Sosyal patlamaya çeyrek kala!

Dünyada en yüksek faiz oranına sahip ülke yüzde 130 ile Zimbabwe, ikinci ülke yüzde 100 ile Arjantin, üçüncü ülke yüzde 56,3 ile Venezuela olurken, dördüncü ülke ise yüzde 50 ile Türkiye oldu.

Dünyada batan 4 ülkeden biriyiz yani.

Ah sevgili dostlarım ah…

Bindik milletçe bir alamete, hep birlikte gidiyoruz kıyamete!

İnanın gerçekleri yazmanın ve haykırmanın bu kadar itibarsızlaştırıldığı ve hiçbir karşılığının olmadığı bir başka dönem ve hatta çağ olmamıştır.

Aziz Türk milleti!

Öyle bir oyuna getirilmişsin ki, ruh ve zihin dünyan tamamen başkalarının kontrolüne geçmiş ama sen bundan bihabersin.

Bugün dünyada hâkim olan kapitalist sistemin en vahşi ve hunharcası Türkiye'de uygulanıyor, ancak senin bundan zırnık haberin yok.

Haberin olduğu tek şey, ekonominin iyi olmadığı ve batakta olduğu.

Ancak ekonomiyi bu hale getiren mevcut sistemi ve uygulayıcılarını, inadına inadına desteklemeye de devam ediyorsun.

Kusura bakmayın ama yaşadığımız dünyayı ve özellikle de cennetim ülkemizi cehenneme çeviren faktör, ısrarla devam ettirdiğiniz hatalı tercihlerinizdir.

En sade bir vatandaşa, "Para basılırsa ne olur?" diye bir soru yöneltsen, "Tabi ki enflasyon olur" diye yanıt verecektir. Hatta en doğru yanıtı verdiğinin bilinciyle, "Bunu kime sorsan bilir" diyecektir.

İşte cehalet adamı böyle fakir bırakır!

Sanki çokça ekonomi okumaları ve araştırmaları yapmış gibi.

Nereden çıkarıyorsun para basılınca enflasyonun olacağını?

Efendim her akşam kanallarda ekonomist unvanlı zerzevat takımı, papağan gibi bunları tekrarlıyor.

Peki, sen biliyor musun bu papağanların sırf bu zırvaları söyledikleri için ne servetler edindiklerini? Belli bir kesim ise sadece cehaletinden bunları söylüyor o da ayrı bir konu.

Aynı ihanet şebekesi, faizlerin mutlaka yükseltilmesi gerektiğini salık verirler. 

Faiz konusuna ilişkin iktidar ve muhalefetin aynı bakış açısına sahip olmasına, asla şaşırmıyorum. Çünkü dizayn ve tasarımcıları aynı!

Koro halinde hepsi, faiz çıkmalı, döviz serbest olmalı, sıkılaştırılmış para politikası uygulanmalı diyor.

Güya ekonomiden anlıyorlar ve bu uygulamalar sayesinde ekonomiyi düzlüğe çıkaracaklar.

Vallahi de billahi de bunların ekonominin E'sinden hiçbir şey anladığı falan yok!

En başta Mehmet Şimşek'in. Daha eskilerde, Durmuş Yılmaz'ın. Mahfi Eğilmez'in.

Hepsinin akıl hocası, Papaz Adam Smith ve T. Robert Malthus.

Bu adamları dinlemeye devam ederseniz, elinizde avucunuzda bırakın servet kalmasını, vatan diye bir şey kalmayacak!

Faizin yüksek olmasından aslına bakarsanız bankalar bile daha az kazanç elde ederken, kaybedenin bütün bir millet olduğu şuuruna ne zaman varacağız!

Dünyadaki şu faiz oranlarına bir bakın:

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası % 50,00

Federal Rezerv (FED) % 5,5

Avrupa Merkez Bankası (ECB) % 4,50

İngiltere Merkez Bankası (BOE) % 5,25

Rusya %16

Çin %2.5

Şimdi bu tabloya göre bizi kim kıskanıyor tekrar soralım.

Her akşam bir kanala çıkarılan uyduruk bir partinin Genel Başkanı şahıs, sözde Erdoğan'ı ve uygulamalarını hedef alarak şöyle diyor: "Sen faizlerin indirilerek enflasyonun düşürüleceğini nerede gördün? Bunun dünyada hiç örneği var mı?" 

Bu kadar zır cahil bir adamı partinin Genel Başkanı yapmışlar!

Yukarıda aktardığım tabloda, faiz oranlarının en yüksek olduğu ülkelerde aynı zamanda enflasyonunda yüksek olduğu görülecektir.

Aynı şekilde, faiz oranlarının en düşük olduğu ülkelerde de enflasyon oranların çok düşük seviyelerde olduğunu cümle âlem biliyor.

Maliyeti artıran her şey, elbette ki fiyatlar seviyesinin de yukarı eğimli olmasında etken faktördür. Faiz oranlarını yüksek tutan ülkelerde talep daralması olması hedeflenir ve bu da gerçekleşir.

Hal böyle olunca, tüketim azalır ve piyasalar durur. İşçi çıkarımları ve üretimlerin durması söz konusu olur.

Tüm bunlar olduğunda siz enflasyonun düşeceğini mi zannediyorsunuz?

Şayet öyle olsa, markette alıcı bulamadığı için bir malın fiyatında indirime gidildiğini hiç gördünüz mü?

Sıfır talep, yüksek fiyat.

Nasıl oluyor bu peki, sizce burada bir terslik yok mu?

Hala mı kafanız basmadı?

Kardeşim fiyatların çıkmasına ve enflasyon olarak karşımıza dikilen gerçek, maliyetlerin çok yüksek oluşudur.

Enflasyona neden olan şey de, talep fazlalığı değil, yüksek maliyetlerdir.

Yani nedir? Akaryakıt, vergi, KDV-ÖTV, hiç gereği olmadığı halde dövizle yapılan ithalat.

Gereği yok derken, ithal ettiğimiz ve sırf bunun için döviz dilenmemize neden olan ürün kalemlerinin tamamı, çok rahatlıkla ve düşük maliyetlerle ülkemizde üretilebilir. Böylelikle gereksiz döviz arama stresinden kurtulmuş oluruz.

Dostlarım tüm bunların olabilmesi için mevcut siyasi ve iktisadi anlayışlara, güle güle dememiz lazımdır.

Yok, biz artık milli olmaya ve gerçek bir sistemi uygulamaya karar verdik denilirse, Milli Ekonomi Modeli, 112 acil servis gibi beklemektedir.

Sosyal patlamaya çeyrek kala bence son bir kez düşünülmeli ve gereği yapılmalıdır.

Hiç merak etmeyin, Milli Ekonomi Modeli'ni tüm şifreleriyle bilen Hüseyin Baş Bey, size bu konuda yardımcı olacak tek isimdir.

Erdoğan'ın yerinde olsam, bir de Hüseyin Baş'ı davet eder ve dinlerdim.

Mevzu ekonomi ise bunu en iyi bilen parti BTP'dir.

Mevzu Türkiye ise yol yine aynı kapıya çıkar.