını bir nevi tetikleyerek kuruluşlarına sebep olmuştur! O savaştan sonra günümüzdeki - Türkiyenin 93-yılını kutlamasına kadar Ülkemiz hiçbir savaşa katılmamış ve Atamızın vecizesi olan - "Yurtta Sulh dünyada sulh " vecizesini uygulamaya çalışmıştır. Kısacası Türkiye bir nevi savaşta da barışta da Dünyada, örnek bir millet örnek bir devlet olmuştur. Fakat genel olarak bir hususu unutmamak gerekir: Bir Milletin inancında, Milli duygularında ve sevgisinde, Vatanperverliğinde, ve kimliğinde eksilmeler husule gelirse o millette erozyonlar başlamış demektir. Erozyona uğrayan milli değerler olmadan ne milletin bütünlüğü ne de direnci söz konusu olur! Onun için bu hususlar üzerinde önemle durmak ve konuları daima taze ve canlı şekilde gündeme getirmek gerekmektedir. Onun için, Şu menfaat ve Ekonomik ağırlıklı dünyada bilhassa dış sermayenin adeta seller ve kasırgalar şeklinde ülkeleri ezen ve yerle bir eden kültür -ekonomik ve bilhassa sermaye tahakkümüne karşı da uyanık ve duyarlı olmamız gerekmektedir. Bu tür olaylar özellikle gençler arasında bazı manevi özelliklerin erozyonuna sebep olabilmektedir. O bakımdan maneviyatın üzerinde özellikle durmak gerekmektedir..Bunun da başlıca mesuliyeti, Ülkemizin idaresini elinde tutan siyasi ve devlet erkanının üzerindedir. Çünkü Türkiye'nin geleceği, bir nevi hepimizin üstünde olmasına rağmen, özellikle direksiyon başında bulunanları elindedir! Ancak Atatürk'ün söylediklerine ve yaptıklarına, Yurtseverliğine, Devletçiliğine, Devlet kalkınması biçimine,Planlamalarına, Üniter devlet yapısına ,Ulus Devlet sistemine,Atamızın görüşleri ile sermayeye karşı tutumuna da sadık kalınması gerekmektedir! Çünkü şimdiki tutumlarda büyük farklıklar izlenmektedir.!