Suriye’de muhalefetin isyanının başladığı günden beri, Esad Yönetimi kendisiyle savaşan grupların uluslararası desteğe sahip, organize bir güç olduğunu iddia ediyordu. Söz konusu destek Batılılarca sürekli inkar edildi. Aslında, her aklıselim sahibi kişinin görebileceği, bir dış destek olmadan muhalif güçlerin ayakta durmalarının mümkün olmadığı gerçeğiydi.
Batı kamuoyu artık desteğini gizlemeye gerek duymuyor. Bu hafta içinde Suriyeli muhaliflere ilk doğrudan yardımın Fransızlarca yapıldığı açıklandı. İsmi gizli tutulan bir Fransız diplomatın İngiliz Haber Ajansı Reuters’e yaptığı açıklamada “Fransa’nın muhaliflerce kontrol edilen 5 bölgede yerel yönetim kurulmasına yardımcı olduklarını” ifade ediyor. Aynı diplomat Deyr el-Zur, Halep ve İdlib’de yaklaşık 700 bin kişinin yaşadığı beş bölgeye para yardımı da yapıldığını açıklıyor.
Irak’ta rejimin devrilmesinden sonra yaşanan kaostan ders aldıklarını söyleyen diplomat, sözü edilen bölgelerde halka yerel devrim konseyi kurdurarak kendilerini yönetmelerine destek verdiklerini sözlerine ekliyor.
Batılı kamuoyunda, rejimlerinden şikayetçi insanların iktidarda bulunan hakim güce başkaldırışı olarak lanse edilen isyan hareketinin, çok planlı ve uluslararası aktörlerin parmağının olduğu bir proje olduğu Fransız diplomatın açıklamalarından da artık açık seçik görülüyor.
Aynı diplomat silahlandırma konusunda da, silahların muhaliflerin dışında yanlış odakların eline geçmemesi için çaba sarf ettiklerini vurguluyor. Anlaşılıyor ki isyan hareketini düzenli ve silahlı bir güce dönüştürme planını da yerinden ve titizlikle tasarlamışlar.
Daha da vahim olan gelişme ise, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’in Suriyeli muhaliflerin bir geçiş hükümeti kurmaları durumunda onları tanıyabileceklerini açıklamasıyla ortaya çıktı. Burada Fransa’nın, Suriye ile tarihten kalan hesabını devam ettirmek istediği çok açık bir biçimde anlaşılıyor.
Diplomasi çevrelerinde ABD’nin isteğinin, daha temkinli davranarak muhalefeti kurumsal bir yapıya kavuştuktan sonra yeni bir hükümet olarak tanımak olduğu bildiriliyor. Daha önceki işgal hareketlerinin tecrübesiyle ABD Ortadoğu’da çürük tahtaya ayak basmak istemiyor. Bir yandan isyancılara gereken tüm destek sağlanırken, öte yandan Esat rejiminin nasıl bir süreçle yok edilmesi gerektiğini ince hesaplarla planlıyorlar.
Bu arada ABD Dışişleri Bakanlığınca yapılan açıklamada Suriyeli mülteciler için 21 milyon dolarlık kaynak vereceklerini ifade ettiler. Bu yardımın 6,7 milyon dolarlık kısmının Türkiye, Ürdün ve Lübnan’daki Suriyeli mültecilere kullanılması planlanıyor.
Fransa yada ABD, Türkiye’nin desteği olmadan sözünü ettiğimiz projeleri gerçekleştirmeleri mümkün gözükmüyor. Burada İktidarı, yaptığı yanlıştan döndürmek adına kamuoyunun bilinçlenmesi gerekli. Hâlbuki medya da Erdoğan hükümetinden de farklı düşünmüyor. Yapılan yanlı ya da çarptırılmış haberlerle yangına körükle gidiliyor.
Bölgemizde yaşanabilecek bir felakete ortak olmama adına, Türk Halkını bilinçlendirmek ve ayıktırmak ulusal bir görev olarak hepimizin üzerine düşüyor.
Batı kamuoyu artık desteğini gizlemeye gerek duymuyor. Bu hafta içinde Suriyeli muhaliflere ilk doğrudan yardımın Fransızlarca yapıldığı açıklandı. İsmi gizli tutulan bir Fransız diplomatın İngiliz Haber Ajansı Reuters’e yaptığı açıklamada “Fransa’nın muhaliflerce kontrol edilen 5 bölgede yerel yönetim kurulmasına yardımcı olduklarını” ifade ediyor. Aynı diplomat Deyr el-Zur, Halep ve İdlib’de yaklaşık 700 bin kişinin yaşadığı beş bölgeye para yardımı da yapıldığını açıklıyor.
Irak’ta rejimin devrilmesinden sonra yaşanan kaostan ders aldıklarını söyleyen diplomat, sözü edilen bölgelerde halka yerel devrim konseyi kurdurarak kendilerini yönetmelerine destek verdiklerini sözlerine ekliyor.
Batılı kamuoyunda, rejimlerinden şikayetçi insanların iktidarda bulunan hakim güce başkaldırışı olarak lanse edilen isyan hareketinin, çok planlı ve uluslararası aktörlerin parmağının olduğu bir proje olduğu Fransız diplomatın açıklamalarından da artık açık seçik görülüyor.
Aynı diplomat silahlandırma konusunda da, silahların muhaliflerin dışında yanlış odakların eline geçmemesi için çaba sarf ettiklerini vurguluyor. Anlaşılıyor ki isyan hareketini düzenli ve silahlı bir güce dönüştürme planını da yerinden ve titizlikle tasarlamışlar.
Daha da vahim olan gelişme ise, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’in Suriyeli muhaliflerin bir geçiş hükümeti kurmaları durumunda onları tanıyabileceklerini açıklamasıyla ortaya çıktı. Burada Fransa’nın, Suriye ile tarihten kalan hesabını devam ettirmek istediği çok açık bir biçimde anlaşılıyor.
Diplomasi çevrelerinde ABD’nin isteğinin, daha temkinli davranarak muhalefeti kurumsal bir yapıya kavuştuktan sonra yeni bir hükümet olarak tanımak olduğu bildiriliyor. Daha önceki işgal hareketlerinin tecrübesiyle ABD Ortadoğu’da çürük tahtaya ayak basmak istemiyor. Bir yandan isyancılara gereken tüm destek sağlanırken, öte yandan Esat rejiminin nasıl bir süreçle yok edilmesi gerektiğini ince hesaplarla planlıyorlar.
Bu arada ABD Dışişleri Bakanlığınca yapılan açıklamada Suriyeli mülteciler için 21 milyon dolarlık kaynak vereceklerini ifade ettiler. Bu yardımın 6,7 milyon dolarlık kısmının Türkiye, Ürdün ve Lübnan’daki Suriyeli mültecilere kullanılması planlanıyor.
Fransa yada ABD, Türkiye’nin desteği olmadan sözünü ettiğimiz projeleri gerçekleştirmeleri mümkün gözükmüyor. Burada İktidarı, yaptığı yanlıştan döndürmek adına kamuoyunun bilinçlenmesi gerekli. Hâlbuki medya da Erdoğan hükümetinden de farklı düşünmüyor. Yapılan yanlı ya da çarptırılmış haberlerle yangına körükle gidiliyor.
Bölgemizde yaşanabilecek bir felakete ortak olmama adına, Türk Halkını bilinçlendirmek ve ayıktırmak ulusal bir görev olarak hepimizin üzerine düşüyor.
Hakan Rona / diğer yazıları
- Güneydoğu'ya huzur ancak MEM'le gelir / 09.04.2013
- Kerry'nin ziyaretinin anlamı ne? / 06.04.2013
- Milli olmayan ekonomi, şirketleri iflasa sürüklüyor / 05.04.2013
- Milli çizgiden uzaklaşan Türk dış politikası / 07.03.2013
- Moskova'nın orta yerinde baharı yaşadık / 05.03.2013
- Milli Kahramanlarımız programlarına sosyal bir okuma / 19.02.2013
- Güneydoğu Asya ekonomileri ve Milli Ekonomi Modeli / 28.12.2012
- Tam bağımsız devlet, hür millet ve adalet / 27.12.2012
- Arap dünyasının Truva atı: “Müslüman Kardeşler” / 17.10.2012
- Amerikan askeri ne amaçla Türkiye’de / 14.10.2012
- Kerry'nin ziyaretinin anlamı ne? / 06.04.2013
- Milli olmayan ekonomi, şirketleri iflasa sürüklüyor / 05.04.2013
- Milli çizgiden uzaklaşan Türk dış politikası / 07.03.2013
- Moskova'nın orta yerinde baharı yaşadık / 05.03.2013
- Milli Kahramanlarımız programlarına sosyal bir okuma / 19.02.2013
- Güneydoğu Asya ekonomileri ve Milli Ekonomi Modeli / 28.12.2012
- Tam bağımsız devlet, hür millet ve adalet / 27.12.2012
- Arap dünyasının Truva atı: “Müslüman Kardeşler” / 17.10.2012
- Amerikan askeri ne amaçla Türkiye’de / 14.10.2012