Bugün sosyal devlet meselesi en çok konuşulan ve tartışılan kavramlardan biridir. Ana Britannica'da sosyal devlet, "klasik liberal demokrasinin ekonomik ve siyasal temellerini değiştirmeden sosyal güvenliğin sağlanması, işsizliğin önlenmesi, emeğiyle yaşayanların korunması ve yaşam düzeylerinin yükseltilmesi yoluyla sosyal eşitsizlikleri giderme işlevini yüklenen devlet" şeklinde tanımlanmaktadır. Burada dikkat çeken husus "ekonomik ve liberal demokrasinin temellerini değiştirmeden" sosyal güvenliğin nasıl sağlanacağı, işsizliğin nasıl önleneceği, işçi ve emekçilerin nasıl korunacağı meselesidir. Çünkü liberal anlayış, devletin ekonomik ve sosyal hayata müdahalesini gereksiz görür ve bunun ekonominin doğal dengelerini bozacağını iddia eder. Buna göre devlet ekonomi sahasından olabildiğince elini çekmeli, ekonomiyi doğal seyrine bırakmalıdır. Bu anlayışın neticesi bugün milyarlarca insan açlık ve sefalet içinde hayatını devam ettirmektedir. Dünya üzerinde büyük bir gelir dağılımı adaletsizliği söz konusudur. Demek ki, Adam Smith'in iddia ettiği gibi devlet iktisadi hayattan elini çekince her şey doğal seyrine gelmiyor, dengeye oturmuyor. Tersine vahşi bir sömürü sistemi kökleşiyor ki, bugün liberal ve kapitalist ekonominin uygulandığı olduğu ülkeler başta olmak üzere dünyada bu manzara hakimdir. Burada sorulacak soru şu, artık iflas bayrağını çekmiş olan bu anlayışın gölgesinde sosyal devlet nasıl hayata geçirilebilir? Yazımızın başına dönersek "sosyal devlet tarifinde liberal demokrasinin ekonomik temellerini değiştirmeden…" oluşturulacak devlet tanımından söz ettik ki bu tanım hareket noktası itibariyle yanlıştır. Kişisel çıkar, sınırsız serbestlik ve bırakınız yapsınlar anlayışına dayalı bir ekonomik düzen sosyal devleti nasıl bütün kurumlarıyla yerleştirebilir ve işleyişini devam ettirebilir? Zaten liberalizm esas olarak devletin ekonomiden elini çekmesini savunmuyor mu?
O halde çözüm ne? Çözüm Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ışığında sosyal devletin hayata geçirilmesidir ki, bu model bu zamana kadar yapılan bütün sosyal devlet tanımlarının ötesinde bir hakikati ortaya koymaktadır. Sosyal devlet ekonomik yapılanmasını Milli Ekonomi Modeli'ne göre oluşturur. Milli Ekonomi Modeli devletin piyasalara müdahalesi konusunda şunları söyler: " … devletin bir vazifesi de başta sermaye piyasaları olmak üzere piyasaları düzenlemektir. Büyük sermaye gruplarının kontrolüne bırakılan piyasalarda haksız rekabetin olması kaçınılmazdır. Tekelleşme sonucu ortaya çıkan yeni yapılanma hem verimsiz hem de fiyatlar genel düzeyinin normal seviyesinin üzerinde olduğu bir ekonomik yapıyı da beraberinde getirecektir… Devlet piyasalarda herkese hayat şansı verecek, herkesin çıkarını koruyacak olan hakemlik vazifesini ifa etmek zorundadır" (Milli Ekonomi Modeli, s. 226, 227).
İnsanı esas alan, adaletli gelir dağılımını temin edecek olan anlayış da esasen budur. Burada devlet bütün vatandaşların hakkını koruyan ve onlara eşit imkanlar sunan bir baba konumundadır. Peki, sosyal devletin pratikteki uygulamaları nelerdir? - Ev hanımlarını işçi statüsüne kavuşturup, maaş bağlamak. - Gençlere faizsiz, uzun vadeli evlenme kredileri vermek. - Doğum yapan her anneye doğum yardımı yapmak, ayrıca her doğan çocuk için çocuk yardımında bulunmak. - Yaşlılara maaş bağlamak. - Özürlülere, dul ve yetimlere ve şehit ailelerine maaş bağlamak ve devlet garantisine almak.- - Evi olmayanları uzun vadeli, faizsiz kredi vererek ev sahibi yapmak. - Sanayicilere proje mukabili faizsiz uzun vadeli kredi vermek. - 100 milyarın altında geliri olandan vergi almamak. - KOBİ'lere ve esnaf kesimine uzun vadeli faizsiz kredi vermek. - Tarım kesimine ürününe karşılık daha ürünü tarlaya atmadan faizsiz yarı bedeli avans olarak vermek. - Sınavsız üniversite hakkı getirmek. - Çitçiden vergi almamak ve emeklilik hakkı tanımak. Milli Ekonomi Modeli adlı eserin 234. sayfasında bu projelerle ilgili şu değerlendirmeler yapılmaktadır: "… bu ve benzeri projelerle devlet halkın özellikle dar gelirli kesimini desteklemek zorundadır. Devlet tarafından bir hizmet olarak yapılan bu uygulamalar Milli Ekonomi Modelimiz gereği bir ekonomi kuralıdır. Çünkü ancak bu yol ile piyasalarda eksik olan talep devreye konulabilir." Piyasaları doğal seyrine bırakmayı esas kabul ederek vahşi rekabetin ve adaletsizliğin önünü açan anlayışın elinden kan ağlayan insanlık, Milli Ekonomi Modeli'nin getireceği adalet, eşitlik ve refaha bugün her zamankinden daha muhtaçtır.
O halde çözüm ne? Çözüm Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ışığında sosyal devletin hayata geçirilmesidir ki, bu model bu zamana kadar yapılan bütün sosyal devlet tanımlarının ötesinde bir hakikati ortaya koymaktadır. Sosyal devlet ekonomik yapılanmasını Milli Ekonomi Modeli'ne göre oluşturur. Milli Ekonomi Modeli devletin piyasalara müdahalesi konusunda şunları söyler: " … devletin bir vazifesi de başta sermaye piyasaları olmak üzere piyasaları düzenlemektir. Büyük sermaye gruplarının kontrolüne bırakılan piyasalarda haksız rekabetin olması kaçınılmazdır. Tekelleşme sonucu ortaya çıkan yeni yapılanma hem verimsiz hem de fiyatlar genel düzeyinin normal seviyesinin üzerinde olduğu bir ekonomik yapıyı da beraberinde getirecektir… Devlet piyasalarda herkese hayat şansı verecek, herkesin çıkarını koruyacak olan hakemlik vazifesini ifa etmek zorundadır" (Milli Ekonomi Modeli, s. 226, 227).
İnsanı esas alan, adaletli gelir dağılımını temin edecek olan anlayış da esasen budur. Burada devlet bütün vatandaşların hakkını koruyan ve onlara eşit imkanlar sunan bir baba konumundadır. Peki, sosyal devletin pratikteki uygulamaları nelerdir? - Ev hanımlarını işçi statüsüne kavuşturup, maaş bağlamak. - Gençlere faizsiz, uzun vadeli evlenme kredileri vermek. - Doğum yapan her anneye doğum yardımı yapmak, ayrıca her doğan çocuk için çocuk yardımında bulunmak. - Yaşlılara maaş bağlamak. - Özürlülere, dul ve yetimlere ve şehit ailelerine maaş bağlamak ve devlet garantisine almak.- - Evi olmayanları uzun vadeli, faizsiz kredi vererek ev sahibi yapmak. - Sanayicilere proje mukabili faizsiz uzun vadeli kredi vermek. - 100 milyarın altında geliri olandan vergi almamak. - KOBİ'lere ve esnaf kesimine uzun vadeli faizsiz kredi vermek. - Tarım kesimine ürününe karşılık daha ürünü tarlaya atmadan faizsiz yarı bedeli avans olarak vermek. - Sınavsız üniversite hakkı getirmek. - Çitçiden vergi almamak ve emeklilik hakkı tanımak. Milli Ekonomi Modeli adlı eserin 234. sayfasında bu projelerle ilgili şu değerlendirmeler yapılmaktadır: "… bu ve benzeri projelerle devlet halkın özellikle dar gelirli kesimini desteklemek zorundadır. Devlet tarafından bir hizmet olarak yapılan bu uygulamalar Milli Ekonomi Modelimiz gereği bir ekonomi kuralıdır. Çünkü ancak bu yol ile piyasalarda eksik olan talep devreye konulabilir." Piyasaları doğal seyrine bırakmayı esas kabul ederek vahşi rekabetin ve adaletsizliğin önünü açan anlayışın elinden kan ağlayan insanlık, Milli Ekonomi Modeli'nin getireceği adalet, eşitlik ve refaha bugün her zamankinden daha muhtaçtır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
YeniMesaj / diğer yazıları
- Gaflette ısrar / 24.01.2015
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013