son dakika... Kaşıkçı cinayetinde İsrail-Suud ortaklığı
2 Ekim’de öldürülen Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili yeni ayrıntılar ortaya çıkıyor. ABD’de ortaya atılan bir iddiaya göre Suudi Arabistan yönetimi, İsrail üretimi Pegasus adlı bir yazılımla Kaşıkçı’yı adım adım izleyerek, cinayeti işledi
03.11.2018 00:00:00
2 Ekim'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülen, ancak cesedi hala bulunamayan Cemal Kaşıkçı'nın İsrail üretimi bir yazılım programıyla Suud yönetimi tarafından adım adım izlendiği ortaya çıktı.
İddiayı seslendiren Courtney Radsch adlı ABD'li gazeteci, Suudi Arabistan yönetiminin kendilerine muhalif olan kişileri belirlemek için ABD'li şirket ve yazılımlara milyonlarca dolar harcadığını ileri sürerek, "Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, İsrail tarafından üretilip, bir Amerikalı şirket tarafından satılan Pegasus adlı yazılım programıyla gözetlendi" dedi.
Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) ve cinayete kurban giden Cemal Kaşıkçı adına kurulan 'Cemal Kaşıkçı İçin Adalet Derneği'nin ortaklaşa düzenlediği Kaşıkçı'yı anma etkinliğinde konuşan Gazetecileri Koruma Komitesi Başkanı Courtney Radsch, 2008'de Suudi Arabistan'ın fonladığı Dubai merkezli Arap uydu kanalı Al Arabiya'da çalıştığını ve "muhalif gazetecilere yapılan baskılara bizzat tanık olduğunu" söyledi. Radcsh, "Suudi Arabistan yönetimi, sosyal medya stratejilerini geliştirmek için ABD'li PR şirketlerine ve kendilerine muhalif gazetecileri belirlemek için McKinsey şirketine milyonlarca dolar para ödedi Cemal Kaşıkçı, İsrail tarafından üretilip bir Amerikalı şirket tarafından pazarlanan Pegasus adlı yazılım programıyla gözetlendi" diye konuştu.
Başsavcı Muceb hayli sabıkalı
Düzenlenen etkinlikte Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi kapsamında İstanbul'a giderek soruşturmaya katılan Suudi Başsavcı Suud el-Muceb hakkında önemli açıklamalar yapıldı.
Georgetown Üniversitesinde öğretim görevlisi olan Suudi Arabistan vatandaşı Abdullah Alaoudh ise bir din adamı olan babasının da şu an Suudi Arabistan'da tutuklu bulunduğunu ve Suudi Başsavcı Suud el-Muceb'in babası hakkında idam cezası istediğini kaydetti.
Düşünce kuruluşları Riyad'dan fonlanıyor
Etkinlik kapsamında düzenlenen panelde Suudi Arabistan tarafından fonlanan ABD'deki düşünce kuruluşlarının Riyad'ı eleştirmekten kaçındıkları da dile getirildi.
Washington merkezli düşünce kuruluşlarının Riyad'dan aldığı fonlar nedeniyle, diplomatik misyonlarında cinayet bile işleyen Suudi Arabistan'ı eleştirmekten kaçındıklarına dikkati çeken İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch - HRW) yöneticisi Tom Porteous, bu düşünce kuruluşlarının ABD'nin dış politikası konusunda Washington ile her zaman aynı fikirde olduğunu vurguladı. Diğer önemli bir noktanın, bu düşünce kuruluşlarının "devletlerden para almayı kabul etmesi" olduğuna değinen Porteous, "ABD hükümetinden, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn gibi Ortadoğu ülkelerinden para alıyorlar" iddiasını dile getirdi.
'Veliaht Ortadoğu'da istikrarsızlık yarattı'
Öte yandan öldürülen Cemal Kaşıkçı'nın yazılarının yayınlandığı Washington Post (WP) gazetesi, "Ortadoğu'nun geleceği Cemal Kaşıkçı için adaletin sağlanmasına bağlı" başlıklı bir makale yayımlayarak, "Ortadoğu'da gerçek bir istikrar arayanlar Cemal Kaşıkçı hakkındaki gerçeğin açıklanması ve bu cinayette rolü olan herkesin cezalandırılması konusunda ısrarcı olmalı" çağrısında bulundu.
Suudi Arabistan'ın 33 yaşındaki Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ı korumak için geciktirme takdirlerine başvurduğu ifade eden WP, Türkiye'nin duruşuna rağmen Trump yönetiminin Muhammed bin Selman'ı korumaya çalıştığına dikkatleri çekti.
Prens'in cinayette sorumlu tutulmasının karmaşa riskini ortaya çıkardığının iddia edildiğine değinen Washington Post şu açıklamaya yer verdi: "Prens Muhammed zaten Yemen'e askeri müdahaleye öncülük ederek, Katar'a boykot başlatarak ve Lübnan Başbakanı'nı Saad Hariri kaçırarak zaten bölgede fazlasıyla istikrarsızlık yarattı. ABD, Prens'in bir NATO ülkesindeki diplomatik yerleşkesinde bir gazetecinin öldürülmesinden sıyrılmasına izin verirse, bu Prens'e gelecekte neleri yapması için cesaret verir, hem Ortadoğu hem de diğer bölgelerdeki diğer diktatörler neyin ruhsatını alır? Ortadoğu'da gerçek bir istikrar arayanlar Cemal Kaşıkçı hakkındaki gerçeğin açıklanması ve bu cinayette rolü olan herkesin cezalandırılması konusunda ısrarcı olmalı."
ABD medyasında hemen her gün Kaşıkçı cinayetinde Suud Veliahtı Muhammed'in parmağı olduğuna dair bilgiye yer veriliyor.
Bu bağlamda Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'a en yakın isimlerden olan ve Prens'in basın danışmanlığını yapan Suud el-Kahtani'nin gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi için İstanbul'a gönderilen suikast timinin yöneticisi olduğunu ileri sürdü.
"Kahtani'nin bu cinayetteki muhtemel rolü, Suudi Arabistan'ın Veliaht Prens'i bu işin dışında tutma çabalarını da zora sokuyor" ifadesi kullanılan habere göre, Prens Muhammed bir taraftan ülkesinde sosyal reformlar yaparken, Prens'in en yakınındaki isimlerden Kahtani de muhalif seslere karşı sıfır tolerans politikası yürüttü ve basın danışmanının radarına giren ilk kişilerden biri Kaşıkçı oldu.
WSJ'nin iddiasına göre; Kaşıkçı'ya İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda 2 Ekim tarihi için randevu veren konsolosluk görevlisi de Kahtani ile sürekli iletişim halindeydi.
Prens Muhammed bin Selman'ın en güvendiği bir diğer isim olan Suudi Arabistan İstihbarat Şefi Yardımcısı General Ahmed el-Assiri de Kahtani'den aldığı emir doğrultusunda suikast timini topladı ve sonuç olarak da Kaşıkçı öldürüldü.
Şu anda her iki yetkilinin de soruşturma altında olduğunu aktaran WSJ, Kahtani ve Assiri'nin tutuklu olmadıklarını da dikkat çekti.
HABER MERKEZİ
İddiayı seslendiren Courtney Radsch adlı ABD'li gazeteci, Suudi Arabistan yönetiminin kendilerine muhalif olan kişileri belirlemek için ABD'li şirket ve yazılımlara milyonlarca dolar harcadığını ileri sürerek, "Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, İsrail tarafından üretilip, bir Amerikalı şirket tarafından satılan Pegasus adlı yazılım programıyla gözetlendi" dedi.
Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) ve cinayete kurban giden Cemal Kaşıkçı adına kurulan 'Cemal Kaşıkçı İçin Adalet Derneği'nin ortaklaşa düzenlediği Kaşıkçı'yı anma etkinliğinde konuşan Gazetecileri Koruma Komitesi Başkanı Courtney Radsch, 2008'de Suudi Arabistan'ın fonladığı Dubai merkezli Arap uydu kanalı Al Arabiya'da çalıştığını ve "muhalif gazetecilere yapılan baskılara bizzat tanık olduğunu" söyledi. Radcsh, "Suudi Arabistan yönetimi, sosyal medya stratejilerini geliştirmek için ABD'li PR şirketlerine ve kendilerine muhalif gazetecileri belirlemek için McKinsey şirketine milyonlarca dolar para ödedi Cemal Kaşıkçı, İsrail tarafından üretilip bir Amerikalı şirket tarafından pazarlanan Pegasus adlı yazılım programıyla gözetlendi" diye konuştu.
Başsavcı Muceb hayli sabıkalı
Düzenlenen etkinlikte Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi kapsamında İstanbul'a giderek soruşturmaya katılan Suudi Başsavcı Suud el-Muceb hakkında önemli açıklamalar yapıldı.
Georgetown Üniversitesinde öğretim görevlisi olan Suudi Arabistan vatandaşı Abdullah Alaoudh ise bir din adamı olan babasının da şu an Suudi Arabistan'da tutuklu bulunduğunu ve Suudi Başsavcı Suud el-Muceb'in babası hakkında idam cezası istediğini kaydetti.
Düşünce kuruluşları Riyad'dan fonlanıyor
Etkinlik kapsamında düzenlenen panelde Suudi Arabistan tarafından fonlanan ABD'deki düşünce kuruluşlarının Riyad'ı eleştirmekten kaçındıkları da dile getirildi.
Washington merkezli düşünce kuruluşlarının Riyad'dan aldığı fonlar nedeniyle, diplomatik misyonlarında cinayet bile işleyen Suudi Arabistan'ı eleştirmekten kaçındıklarına dikkati çeken İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch - HRW) yöneticisi Tom Porteous, bu düşünce kuruluşlarının ABD'nin dış politikası konusunda Washington ile her zaman aynı fikirde olduğunu vurguladı. Diğer önemli bir noktanın, bu düşünce kuruluşlarının "devletlerden para almayı kabul etmesi" olduğuna değinen Porteous, "ABD hükümetinden, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn gibi Ortadoğu ülkelerinden para alıyorlar" iddiasını dile getirdi.
'Veliaht Ortadoğu'da istikrarsızlık yarattı'
Öte yandan öldürülen Cemal Kaşıkçı'nın yazılarının yayınlandığı Washington Post (WP) gazetesi, "Ortadoğu'nun geleceği Cemal Kaşıkçı için adaletin sağlanmasına bağlı" başlıklı bir makale yayımlayarak, "Ortadoğu'da gerçek bir istikrar arayanlar Cemal Kaşıkçı hakkındaki gerçeğin açıklanması ve bu cinayette rolü olan herkesin cezalandırılması konusunda ısrarcı olmalı" çağrısında bulundu.
Suudi Arabistan'ın 33 yaşındaki Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ı korumak için geciktirme takdirlerine başvurduğu ifade eden WP, Türkiye'nin duruşuna rağmen Trump yönetiminin Muhammed bin Selman'ı korumaya çalıştığına dikkatleri çekti.
Prens'in cinayette sorumlu tutulmasının karmaşa riskini ortaya çıkardığının iddia edildiğine değinen Washington Post şu açıklamaya yer verdi: "Prens Muhammed zaten Yemen'e askeri müdahaleye öncülük ederek, Katar'a boykot başlatarak ve Lübnan Başbakanı'nı Saad Hariri kaçırarak zaten bölgede fazlasıyla istikrarsızlık yarattı. ABD, Prens'in bir NATO ülkesindeki diplomatik yerleşkesinde bir gazetecinin öldürülmesinden sıyrılmasına izin verirse, bu Prens'e gelecekte neleri yapması için cesaret verir, hem Ortadoğu hem de diğer bölgelerdeki diğer diktatörler neyin ruhsatını alır? Ortadoğu'da gerçek bir istikrar arayanlar Cemal Kaşıkçı hakkındaki gerçeğin açıklanması ve bu cinayette rolü olan herkesin cezalandırılması konusunda ısrarcı olmalı."
ABD medyasında hemen her gün Kaşıkçı cinayetinde Suud Veliahtı Muhammed'in parmağı olduğuna dair bilgiye yer veriliyor.
Bu bağlamda Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'a en yakın isimlerden olan ve Prens'in basın danışmanlığını yapan Suud el-Kahtani'nin gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi için İstanbul'a gönderilen suikast timinin yöneticisi olduğunu ileri sürdü.
"Kahtani'nin bu cinayetteki muhtemel rolü, Suudi Arabistan'ın Veliaht Prens'i bu işin dışında tutma çabalarını da zora sokuyor" ifadesi kullanılan habere göre, Prens Muhammed bir taraftan ülkesinde sosyal reformlar yaparken, Prens'in en yakınındaki isimlerden Kahtani de muhalif seslere karşı sıfır tolerans politikası yürüttü ve basın danışmanının radarına giren ilk kişilerden biri Kaşıkçı oldu.
WSJ'nin iddiasına göre; Kaşıkçı'ya İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda 2 Ekim tarihi için randevu veren konsolosluk görevlisi de Kahtani ile sürekli iletişim halindeydi.
Prens Muhammed bin Selman'ın en güvendiği bir diğer isim olan Suudi Arabistan İstihbarat Şefi Yardımcısı General Ahmed el-Assiri de Kahtani'den aldığı emir doğrultusunda suikast timini topladı ve sonuç olarak da Kaşıkçı öldürüldü.
Şu anda her iki yetkilinin de soruşturma altında olduğunu aktaran WSJ, Kahtani ve Assiri'nin tutuklu olmadıklarını da dikkat çekti.
HABER MERKEZİ