"Haç-Hilal-Siyon Yıldızı" armalı Milli Görüş bahçesinin son gülü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Filistin topraklarını işgal ederek genç-ihtiyar demeden binlerce masum Müslüman'ı katleden, Başbakan R. T. Erdoğan'ın ifadesiyle "devlet terörü" uygulamayı sürdüren Simon Peres'i Meclis'imizin başköşesine konduruyor. Refahyol hükümeti devr-i sabıkında İsrail ile gizli stratejik işbirliği anlaşmaları imzalayan eski Başbakan Necmettin Erbakan (Bkz. Stratejik İttifak/Türkiye İsrail İlişkilerinin Öyküsü, Alptekin Dursunoğlu, 448 s. Anka Yay. İst), eskiden beri olduğu gibi şimdilerde de yine güya klasik "Siyonizm karşıtı söylev"lerini sürdürüyor. Bu Milli Görüş tiyatrosunun Meclis'imizi ve milletimizi sürüklemeye çalıştığı vaziyettir; Peres'in Ankara'daki pozisyonu?Peres, dualarımız farklı olsa da aynı semaya bakıyoruz diyor; diyalogcu takılıyor? Peres'in duası belli; "Arz-ı mev'ud olarak bilinen ve Tanrısı Yahova'nın kendilerine vaat ettiğine inandıkları Fırat ve Nil arasındaki topraklara ne pahasına olursa olsun çöreklenmek ve yayılmak."Filistin'lilerin duası ne?! Vatanlarına ve namuslarına musallat olan işgalci İsrail ve Peres'ten kurtulmak?Bu iki farklı dua, bu iki farklı inanç, bu iki farklı medeniyet mücadelesi, nasıl tevhid edilebilir, mümkün mü?! İşgal eden ile işgale uğrayan nasıl kardeş gösterilebilir?! Kim bu tiyatroya inanır!"İran eksenli yeni Amerikan işgali" planı kapsamında, İsrail'in çevresinde güvenlik çemberi oluşturmak isteyen Bush, Abbas ile Peres arasındaki bu orta oyunuyla bir güvenlik çemberini oluşturamaz.Cem olduk diyor Peres; semaya bakalım, orası ortak paydamız? Filistinlileri yeryüzünden silmeye çalışanlar, göğe baktırıp vakit ve güvenlik alanı kazanmaya çalışıyorlar. Eminönü meydanı cepçileri gibi, duaların farklı olmasına bakmayın, semaya bakın, diyor Peres. Cumhurbaşkanı Gül, bunu başarıyor? Theodore Herlz bile bunu başaramamıştı.Irak'ta kırmızı çizgilerimizi sildirtenler, Musul, Kerkük ve Filistin gibi sancaklarımızda da bize ait bir diplomasi bırakmıyorlar. Hatırlayın; kendisinden Filistin'de arsa isteyen, para karşılığı toprak talep eden Herzl'e, II. Abdulhamit Han'ın verdiği cevabı: "Ben bir karış dahi olsa toprak satmam. Zira bu vatan bana değil, milletime emanettir. Milletim bu vatanı kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır. O, bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz. [Böyle bir toprak parçası bizden kopartılmak istense bile o toprağı kanlarımızla kaplarız ve yine bizim toprağımız olur.] Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer birer Plevne'de şehid düşmüşlerdi. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanında kalmışlardır. Türk imparatorluğu bana ait değildir, Türk milletinindir. Ben onun hiçbir parçasını veremem. Bırakalım Museviler milyonlarını saklasınlar. Benim imparatorluğum parçalandığı zaman onlar Filistin'i karşılıksız bile ele geçirebilirler; fakat bizim ancak cesetlerimiz taksim edilebilir. Ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade edemem." Abdülhamit Han, vatanını satmadı, Filistin'ini de? Üzerinde yaşadığımız ve uğruna milyonlarca şehitler verdiğimiz ve vermeye devam ettiğimiz şu mukaddes vatan topraklarımız için "satarım, babalar gibi satarım" diyen Amerika'nın stratejik ortağı bir politik anlayışın, Amerika ve İsrail'e endeksli olmayan bir Filistin diplomasisi olabilir mi?Milli onur ve protokol yaygarasıCumhurbaşkanı Gül tarafından Suud Kralı Abdullah'a uygulanan protokol üstüne neler yazılmadı neler söylenmedi ki? Gül'ün Kral Abdullah'ı kaldığı Swissotel'de ziyaret etmesi protokolde ilk defa gerçekleşen bir uygulama oldu.Kıyamet koptu?Herhangi bir Müslüman'ı veya bir parça başörtüsünü görünce İspanyol matadorlarının elindeki kırmızı flamayı gören boğalara dönen bir kısım görsel ve yazılı medya takımı, besleme kartel elemanları ve bazı aydın müsveddeleri, Gül'ün Suud Kralı'nı ziyaret ettiğini görünce ayağa kalktılar, damarları kabardı, tansiyonları fırladı. Bastılar yaygarayı? Bu nasıl olur, bu ne biçim protokol? "Milli onur"umuz beş paralık oldu.Günaydın?! Akşamdan sonra günaydın beyler?Bu millet, ne vahim protokol manzaraları kaydetti; siz, süt dökmüş kedi gibiydiniz o demlerde.AB ülkesi devletlerin gümrük kapılarında milletvekillerimizin üstünden ne var ne yok elbiseleri soyulurken incinmediniz? Vekillerimizin çantaları köpeklere koklatılıp inceletilirken onurunuz örselenmedi? En üst düzey sivil-asker devlet erkanımız Amerikan kapılarından "özel muamele" kontrolden geçirilirken, hatta bir Genelkurmay Başkanımızın fotoğrafı yerlere yapıştırılıp çiğnenirken velvele kopartmadınız. ABD başkanları TBMM'ye kendi özel korumaları ile dalarken sesiniz çıkmadı.Dahası çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e, Avrupa Parlamentosu toplantısında AİHM Başkanı Costa tarafından 3 Ekim 2008'de uygulanan protokolden ırganmadınız, görmezden geldiniz, üç maymuna oynadınız.Şu enstantaneye bakın bakalım; Cumhurbaşkanı Gül, Bakan Çiçek ve Bakan Şahin, İş ve İşçi Bulma Kurumuna başvuru dilekçesi verecek garibanlar gibi bir koltuğa sıkışıp oturmuşlar, AİHM Başkanı Costa, Ormanların Kralı gibi kendi koltuğuna kurulmuş nutuk çekiyor. Cumhurbaşkanı Gül'ün bu vaziyetinden niye gocunmadınız, niye ayağa kalkmadınız, niye onurunuz incinmedi?! Orada öyle, burada böyle emi?! Ölçüsüzlük ve samimiyetsizlik bir arada sırıtıyor.Vatanın ve milletin geleceğinin teminatı olduğu kadar, milli onurun da teminatı, bağımsızlık karakteri ve milli politikalardır. Dün "Bağımsız Türkiye" diyebilseydiniz, bu protokol uygulamalarına rastlamazdınız. Dün "zillet ile izzet elde edilemez" diye ayağa kalsaydınız, bugün bu vaveylaları kopartmaya hacet kalmazdı vesselam?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019