"Bu dizide geçen olay ve kişilerin ülkemizde yaşanılan gerçeklerle hiçbir alakası yoktur. Tamamen hayal ürünüdür" gibi açıklamaları televizyon dizilerinden biliyorsunuz. Birileri bir senaryo yazıyor ama tedbirini de (!) başa koyuyor. Ne olur ne olmaz! Özellikle bir dizi vardı. İzlemedim ama ne hikmetse her bölümü medyada bir hafta tartışılırdı. Böylelikle izlemeyenler izlemiş olurlardı okuyarak. F tipi yapılanmanın kanalında yayınlanan bir dizi. Özellikle Ergenekon ve askere karşı açılan davalarla ilgili önceden (!) yaptıkları derin öngörü ve sezgiler gerçek hayatta da aynen gerçekleşince halkta dikkatini haliyle bu diziye yöneltti. Millet, malum bir türlü bitirilemeyen dava süreçlerini Silivri'den, Hastal'dan değil bu kanaldan izlemeye ve ona göre fikir üretmeye başladı. Sonra bir anda bu dizi yayından kalktı. Tabi millet meraklandı. Ama birkaç ay sonra başlatılan şike operasyonu, ve deniz feneri davaları bence kilit rol oynuyor bu dizinin sonlanmasında. Ergenekon ve Balyoz vb. davalarda olabilecekleri tahmin eden senaristler haliyle bu davalarda da derin önsezilerini kullanmak zorunda kalacaklar. Eee yukarısı bıyık, aşağısı sakal. En iyisi dostları üzmemek, Bir müddet kenara çekilmek. Zaten her şey senaryoya uygun işliyor?Aslında bugünkü konum dizi filan değildi. Aşağıda anlattığım olayların gerçeklerle hiçbir alakası yoktur, tamamen hayal ürünüdür, mantığıyla bir şeyler karalamaktı. "Ülkenin her yanında terör kendini iyice hissettirmeye başlamış. Üç-beş çabulcu denilerek kaale alınmayan bu terör hareketi yanlış icraat ve açılımlarla bir halk hareketine dönüşmüş. Şehirlerde gözardı edilemeyecek bir milis yapılanmasını gerçekleştirmişti. Artık bu milis güçler her ortamda bağımsızlık, kendi anayasaları, kendi kolluk kuvvetlerinden vs. bahsediyorlar, devleti alenen tehdit ediyorlardı. Militan kuvvetleri de boş durmuyor, kahpe pusularla asker ve polisi hedef alıyor, onlarca şehit verdiriyorlardı. Ülkenin doğu illerinin birinin sakin bir kasabasında ise yeni yeni simalar kendini gösteriyordu. Bunlar o bölgenin insanı gibi giyiniyor, yiyor, içiyor. Namaz kılanla camiye, içki içenle meyhaneye gidiyorlar. Elleri de açık. Tabi bu hal halkın hoşuna gidiyor. Gel zaman git zaman halkın bunlara güveni iyice zirve yapıyor. Artık onların fikirlerini benimsemeye başlıyorlardı. Devlet bize zulmetti, ikinci sınıf muamele yaptı, özgürlük bizimde hakkımız söylemleri her evde konuşulmaya başlandı. Bu yabancı yüzler kendilerine militan kadrolarda buldu. Sahiplerinin sağladığı lojistik destekle (son model silah, mühimmat vs) bir gece ilçedeki polis karakolları, lojmanları, hastane vb. kurumlara saldırarak 150'ye yakın insanı katlettiler, cesetlerini yaktılar, nehirlere attılar. Artık bu kasaba onlar için kurtarılmış bölgeydi, hükümran kendileriydi. Halkta eli silahlı bu çetelere teslim olmuş, ses çıkaramaz duruma gelmişti. Tabi ülke yönetimi de orduyu bölgeye sevk etmiş. Topla, tüfekle, uçakla kasabaya giren ordu bu isyancıları bastırmıştı. Haliyle bu isyancıların yanında halktan da kayıplar verilmişti. Bu coğrafyada isyan hareketlerini başlatan dünyanın efendileri (!) için bulunmaz bir fırsattı bu yaşanılanlar. Hemen demokrasi, özgürlük adına tehditler başladı, askeri müdahaleler gündeme geldi. Sıranın kendilerinde olduğunu çok iyi biliyorlardı. En çok üzüldükleri şey ise daha beş-altı ay öncesine kadar leydileriyle beraber pozlar verip, kardeşliklerini ilan eden komşu ülkenin cumhurbaşkanından ve başbakanından aldıkları tehditlerdi. Kendi ülkelerindeki terörü, verdikleri şehitleri unutup, bizim ülkemizdeki isyan hareketine bu kardeşlerim nasıl destek olur, diye içerlemişlerdi?"İşimiz senaryo yazmak olmadığı için burada keselim. Zaten pekte beceremedik. Tabi bu yazıyı okuyanların aklına hemen Suriye ve Suriye yönetimine "Ya halkın isteklerini yerine getir ya da git" diyen başbakanımız veya "artık bu kadarı da fazla" diyen cumhurbaşkanımız gelebilir. Ama baştan dedik ya! Bu yazılanların gerçekle bir alakası yoktur, hayal ürünüdür!
Akın Aydın / diğer yazıları
- ‘Para milletin itibarıdır’ diyordu onu da kaybettirdi / 29.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024