Rusya ve Çin, Suriye konusunda net tavrını ortaya koyduktan sonra bütün ülkeler ayaklarını denk almaya başladılar. Rusya ve Çin, BM’deki oylamadan önce kararlarını ABD ve yandaşları lehine etkilemek için tezgahlanan Humus iftiralarına aldırış göstermedi.
Oylamadan hemen sonra açıklama yapan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ülkesinin Suriye konusunda sabit ve değişmez bir tutuma sahip olduğunu, bu tutumun değiştirilmesi için hiçbir ihtiyacın bulunmadığını açıkladı.
Ardında da Suriye’ye gelen ve Beşar Esad’la görüşen Lavrov, Suriye halkı tarafından da büyük bir coşkuyla karşılandı.
Rusya’nın bu tavrını en doğru bir şekilde değerlendiren kişi her zamanki gibi Prof. Dr. Haydar Baş oldu. Gazetemizdeki makalesinde bu konuya yer veren Sayın Baş, “Rusya’nın, Suriye’nin yanında tavır alması, ABD’nin Ortadoğu’daki hakimiyetinin önünü kesmek içindir. Rusya, Sovyetler Birliği’nden kalan mirası ile Birleşik Devletler’in karşı safında yer almakta; Ortadoğu’da lider olmasına engel olmaktadır” ifadelerini kullandı.
Rusya, ABD’nin BOP projesi ile bölgeyi ve kaynaklarını ele geçirme niyetinde olduğunu kavradı. Görünen o ki, BM ne derse desin, ABD ve yandaşları hangi provokasyonları devreye koyarsa koysun Sayın Baş’ın bahsettiği sebepten dolayı Rusya bu kararından asla vazgeçmeyecektir.
Rusya’nın donanmasını Suriye’yi destek amaçlı Akdeniz’e göndermesi, Suriye’ye füzeler yerleştirmesi bu kararlılığın bir ifadesidir. BM’deki oylamadan ve ABD ve yandaşlarının Suriye’ye cephe almasından hemen sonra Rusya Dışişleri Bakanı’nın Esad’a destek için Suriye’ye gitmesi bu kararlılığın fiili göstergesidir. Suriye’ye destek konusunda ciddi bir blok oluştu. Rusya, Çin, Hindistan, İran, ALBA ülkeleri (Venezüella, Küba, Bolivya, Ekvator vs) Suriye’yi Batılı işgalcilere yedirmemeye kararlı.
Prof. Dr. Haydar baş’ın ifadesiyle, “Bu ittifak ABD’nin ilerleyişini durduracak kadar güçlüdür. Tek kutuplu dünya düzeninden bahseden kapitalist ABD’ye karşı böyle bir ittifak, dünya dengeleri için de gereklidir. Görünen o ki, ABD’nin bu bölgede işi zorlaşıyor.”
Rus donanması Suriye’de, İran savaş gemileri Cidde limanında…
BM, Rusya ve Çin’e rağmen asla müdahale kararı çıkartamaz, yani BM’nin Suriye konusunda eli kolu bağlanmış durumda… NATO yetkilileri de BM’den karar çıkmadan asla operasyon kararı alamaz. NATO da devre dışı…
ABD ve yandaşlarının içinde bulunduğu çaresiz durumu ABD Başkanı Obama’nın açıklamalarından anlayabiliyoruz. BM’deki oylamadan sonra konuşan Obama, gerek İran, gerekse Suriye süreciyle ilgili olarak “Çözüm askeri seçenekte değil, diplomatik yolda” dedi. İsrail’le ilgili olarak da “İsrail’in ne yapması gerektiği konusunda bir karar vermiş olduğunu düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.
Rusya ve Çin’in net tavrı karşısında geri adım atmak durumunda kalan ABD ve yandaşları şimdi kendilerini riske atmayacak yeni bir projeye hazırlık yapıyorlar: Kendileri için kendini feda edecek bir enayi arıyorlar.
Financial Times’ta çıkan bir haber oldukça endişe verici…
ABD Dışişleri Bakanlığı Planlama Dairesi eski Direktörü Anne-Marie Slaughter iki seçenekten bahsediyor ve maalesef ikisinde de Türkiye ön planda…
Birincisi, Türkiye ve NATO ülkelerinin Esad’a karşı Özgür Suriye Ordusu’nu silahlandırması, ikincisi ise, Arap Birliği ve Türkiye’nin askeri müdahale yoluyla Suriye’de siviler(!) yani teröristler için güvenli bölgeler oluşturması…
BM’nin, NATO’nun, ABD’nin, İsrail’in ve diğer Batı ülkelerinin Rusya ve Çin’den çekindiği için adım atmadığı bir ortamda inşallah Türk siyasiler böyle bir ahmaklığa imza atmazlar.
Oylamadan hemen sonra açıklama yapan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ülkesinin Suriye konusunda sabit ve değişmez bir tutuma sahip olduğunu, bu tutumun değiştirilmesi için hiçbir ihtiyacın bulunmadığını açıkladı.
Ardında da Suriye’ye gelen ve Beşar Esad’la görüşen Lavrov, Suriye halkı tarafından da büyük bir coşkuyla karşılandı.
Rusya’nın bu tavrını en doğru bir şekilde değerlendiren kişi her zamanki gibi Prof. Dr. Haydar Baş oldu. Gazetemizdeki makalesinde bu konuya yer veren Sayın Baş, “Rusya’nın, Suriye’nin yanında tavır alması, ABD’nin Ortadoğu’daki hakimiyetinin önünü kesmek içindir. Rusya, Sovyetler Birliği’nden kalan mirası ile Birleşik Devletler’in karşı safında yer almakta; Ortadoğu’da lider olmasına engel olmaktadır” ifadelerini kullandı.
Rusya, ABD’nin BOP projesi ile bölgeyi ve kaynaklarını ele geçirme niyetinde olduğunu kavradı. Görünen o ki, BM ne derse desin, ABD ve yandaşları hangi provokasyonları devreye koyarsa koysun Sayın Baş’ın bahsettiği sebepten dolayı Rusya bu kararından asla vazgeçmeyecektir.
Rusya’nın donanmasını Suriye’yi destek amaçlı Akdeniz’e göndermesi, Suriye’ye füzeler yerleştirmesi bu kararlılığın bir ifadesidir. BM’deki oylamadan ve ABD ve yandaşlarının Suriye’ye cephe almasından hemen sonra Rusya Dışişleri Bakanı’nın Esad’a destek için Suriye’ye gitmesi bu kararlılığın fiili göstergesidir. Suriye’ye destek konusunda ciddi bir blok oluştu. Rusya, Çin, Hindistan, İran, ALBA ülkeleri (Venezüella, Küba, Bolivya, Ekvator vs) Suriye’yi Batılı işgalcilere yedirmemeye kararlı.
Prof. Dr. Haydar baş’ın ifadesiyle, “Bu ittifak ABD’nin ilerleyişini durduracak kadar güçlüdür. Tek kutuplu dünya düzeninden bahseden kapitalist ABD’ye karşı böyle bir ittifak, dünya dengeleri için de gereklidir. Görünen o ki, ABD’nin bu bölgede işi zorlaşıyor.”
Rus donanması Suriye’de, İran savaş gemileri Cidde limanında…
BM, Rusya ve Çin’e rağmen asla müdahale kararı çıkartamaz, yani BM’nin Suriye konusunda eli kolu bağlanmış durumda… NATO yetkilileri de BM’den karar çıkmadan asla operasyon kararı alamaz. NATO da devre dışı…
ABD ve yandaşlarının içinde bulunduğu çaresiz durumu ABD Başkanı Obama’nın açıklamalarından anlayabiliyoruz. BM’deki oylamadan sonra konuşan Obama, gerek İran, gerekse Suriye süreciyle ilgili olarak “Çözüm askeri seçenekte değil, diplomatik yolda” dedi. İsrail’le ilgili olarak da “İsrail’in ne yapması gerektiği konusunda bir karar vermiş olduğunu düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.
Rusya ve Çin’in net tavrı karşısında geri adım atmak durumunda kalan ABD ve yandaşları şimdi kendilerini riske atmayacak yeni bir projeye hazırlık yapıyorlar: Kendileri için kendini feda edecek bir enayi arıyorlar.
Financial Times’ta çıkan bir haber oldukça endişe verici…
ABD Dışişleri Bakanlığı Planlama Dairesi eski Direktörü Anne-Marie Slaughter iki seçenekten bahsediyor ve maalesef ikisinde de Türkiye ön planda…
Birincisi, Türkiye ve NATO ülkelerinin Esad’a karşı Özgür Suriye Ordusu’nu silahlandırması, ikincisi ise, Arap Birliği ve Türkiye’nin askeri müdahale yoluyla Suriye’de siviler(!) yani teröristler için güvenli bölgeler oluşturması…
BM’nin, NATO’nun, ABD’nin, İsrail’in ve diğer Batı ülkelerinin Rusya ve Çin’den çekindiği için adım atmadığı bir ortamda inşallah Türk siyasiler böyle bir ahmaklığa imza atmazlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025