Bu sofranın asla eksilmeyen, bitmeyen ve tükenmeyen hazineleri vardır, dalları budandıkça daha da güçlenen, daha da gür filizler veren asırlık ağaçlar gibi harcandıkça çoğalır.
Bu sofrada kullanılan yardımcı aletler kalemdir, kağıttır, daktilodur, klavyedir ve gergef gergef işlenen yegane malzeme kelimelerdir.
Bu sofrada "bir dil iki dudak" (Beled: 9) daima hareket halinde, daima üretim halindedir, zihinde hizaya geçen harfler, dil yardımı ile seslendirilirler ve iki dudak marifetiyle şekillenir, kimlik kazanır ve piyasaya çıkarlar.
Bu sofrada servis edilen yegane malzeme sadece "sözden" ibarettir, sözler, kelimeler sürekli birbirinin önüne geçerek ve arkasına takılarak cümleleri oluştururlar ve muhataplara isimleri duyurup resimleri resmederler.
Yüce Yaratıcı, mahlukatın en şereflisi olarak yarattığı insanoğlu ile iletişimi elbette ki "söz" ile kurmuş, meleklerden seçtiği elçiler vasıtasıyla insanlardan seçtiği elçilere "söz" vahyetmiş, mesajlarını kelimeler ve cümleler halinde inzal etmiştir.
Allah ile kul arasındaki iletişim vasıtası "söz" olduğu gibi kullar arası iletişim vasıtası, anlaşma aracı da elbette sözdür.
Dün olduğu gibi bugün de insanlık alemi arasında yegane iletişim ve anlaşma aracı olan yüzlerce çeşit lisanın her biri, Allah'ın varlığının ve azametinin delilleri olarak ilan edilmiştir:
"Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olması, O'nun varlığının belgelerindendir. Doğrusu bunlarda, bilenler için dersler vardır." (Rum: 22).
Söz sofrası kuranların, sözden sofra açanların hem hazırda-huzurda olanları hem de yarınlarda o sofraya buyuracak olanları dikkate alarak, hesaba katarak hareket etme, o tarzda ikram etme mecburiyetleri vardır.
Yunus'un, "bizim Yunus'un" taşıdığı endişeyi sözden sofra kuran herkesin taşıması ve o hassasiyetle davranması elzemdir, hani o demişti ya:
"Miskin Yunus bu sözü eğri-büğrü söyleme
Seni sigaya çeken bir Molla kasım gelir."
Söz, elbette hiçbir zaman eğri-büğrü söylenmemeli, hele hele söz sofrası kuranlar bu hususa azami dikkat etmelidirler.
Tıpkı şu iki merhum ozanımız gibi?
Nice rahmetlere ve Fatihalara vesile olması temennisiyle:
İHSANİ:
Gafil olma şaşkın, uyan gafletten
Bütün cihan Elif Baya dolanır
İste dileğini, dile kudretten
Mü'min olan bir İllaya dolanır.
REYHANİ:
Cahil kullar benim derler alemde
Bilmem ki dünyada neye dolanır
Sadık kullar zikrolunur alemde
Sürer yüzün Hak-i Paye dolanır.
İHSANİ:
Kime dolanırsın, gezersin yaya
Söyle ne sebebe geldin dünyaya
Kara taş üstüne vursa da boya
Sonu yine "Kün ü Yaya" dolanır
REYHANİ:
Meskenim olmadan ol rahm-i mader
Alnıma yazılmış takdir-i kader
Nice bin evliya, nice Peygamber
Bir Habib-i Kibriya'ya dolanır.
İHSANİ:
Dünya cilvesidir bizi kandırır
Gaflet gömleğidir hep dolandırır
Hayat merdivendir, geri indirir
Nice hükümdarlar yaya dolanır.
REYHANİ:
Çalışanlar hakkın alır götürür
Hakikat insanı dosta yetirir
Bir müddet dolar, gelir götürür
Herkes bir taksime, paya dolanır.
İHSANİ:
Mevlüt İhsani'yim kalmasam naçar
Ömür rüzgar gibi tez gelir geçer
Kamiller pınarın bendinden içer
Ahmak kabın almış suya dolanır
REYHANİ:
Reyhani sözünden varıp hisse al
Gördüğün kamilin sözlerinde kal
Sevda aşıkları etmiştir hilal
Mecnun gezer, bir Leyla'ya dolanır.
Bu sofrada kullanılan yardımcı aletler kalemdir, kağıttır, daktilodur, klavyedir ve gergef gergef işlenen yegane malzeme kelimelerdir.
Bu sofrada "bir dil iki dudak" (Beled: 9) daima hareket halinde, daima üretim halindedir, zihinde hizaya geçen harfler, dil yardımı ile seslendirilirler ve iki dudak marifetiyle şekillenir, kimlik kazanır ve piyasaya çıkarlar.
Bu sofrada servis edilen yegane malzeme sadece "sözden" ibarettir, sözler, kelimeler sürekli birbirinin önüne geçerek ve arkasına takılarak cümleleri oluştururlar ve muhataplara isimleri duyurup resimleri resmederler.
Yüce Yaratıcı, mahlukatın en şereflisi olarak yarattığı insanoğlu ile iletişimi elbette ki "söz" ile kurmuş, meleklerden seçtiği elçiler vasıtasıyla insanlardan seçtiği elçilere "söz" vahyetmiş, mesajlarını kelimeler ve cümleler halinde inzal etmiştir.
Allah ile kul arasındaki iletişim vasıtası "söz" olduğu gibi kullar arası iletişim vasıtası, anlaşma aracı da elbette sözdür.
Dün olduğu gibi bugün de insanlık alemi arasında yegane iletişim ve anlaşma aracı olan yüzlerce çeşit lisanın her biri, Allah'ın varlığının ve azametinin delilleri olarak ilan edilmiştir:
"Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olması, O'nun varlığının belgelerindendir. Doğrusu bunlarda, bilenler için dersler vardır." (Rum: 22).
Söz sofrası kuranların, sözden sofra açanların hem hazırda-huzurda olanları hem de yarınlarda o sofraya buyuracak olanları dikkate alarak, hesaba katarak hareket etme, o tarzda ikram etme mecburiyetleri vardır.
Yunus'un, "bizim Yunus'un" taşıdığı endişeyi sözden sofra kuran herkesin taşıması ve o hassasiyetle davranması elzemdir, hani o demişti ya:
"Miskin Yunus bu sözü eğri-büğrü söyleme
Seni sigaya çeken bir Molla kasım gelir."
Söz, elbette hiçbir zaman eğri-büğrü söylenmemeli, hele hele söz sofrası kuranlar bu hususa azami dikkat etmelidirler.
Tıpkı şu iki merhum ozanımız gibi?
Nice rahmetlere ve Fatihalara vesile olması temennisiyle:
İHSANİ:
Gafil olma şaşkın, uyan gafletten
Bütün cihan Elif Baya dolanır
İste dileğini, dile kudretten
Mü'min olan bir İllaya dolanır.
REYHANİ:
Cahil kullar benim derler alemde
Bilmem ki dünyada neye dolanır
Sadık kullar zikrolunur alemde
Sürer yüzün Hak-i Paye dolanır.
İHSANİ:
Kime dolanırsın, gezersin yaya
Söyle ne sebebe geldin dünyaya
Kara taş üstüne vursa da boya
Sonu yine "Kün ü Yaya" dolanır
REYHANİ:
Meskenim olmadan ol rahm-i mader
Alnıma yazılmış takdir-i kader
Nice bin evliya, nice Peygamber
Bir Habib-i Kibriya'ya dolanır.
İHSANİ:
Dünya cilvesidir bizi kandırır
Gaflet gömleğidir hep dolandırır
Hayat merdivendir, geri indirir
Nice hükümdarlar yaya dolanır.
REYHANİ:
Çalışanlar hakkın alır götürür
Hakikat insanı dosta yetirir
Bir müddet dolar, gelir götürür
Herkes bir taksime, paya dolanır.
İHSANİ:
Mevlüt İhsani'yim kalmasam naçar
Ömür rüzgar gibi tez gelir geçer
Kamiller pınarın bendinden içer
Ahmak kabın almış suya dolanır
REYHANİ:
Reyhani sözünden varıp hisse al
Gördüğün kamilin sözlerinde kal
Sevda aşıkları etmiştir hilal
Mecnun gezer, bir Leyla'ya dolanır.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024