Sığınmacılar BOP'un maşası mı?
Suriyeli sığınmacıların Türkiye için büyük bir beka sorunu haline geldiğini kaydeden emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu, “Türkiye eğer bu sığınmacıları 2-3 yıl içinde gönderemezse, ABD'nin Büyük Orta Doğu projesi gerçekleşmiş olacak” dedi
25.06.2023 18:01:00
YENAL ARMAN
YENAL ARMAN





Uluslararası ilişkiler uzmanı ve stratejist, emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu, Meltem TV'de konuk olduğu Gülgûn Feyman Budak'ın sunduğu Haberin İçinden programında, Türkiye-Suriye ilişkileri üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Geçtiğimiz haftalarda Kazakistan'ın başkenti Astana'da Türkiye, Suriye, İran ve Rusya Dışişleri bakan yardımcılarının katılımıyla, Suriye konulu Astana görüşmelerinin 20'ncisinin gerçekleştiğini hatırlatan Babüroğlu, şöyle konuştu: "20'nci zirvede önemli iki tane maddeyi sıralayabiliriz. Birincisi, Türkiye Rusya ve İran İsrail'in Suriye'ye saldırısını kınadı. İkincisi bizi ilgilendiren doğrudan karar şu, Suriyeli sığınmacılarının Suriye'ye dönüşleri güvenli ve gönüllülük esasına göre dönüşleri için koşulların oluşturulması. Bu şu demek, Suriyeli sığınmacılar veya geçici koruma statüsü altında Türkiye'de bulunan Suriyeliler Türkiye'den ülkelerine dönmeyecekler demek. Yani siyaset makamının öyle bir iradesi yok demek. Neden? Çünkü güvenli bir ortam sağlanması tamam, ancak gönüllülük esası ne demek? Çünkü Suriye'den gelen gençlerin hemen hemen hepsi ya oradan askerlikten kaçmış, askerlik yapmamak için geliyorlar. Ya da Suriye'den daha iyi ekonomik koşul sağladığı için Türkiye'de bulunuyorlar. Bir de bunların bazıları da Türkiye'de kalmak istemiyor, Suriye'ye de gitmek istemiyorlar. Nereye gitmek istiyorlar? Danimarka, Norveç, İsveç Finlandiya ve Almanya gibi Avrupa ülkelerine gitmek istiyorlar."
Hiçbir sığınmacının ülkesine gönüllü olarak dönmeyeceğinin altını çizen Naim Babüroğlu, "Astana'daki son toplantıda ifade edilen gönüllülük esasına göre sığınmacıların ülkelerine gönderilmeleri mümkün olmayacağına göre demek ki dönmeyecekler. Türkiye ilgilendiren konu bu" ifadelerini kullandı. Babüroğlu, "Dönmezlerse ne olur? Çok açık söylüyorum, Türkiye şu anda dünyanın en fazla sığınmacı ve yasa dışı göçmenine ev sahipliği yapan bir ülke konumunda. Yine şunu açıkça belirtmek gerekir ki dünyanın en güçlü ülkesi ABD dahil, dünyanın en zengin Avrupa ülkesi Almanya dahil, bu kadar çok sayıda sığınmacıyı ve yasa dışı göçmenin yükünü kaldıracak imkan, kabiliyet ve yeteneğe sahip değil. Mesela bu konuda iyimser olanlara şunu sormak lazım; kişi başına düşen milli geliri 70 bin dolar olan Danimarka niye sadece 20 bin Suriyeli seçerek aldı? Fransa niye sadece 19 bin Suriyeli seçerek aldı? Ya da Bulgaristan neden sadece 18 bin Suriyeli seçerek aldı? İngiltere niye sadece 20 bin Suriyeli seçerek aldı? Şimdi İngiltere, Suriyeli sığınmacıları muhafaza ettiği ve özverili hareket ettiği için Türkiye'ye teşekkür ediyor ve 'size arada bir maddi destek sağlayabiliriz' diyor. Ama 30 tane Avrupa ülkesinin hiçbiri 'bu yükü paylaşalım' demiyor. ABD 10 bin kilometre öteden gelip, Suriye'yi parçaladı. Bu ABD seçerek kaç Suriyeli aldı biliyor musunuz? Sadece 33 bin. Türkiye'de bulunan Suriyeliler de zaten çoğu bu seçim dışında kalan, eğitim düzeyi düşük ya da geldiği yerlerde geçmişinin tamamen ne olduğunu bilmediğimiz kişiler" dedi.
Sığınmacı konusunun artık Türkiye için bir beka sorunu haline geldiğini kaydeden emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu, Türkiye'nin Pakistan'ın yaşadığı sürecin bir benzerini yaşadığına dikkati çekti. Babüroğlu, şöyle konuştu: "Suriyeli sığınmacılar konusunda Türkiye, 'efendim biz misafirperveriz' diyemez. Misafirliğin de bir süresi var. Sonra misafir eve ve bahçeye zarar veremez. Misafir olduğu konuk olduğu evin ve bahçenin tapusuna ortak olamaz. Şimdi gelen misafirlerin bazıları vatandaşlık aldı. Şu anda sığınmacı sorunu ve yasası dışı göçmen sorunu Türkiye'nin beka sorunu haline geldi. Bunun yakın tarihte iki örneği var; Pakistan ve Lübnan örneği. Pakistan 1980'lerde Ziya Ülhak, 4.5 milyon Afgan sığınmacı kabul edip, Afganistan'ı nüfuzu altına almak istedi. Bu 4.5 milyon Afgan sığınmacı o medreselerde eğitildi ve Sovyetlere karşı yetiştirildi. Daha sonra Pakistan'ın eksi Başbakan'ı Benazir Butto, 'Doğunun Kızı' adlı kitabında, "4.5 milyon Afgan sığınmacı Pakistan'ın sosyal ve kültürel dokusunu değiştirdi. Pakistan gençlerin uyuşturucu kullandığı bir coğrafya oldu" itirafından bulunuyordu. O günden bugüne Pakistan, gün yüzü görmedi. Diğer ülke Lübnan'ın Beyrut başkenti 1980'lerde Orta Doğu'nun Paris'iydi. Fakat Filistinli mülteci ve sığınmacı akınına uğradı. Bunun ardından Lübnan'da mevcut olan Hıristiyan-Müslüman dengesi bozuldu. Şimdi Lübnan'ın geldiği durum çökmüş devlet statüsünde. Şimdi Türkiye eğer bu sığınmacıları 2-3 yıl içinde gönderemezse, sığınmacı ve yasa dışı göçmenler Türkiye'den herhangi bir yere gönderilmezse tarih süreçten endişem şudur; Türkiye'nin özellikle sınır kentlerindeki demografik yapısı değişecek. ABD'nin Büyük Orta Doğu Projesi de (BOP) ABD herhangi fazla bir mali yüke girmeden gerçekleşmiş olacak. Bu sayede o kahraman kadro büyük Atatürk ve silah arkadaşlar tarafından 100 yıl önce yırtılıp çöpe atılan Sevr Antlaşması'nın hayalini de bazı güçler gerçekleştirmiş olacak.
Bunun için sığınmacılar beka sorundur. Türkiye yasa dışı göçmen ve sığınmacı sorununu çözmeden ekonomik sorunu çözemez. Türkiye sığınmacı yasa dışı göçmen sorunu çözmeden terör sorunu çözemez. Türkiye yasası dışı göçmen sığınmacı sorunu çözmeden içerdeki kutuplaşmayı önleyemez. Onun için Türkiye'nin ekonomik ve diğer hedeflere ulaşması, huzur, refah ve mutlu bir ülke durumuna gelmesi için mutlaka sığınmacıların ve yasadışı göçmenlerin Türkiye'den gönderilmesi gerekmektedir."
Hiçbir sığınmacı gönüllü dönmez
Hiçbir sığınmacının ülkesine gönüllü olarak dönmeyeceğinin altını çizen Naim Babüroğlu, "Astana'daki son toplantıda ifade edilen gönüllülük esasına göre sığınmacıların ülkelerine gönderilmeleri mümkün olmayacağına göre demek ki dönmeyecekler. Türkiye ilgilendiren konu bu" ifadelerini kullandı. Babüroğlu, "Dönmezlerse ne olur? Çok açık söylüyorum, Türkiye şu anda dünyanın en fazla sığınmacı ve yasa dışı göçmenine ev sahipliği yapan bir ülke konumunda. Yine şunu açıkça belirtmek gerekir ki dünyanın en güçlü ülkesi ABD dahil, dünyanın en zengin Avrupa ülkesi Almanya dahil, bu kadar çok sayıda sığınmacıyı ve yasa dışı göçmenin yükünü kaldıracak imkan, kabiliyet ve yeteneğe sahip değil. Mesela bu konuda iyimser olanlara şunu sormak lazım; kişi başına düşen milli geliri 70 bin dolar olan Danimarka niye sadece 20 bin Suriyeli seçerek aldı? Fransa niye sadece 19 bin Suriyeli seçerek aldı? Ya da Bulgaristan neden sadece 18 bin Suriyeli seçerek aldı? İngiltere niye sadece 20 bin Suriyeli seçerek aldı? Şimdi İngiltere, Suriyeli sığınmacıları muhafaza ettiği ve özverili hareket ettiği için Türkiye'ye teşekkür ediyor ve 'size arada bir maddi destek sağlayabiliriz' diyor. Ama 30 tane Avrupa ülkesinin hiçbiri 'bu yükü paylaşalım' demiyor. ABD 10 bin kilometre öteden gelip, Suriye'yi parçaladı. Bu ABD seçerek kaç Suriyeli aldı biliyor musunuz? Sadece 33 bin. Türkiye'de bulunan Suriyeliler de zaten çoğu bu seçim dışında kalan, eğitim düzeyi düşük ya da geldiği yerlerde geçmişinin tamamen ne olduğunu bilmediğimiz kişiler" dedi.
'Sığınmacı sorunu artık bir beka sorunudur'
Sığınmacı konusunun artık Türkiye için bir beka sorunu haline geldiğini kaydeden emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu, Türkiye'nin Pakistan'ın yaşadığı sürecin bir benzerini yaşadığına dikkati çekti. Babüroğlu, şöyle konuştu: "Suriyeli sığınmacılar konusunda Türkiye, 'efendim biz misafirperveriz' diyemez. Misafirliğin de bir süresi var. Sonra misafir eve ve bahçeye zarar veremez. Misafir olduğu konuk olduğu evin ve bahçenin tapusuna ortak olamaz. Şimdi gelen misafirlerin bazıları vatandaşlık aldı. Şu anda sığınmacı sorunu ve yasası dışı göçmen sorunu Türkiye'nin beka sorunu haline geldi. Bunun yakın tarihte iki örneği var; Pakistan ve Lübnan örneği. Pakistan 1980'lerde Ziya Ülhak, 4.5 milyon Afgan sığınmacı kabul edip, Afganistan'ı nüfuzu altına almak istedi. Bu 4.5 milyon Afgan sığınmacı o medreselerde eğitildi ve Sovyetlere karşı yetiştirildi. Daha sonra Pakistan'ın eksi Başbakan'ı Benazir Butto, 'Doğunun Kızı' adlı kitabında, "4.5 milyon Afgan sığınmacı Pakistan'ın sosyal ve kültürel dokusunu değiştirdi. Pakistan gençlerin uyuşturucu kullandığı bir coğrafya oldu" itirafından bulunuyordu. O günden bugüne Pakistan, gün yüzü görmedi. Diğer ülke Lübnan'ın Beyrut başkenti 1980'lerde Orta Doğu'nun Paris'iydi. Fakat Filistinli mülteci ve sığınmacı akınına uğradı. Bunun ardından Lübnan'da mevcut olan Hıristiyan-Müslüman dengesi bozuldu. Şimdi Lübnan'ın geldiği durum çökmüş devlet statüsünde. Şimdi Türkiye eğer bu sığınmacıları 2-3 yıl içinde gönderemezse, sığınmacı ve yasa dışı göçmenler Türkiye'den herhangi bir yere gönderilmezse tarih süreçten endişem şudur; Türkiye'nin özellikle sınır kentlerindeki demografik yapısı değişecek. ABD'nin Büyük Orta Doğu Projesi de (BOP) ABD herhangi fazla bir mali yüke girmeden gerçekleşmiş olacak. Bu sayede o kahraman kadro büyük Atatürk ve silah arkadaşlar tarafından 100 yıl önce yırtılıp çöpe atılan Sevr Antlaşması'nın hayalini de bazı güçler gerçekleştirmiş olacak.
Bunun için sığınmacılar beka sorundur. Türkiye yasa dışı göçmen ve sığınmacı sorununu çözmeden ekonomik sorunu çözemez. Türkiye sığınmacı yasa dışı göçmen sorunu çözmeden terör sorunu çözemez. Türkiye yasası dışı göçmen sığınmacı sorunu çözmeden içerdeki kutuplaşmayı önleyemez. Onun için Türkiye'nin ekonomik ve diğer hedeflere ulaşması, huzur, refah ve mutlu bir ülke durumuna gelmesi için mutlaka sığınmacıların ve yasadışı göçmenlerin Türkiye'den gönderilmesi gerekmektedir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.