'Sokaklarda dehşet' seslendirme dosyası:
Sokaklarda Dehşet
Eşim gelip beni işten aldı. Eve dönüyorduk her zamanki güzergâhtan. Filbahri Sokağa girdik, tek yön yolda ilerliyoruz. Bir gurup gencin arasından geçtik, biri arabamızın sağ aynasına çarptı ama duraklamadı bile. Elimle aynayı düzelttim. Yolda ilerlerken onlardan da uzaklaşıyorduk. Benim tarafımdan birinin (muhtemelen aynama çarpan kişi) "Konuşma seni öldürürüm!" dediğini duydum. Ama onlardan uzaklaştığımız için sesleri de geride kalmıştı. Tam sokağı bitirip caddeye dönerken birkaç el silah sesi duyduk. Dehşete kapılmıştık, yavaşladık az sonra biri silahlı iki kişi, kaldırımdan koşarak uzaklaştılar. Bir önceki sokaktan geri döndük. Biri vuruldu mu, kimsenin yardıma ihtiyacı var mı diye deliye dönmüştüm. Vardığımızda sokak kapanmıştı. Eşim yerde yatan bir genç görmüş. Ama ambulans sesi yoktu. Hemen 112 yi arayıp sesini duyduğum saldırı için yardım istedim.
Öyle içim yandı ki. O sokakta herhangi birimiz yürüyor olabilirdik. Bir çocuk oyun oynuyor olabilirdi. Kurşun balkondaki birine gelebilirdi. Kurşun arabamıza da gelebilirdi.
15 Temmuzun 5. yıldönümündeyiz ve görüyorum ki hiç ders almamışız. Biz yanlış ellerde silahın ne kadar büyük bir vahşet aracı olduğunu acı acı görmedik mi. Silahları teslim ettiğimiz elleri yetiştirirken yapılan hataları düzeltmek yerine, yetkisiz ellere silah mı teslim ediliyor? Sanırım silah sahibi olmak için paralı olmak yetiyor. Bu öyle büyük bir yanlış ki…
Sekiz dokuz sene kadar önceydi. O zaman Şirinevler 19. sokakta oturuyorduk. Yine aynı iktidar dönemi, polis alımları artırılmış, pek çok genç polis olmuştu. Genç bir polis bizim sokakta bir delikanlıyı vurdu. Söylenenlere göre çocuğun annesiyle son bir defa konuşmasına bile izin vermemiş ölene kadar başında beklemiş. Sonradan aynı kızı sevdiklerini, polis gencin belindeki tabancayı rakibini alt etmek için kullandığını öğrendik. Nasıl bir üzüntü yaşadığımı anlatamam. Bir kişinin eline silah teslim ediyorsanız o kişiye önce can emniyeti ne demek öğretmeniz gerekmez mi? Psikolojik testlerden geçirmeden, toplumun menfaatlerini kendi menfaatlerinin üzerinde tutmayı öğretmeden, kanı deli deli akan çocuklara silah vermek doğru bir uygulama olabilir mi? Bence merhamet ve aidiyet testinden geçmeyen kimseye silah teslim edilmemeli.
İktidar pek çok konuda büyük hatalar yaptı. Fakat belki de bunların en büyüğünü, Prof. Dr. Haydar Baş'ın uyarılarını dikkate almayıp FETHULLAH GÜLEN ekibinin öncülüğünü yaptığı "Diyalog" faaliyetlerine destek vererek ve bu anlayışla yetiştirilmiş aidiyet duygusu olmayan kişilerin devletin en kritik kurumlarına yerleştirilmesine engel olmayarak yaptı.
Kendi ifadeleri ile "aldatıldık" diyerek izah ettikleri, Cumhuriyet tarihinin belki de en büyük yanlışının bedelini, 251 vatandaşımız hayatıyla ödedi. İki binden fazla vatandaşımız da yaralandı.
Muhterem üstadım "İnsan gönüldür gönül" derdi. "Diyalog" faaliyetleriyle kaç kişinin gönlü bozuldu, kaç kişi kendi insanını düşman görür oldu bilinmez. Ama bildiğimiz bir gerçek varsa, bir hatayı daha büyük hatalarla düzeltemezsiniz. Toplumun silahlanmasının önünü kapatın. Beline silah verdiğiniz insanların vatanını, bayrağını, devletini milletini sevmesini ve hangi görüşten olursa olsun insanımıza değer vermesini sağlayın ki sokaklara kargaşa hakim olmasın.
Atatürk'ü kendilerine idol edinmiş Bağımsız Türkiye sevdalısı gençler, yüreklerimizde umutlarımızı yeşertiyor. Lütfen bu gençlere ve Genel Başkanımız Av. Hüseyin Baş'a kulak verin de bir daha kimse aldatılamasın. Unutmayın ki Prof. Dr. Haydar Baş ile hareket edenler hiç aldanmadı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün çizgisinden hiç ayrılmadı.
Seçil Mumcuoğlu
15. 07. 2021
Eşim gelip beni işten aldı. Eve dönüyorduk her zamanki güzergâhtan. Filbahri Sokağa girdik, tek yön yolda ilerliyoruz. Bir gurup gencin arasından geçtik, biri arabamızın sağ aynasına çarptı ama duraklamadı bile. Elimle aynayı düzelttim. Yolda ilerlerken onlardan da uzaklaşıyorduk. Benim tarafımdan birinin (muhtemelen aynama çarpan kişi) "Konuşma seni öldürürüm!" dediğini duydum. Ama onlardan uzaklaştığımız için sesleri de geride kalmıştı. Tam sokağı bitirip caddeye dönerken birkaç el silah sesi duyduk. Dehşete kapılmıştık, yavaşladık az sonra biri silahlı iki kişi, kaldırımdan koşarak uzaklaştılar. Bir önceki sokaktan geri döndük. Biri vuruldu mu, kimsenin yardıma ihtiyacı var mı diye deliye dönmüştüm. Vardığımızda sokak kapanmıştı. Eşim yerde yatan bir genç görmüş. Ama ambulans sesi yoktu. Hemen 112 yi arayıp sesini duyduğum saldırı için yardım istedim.
Öyle içim yandı ki. O sokakta herhangi birimiz yürüyor olabilirdik. Bir çocuk oyun oynuyor olabilirdi. Kurşun balkondaki birine gelebilirdi. Kurşun arabamıza da gelebilirdi.
15 Temmuzun 5. yıldönümündeyiz ve görüyorum ki hiç ders almamışız. Biz yanlış ellerde silahın ne kadar büyük bir vahşet aracı olduğunu acı acı görmedik mi. Silahları teslim ettiğimiz elleri yetiştirirken yapılan hataları düzeltmek yerine, yetkisiz ellere silah mı teslim ediliyor? Sanırım silah sahibi olmak için paralı olmak yetiyor. Bu öyle büyük bir yanlış ki…
Sekiz dokuz sene kadar önceydi. O zaman Şirinevler 19. sokakta oturuyorduk. Yine aynı iktidar dönemi, polis alımları artırılmış, pek çok genç polis olmuştu. Genç bir polis bizim sokakta bir delikanlıyı vurdu. Söylenenlere göre çocuğun annesiyle son bir defa konuşmasına bile izin vermemiş ölene kadar başında beklemiş. Sonradan aynı kızı sevdiklerini, polis gencin belindeki tabancayı rakibini alt etmek için kullandığını öğrendik. Nasıl bir üzüntü yaşadığımı anlatamam. Bir kişinin eline silah teslim ediyorsanız o kişiye önce can emniyeti ne demek öğretmeniz gerekmez mi? Psikolojik testlerden geçirmeden, toplumun menfaatlerini kendi menfaatlerinin üzerinde tutmayı öğretmeden, kanı deli deli akan çocuklara silah vermek doğru bir uygulama olabilir mi? Bence merhamet ve aidiyet testinden geçmeyen kimseye silah teslim edilmemeli.
İktidar pek çok konuda büyük hatalar yaptı. Fakat belki de bunların en büyüğünü, Prof. Dr. Haydar Baş'ın uyarılarını dikkate almayıp FETHULLAH GÜLEN ekibinin öncülüğünü yaptığı "Diyalog" faaliyetlerine destek vererek ve bu anlayışla yetiştirilmiş aidiyet duygusu olmayan kişilerin devletin en kritik kurumlarına yerleştirilmesine engel olmayarak yaptı.
Kendi ifadeleri ile "aldatıldık" diyerek izah ettikleri, Cumhuriyet tarihinin belki de en büyük yanlışının bedelini, 251 vatandaşımız hayatıyla ödedi. İki binden fazla vatandaşımız da yaralandı.
Muhterem üstadım "İnsan gönüldür gönül" derdi. "Diyalog" faaliyetleriyle kaç kişinin gönlü bozuldu, kaç kişi kendi insanını düşman görür oldu bilinmez. Ama bildiğimiz bir gerçek varsa, bir hatayı daha büyük hatalarla düzeltemezsiniz. Toplumun silahlanmasının önünü kapatın. Beline silah verdiğiniz insanların vatanını, bayrağını, devletini milletini sevmesini ve hangi görüşten olursa olsun insanımıza değer vermesini sağlayın ki sokaklara kargaşa hakim olmasın.
Atatürk'ü kendilerine idol edinmiş Bağımsız Türkiye sevdalısı gençler, yüreklerimizde umutlarımızı yeşertiyor. Lütfen bu gençlere ve Genel Başkanımız Av. Hüseyin Baş'a kulak verin de bir daha kimse aldatılamasın. Unutmayın ki Prof. Dr. Haydar Baş ile hareket edenler hiç aldanmadı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün çizgisinden hiç ayrılmadı.
Seçil Mumcuoğlu
15. 07. 2021
Seçil Mumcuoğlu / diğer yazıları
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu ve Çanakkale Destanı… / 29.08.2023
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu / 21.07.2023
- Özlemle / 14.04.2023
- Asgari ücret müjde mi, hayal kırıklığı mı? / 26.12.2022
- Kader / 18.10.2022
- Şaka değil, kapıdaki açlık / 25.07.2022
- Allah’ım afetsiz ver / 11.07.2022
- Haydar Baş Üniversitesi -II- / 23.04.2022
- Haydar Baş üniversitesi / 14.04.2022
- Ata’nın huzurunda / 25.03.2022
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu / 21.07.2023
- Özlemle / 14.04.2023
- Asgari ücret müjde mi, hayal kırıklığı mı? / 26.12.2022
- Kader / 18.10.2022
- Şaka değil, kapıdaki açlık / 25.07.2022
- Allah’ım afetsiz ver / 11.07.2022
- Haydar Baş Üniversitesi -II- / 23.04.2022
- Haydar Baş üniversitesi / 14.04.2022
- Ata’nın huzurunda / 25.03.2022