Amerikan yönetimi sanki Irak'tan çıkmış ya da çıkabilecekmiş gibi şimdi de İran'a girmeyi planlamakta.
Ajanslara düşen son haberlere göre İran'a sızan askeri istihbarat ajanları ve sivil casuslar İran'ın nükleer ve stratejik silahları konusunda bilgi toplamaktalar.
İran'a gizli yollardan giren ve yaklaşık altı ay kadar çalışma yapan Amerikalılar bulundukları bölgelerde askeri üslerin ve silah tesislerinin planları üzerinde kafa yoruyorlar.
Amerikan Şahinleri Afganistan ve Irak'tan sonra sıranın Suriye ve İran'a geleceğini söylemişlerdi; ama İran'ın mı yoksa Suriye'nin mi öncelik teşkil edeceği konusunda net açıklamalar gelmemişti.
Bu yeni malumat bize İran'ın hedef olarak öncelik teşkil edeceğini gösteriyor.
Peki iddialar ve haberler bu yönde iken gerçekten de Amerikan yönetimi İran'a bir savaş açabilecek mi yada açabilir mi?
Biz bunun öyle pek kolay olacağını zannetmiyoruz.
İstihbarat çalışmaları doğru olabilir ama İran'a savaş açmak gibi bir durumun bedeli Amerika için çok ağır olur.
Daha önce biz bu satırlarda İran'ın Irak'a benzemediğini, sosyo kültürel yapı ve askeri konuşlanma açısından İran'ın Irak'tan daha sağlam bir duruş göstereceğini belirttik.
Saddam yönetimindeki Irak ile mollaların ağırlıkta olduğu İran'ın Amerika'ya karşı tepkisi özellikle askeri yönden farklı olacaktır.
Irak işgal edilene kadar Irak'ın askeri yapısında bile Amerikan ağırlığı bulunuyordu.
"Amerika'nın adamı" olarak lanse edilen Saddam'a ağır eleştiriler bile getirilmişti. Baba Bush ve ekibi ile sıcak bir diyalog kuran Saddam'ın Irak'ında resmi kurumlar ve ticari oluşumlarda Amerika'nın tesiri vardı.
İran'da ise Şah'ın devrilmesinden sonra Amerika'nın bir ağırlığı kalmadı.
İranlı mollalar kendi ülkelerini sosyal ve kültürel açıdan Amerika'dan uzak tuttular.
"Büyük Şeytan" olarak tanımlanan Amerika'nın şeytanlıklarından uzak durulmaya çalışıldı.
1980'lerde İran-Irak Savaşı ile başlayan Irak-Amerikan yakınlığı Körfez Savaşı ve son olarak işgal süreci ile nihayetlendirildi.
İran ise böyle bir yakınlaşmanın yanından dahi geçmedi.
Bu açıdan İran Amerika için hem bir kilit hem de bir kapalı kutu.
Şimdi İran bu kapalı kutunun içini yokluyor ve askeri bir operasyon planlıyor.
Bu ne derece başarılı olacak tahmin etmek çok güç.
Tahmin etmemizi kolaylaştıran bir durum var o da İran'ın Irak kadar kolay bir lokma olamayacağı.
İddialar savaş ihtimalini güçlendirir görünse de Amerika, İran hesabını iyi yapmak ve bunu yaparken uzun boyutlu düşünmek zorunda.
Ajanslara düşen son haberlere göre İran'a sızan askeri istihbarat ajanları ve sivil casuslar İran'ın nükleer ve stratejik silahları konusunda bilgi toplamaktalar.
İran'a gizli yollardan giren ve yaklaşık altı ay kadar çalışma yapan Amerikalılar bulundukları bölgelerde askeri üslerin ve silah tesislerinin planları üzerinde kafa yoruyorlar.
Amerikan Şahinleri Afganistan ve Irak'tan sonra sıranın Suriye ve İran'a geleceğini söylemişlerdi; ama İran'ın mı yoksa Suriye'nin mi öncelik teşkil edeceği konusunda net açıklamalar gelmemişti.
Bu yeni malumat bize İran'ın hedef olarak öncelik teşkil edeceğini gösteriyor.
Peki iddialar ve haberler bu yönde iken gerçekten de Amerikan yönetimi İran'a bir savaş açabilecek mi yada açabilir mi?
Biz bunun öyle pek kolay olacağını zannetmiyoruz.
İstihbarat çalışmaları doğru olabilir ama İran'a savaş açmak gibi bir durumun bedeli Amerika için çok ağır olur.
Daha önce biz bu satırlarda İran'ın Irak'a benzemediğini, sosyo kültürel yapı ve askeri konuşlanma açısından İran'ın Irak'tan daha sağlam bir duruş göstereceğini belirttik.
Saddam yönetimindeki Irak ile mollaların ağırlıkta olduğu İran'ın Amerika'ya karşı tepkisi özellikle askeri yönden farklı olacaktır.
Irak işgal edilene kadar Irak'ın askeri yapısında bile Amerikan ağırlığı bulunuyordu.
"Amerika'nın adamı" olarak lanse edilen Saddam'a ağır eleştiriler bile getirilmişti. Baba Bush ve ekibi ile sıcak bir diyalog kuran Saddam'ın Irak'ında resmi kurumlar ve ticari oluşumlarda Amerika'nın tesiri vardı.
İran'da ise Şah'ın devrilmesinden sonra Amerika'nın bir ağırlığı kalmadı.
İranlı mollalar kendi ülkelerini sosyal ve kültürel açıdan Amerika'dan uzak tuttular.
"Büyük Şeytan" olarak tanımlanan Amerika'nın şeytanlıklarından uzak durulmaya çalışıldı.
1980'lerde İran-Irak Savaşı ile başlayan Irak-Amerikan yakınlığı Körfez Savaşı ve son olarak işgal süreci ile nihayetlendirildi.
İran ise böyle bir yakınlaşmanın yanından dahi geçmedi.
Bu açıdan İran Amerika için hem bir kilit hem de bir kapalı kutu.
Şimdi İran bu kapalı kutunun içini yokluyor ve askeri bir operasyon planlıyor.
Bu ne derece başarılı olacak tahmin etmek çok güç.
Tahmin etmemizi kolaylaştıran bir durum var o da İran'ın Irak kadar kolay bir lokma olamayacağı.
İddialar savaş ihtimalini güçlendirir görünse de Amerika, İran hesabını iyi yapmak ve bunu yaparken uzun boyutlu düşünmek zorunda.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005