Allah'ın, bütün insanlığa gönderdiği son elçisi, kendisine Kuran indirilen, tüm varlıklara rahmet olan, göklere yükseltilip mahlukatın sırları gösterilen, nice mucizelerin sahibi, rahmet peygamberi Hz. Muhammed'e ve tertemiz Ehl-i Beyt'ine salat ve selam olsun.
Salâtın, kelime anlamı dua, övgü, rahmettir.
Selâmın kelime anlamı ise esenlik, huzur, barıştır.
Allah'ın övgüsü, rahmeti, esenliği, huzuru Hz. Muhammed'e ve Ehl-i Beyt'i üzerine olsun.
Eksik salavat yasaklanmıştır
Bizzat Peygamber Efendimiz, Ehl-i Beyt'i anmadan sadece kendisine selam verilmesini yasaklamıştır.
Resulullah'tan (saav) şöyle nakledilmiştir; "Bana sonu kesik salâvat getirmeyin."
Kesik salavât nedir, diye sorduklarında; Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Allahumme salli alâ Muhammed" şeklinde deyip durmanızdır.
Siz salâvatı şöyle söyleyin: Allahumme salli alâ Muhammed'in ve alâ âl-i Muhammed" (İbn Hacer el- Mekki, es-Savaik'ul-Muhrika, s.87).
Salavatın okunma tarzına dair Rasulullah'ın bu ikazı ile "Ali bendendir, ben de ondanım", "Fatıma, benden bir parçadır", "Hasan ve Hüseyin benden bir parçadır" şeklindeki hadis-i şerifler, Ehl-i Beyt ile Rasulullah'ın bir bütün olduklarına işarettir. (Ahmed, Müsned, IV, 328, Buhârî, Sahih, Menakıb, 40, 59; Muslim, Sahih, Fedail'us-Ssahâbe, 93-94; Nesai, Hasais, s. 7-60).
Ahzap suresi 56. Ayette; "Allah ve melekleri, Hz. Peygambere salât ederler. Ey iman edenler, siz de, O'na tam bir teslimiyetle salât ve selâm edin".
Bu ayetin nazil olmasından sonra bizzat sahabe, Hz. Peygambere nasıl salat ve selam getireceklerini soruyorlar.
Resulullah (saav) şöyle salat ve selam okuyun buyuruyor: "Âllahümme sallî alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin. Kema salleyte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrahime inneke Hamîdun Mecîdun. Allahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin. Kemâ bârekte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrahime inneke Hamidun Mecîdun.
"Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in âli üzerine, İbrahim'in âli üzerine salât ettiğin gibi salât et. Şüphe yok ki, Sen Hamid'sin, Mecid'sin.
Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in âline, İbrahim'in âline bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle! Şüphesiz ki, Sen Hamîd'sin Mecîd'sin" (Buharî, sahih, Enbiyâ,10; Daavât, 31, 32; Müslim, Sahih, Salat, 65, 66, 69).
8. İmam, İmam Ali Rıza (a.s) diyor ki
Memun ve zamanın bilginleri, İmam Ali Rıza'ya, Ehl-i Beyt hakkında sordukları soruya şöyle cevap veriyor:
"Hiç şüphesiz, Allah ve melekleri Peygamber'e salât ederler. Ey iman edenler, siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin."
Bunu düşmanlar da biliyorlar ki, bu ayet nazil olduktan sonra halk: "Ya Resulullah, biz sana selam vermeyi biliyoruz, fakat salat nasıl olur?" diye sordular.
Peygamber salla'llâhu aleyhi ve alih buyurdular ki, şöyle deyin: "Allahumme salli ala Muhammed'in ve Âl-i Muhammed, kema salleyte ala İbrahim'e ve Âl-i İbrahim, inneke Hamidun Mecid."
İmam aleyhi's-selam orada bulunanlara: "Ey Cemaat, sizler arasında bu konuda bir ihtilaf mı var?" diye sordu.
Orada bulunanların hepsi: "Hayır" dediler.
Me'mun: Bu konuda asla ihtilaf yoktur, bilakis ittifak vardır. Fakat Ehl-i Beyt hakkında bundan daha açık bir ayet var mı?"
İmam aleyhi's-selam: Söyleyin bakalım "Yâ-sîn ve'l Kur'an'il Hakim, inneke le minel murselin, ala sıratin mustakim" ayetlerinin başında geçen "Yâ-sîn" kelimesinden kastedilen kimdir' dedi.
Ulema: "Yasin, Muhammed'dir ve bunda hiçbir şüphe yoktur."
İmam aleyhi's-selam: Allah Teâla, bu konuda Muhammed ve Âl-i Muhammed'e öyle bir fazilet vermiştir ki, hiç kimse vasfının hakikatine erişemez. Çünkü Allah Teâla, peygamberlerin dışında, başka hiç kimseye selam vermemiştir.
Allah Teâla buyurmuştur ki: "Alemler içinde Nuh'a selam olsun." "İbrahim'e selam olsun." "Musa'ya ve Harun'a selam olsun."
Ama Allah Teâla "Nuh'un âl'ine selam olsun" veya "İbrahim'in âl'ine selam olsun." veyahut "Musa ve Harun'un âl'ine selam olsun." buyurmamıştır. Sadece Âl-i Yâsîn'e selam olsun, diye buyurmuştur. Yani Muhammed'in Ehl-i Beyt'ine'.
Me'mun: "Andolsun ki, bu nükte ve bu izah ve beyan, ancak nübüvvet madeninde olabilir."
Peygamberimizi tanıyor muyuz?
O, sadece hakikati söyledi, vahyi eksiksiz ve hatasız bir şekilde aktardı. İnsanları batıldan uzaklaştırıp hakikate yönlendirdi.
O, herkesin güvenini kazanmış emin bir şahsiyetti. Verdiği sözden asla dönmezdi. Tüm işlerinde dürüst ve şeffaftı.
O, adildi. Hükümlerinde her daim adaleti gözetir, tüm insanlara ve canlılara karşı merhametliydi.
O, zorluklar karşısında metanetini korur, malını Allah yolunda harcar, makamına rağmen mütevazı bir hayat sürerdi.
O, affedici idi. Kendisine yapılan kötülükleri affeder, kötü niyet ve kin taşımaz, dostlarına vefalı davranırdı.
O, insanların en cesuruydu. İstişare eder, herkesin görüşünü dinler, akıllı ve basiretle olayları doğru değerlendirirdi.
O, gösterişten uzak mütevazi bir hayat yaşadı. Çalışkan, şükredici, israftan kaçınan, iyilik sever, vakarlı, zarif, kanaatkar, vefakâr, güler yüzlü, tatlı dilli, esprili, duygusal ve hassas bir kalbe sahip idi.
O, insanların en ahlaklısıydı. Çünkü O'nun ahlakı, Kur'an'dı.
Merhum Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın tabiri ile 'o, canlı Kuran'dı' ve O, bildiği her şeyi İmam Ali'ye öğretmiştir.
Selat ve selam Peygamber Efendimize ve Ehl-i Beyt'ine olsun. Kandilimiz mübarek olsun.
Salâtın, kelime anlamı dua, övgü, rahmettir.
Selâmın kelime anlamı ise esenlik, huzur, barıştır.
Allah'ın övgüsü, rahmeti, esenliği, huzuru Hz. Muhammed'e ve Ehl-i Beyt'i üzerine olsun.
Eksik salavat yasaklanmıştır
Bizzat Peygamber Efendimiz, Ehl-i Beyt'i anmadan sadece kendisine selam verilmesini yasaklamıştır.
Resulullah'tan (saav) şöyle nakledilmiştir; "Bana sonu kesik salâvat getirmeyin."
Kesik salavât nedir, diye sorduklarında; Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Allahumme salli alâ Muhammed" şeklinde deyip durmanızdır.
Siz salâvatı şöyle söyleyin: Allahumme salli alâ Muhammed'in ve alâ âl-i Muhammed" (İbn Hacer el- Mekki, es-Savaik'ul-Muhrika, s.87).
Salavatın okunma tarzına dair Rasulullah'ın bu ikazı ile "Ali bendendir, ben de ondanım", "Fatıma, benden bir parçadır", "Hasan ve Hüseyin benden bir parçadır" şeklindeki hadis-i şerifler, Ehl-i Beyt ile Rasulullah'ın bir bütün olduklarına işarettir. (Ahmed, Müsned, IV, 328, Buhârî, Sahih, Menakıb, 40, 59; Muslim, Sahih, Fedail'us-Ssahâbe, 93-94; Nesai, Hasais, s. 7-60).
Ahzap suresi 56. Ayette; "Allah ve melekleri, Hz. Peygambere salât ederler. Ey iman edenler, siz de, O'na tam bir teslimiyetle salât ve selâm edin".
Bu ayetin nazil olmasından sonra bizzat sahabe, Hz. Peygambere nasıl salat ve selam getireceklerini soruyorlar.
Resulullah (saav) şöyle salat ve selam okuyun buyuruyor: "Âllahümme sallî alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin. Kema salleyte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrahime inneke Hamîdun Mecîdun. Allahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin. Kemâ bârekte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrahime inneke Hamidun Mecîdun.
"Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in âli üzerine, İbrahim'in âli üzerine salât ettiğin gibi salât et. Şüphe yok ki, Sen Hamid'sin, Mecid'sin.
Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in âline, İbrahim'in âline bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle! Şüphesiz ki, Sen Hamîd'sin Mecîd'sin" (Buharî, sahih, Enbiyâ,10; Daavât, 31, 32; Müslim, Sahih, Salat, 65, 66, 69).
8. İmam, İmam Ali Rıza (a.s) diyor ki
Memun ve zamanın bilginleri, İmam Ali Rıza'ya, Ehl-i Beyt hakkında sordukları soruya şöyle cevap veriyor:
"Hiç şüphesiz, Allah ve melekleri Peygamber'e salât ederler. Ey iman edenler, siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin."
Bunu düşmanlar da biliyorlar ki, bu ayet nazil olduktan sonra halk: "Ya Resulullah, biz sana selam vermeyi biliyoruz, fakat salat nasıl olur?" diye sordular.
Peygamber salla'llâhu aleyhi ve alih buyurdular ki, şöyle deyin: "Allahumme salli ala Muhammed'in ve Âl-i Muhammed, kema salleyte ala İbrahim'e ve Âl-i İbrahim, inneke Hamidun Mecid."
İmam aleyhi's-selam orada bulunanlara: "Ey Cemaat, sizler arasında bu konuda bir ihtilaf mı var?" diye sordu.
Orada bulunanların hepsi: "Hayır" dediler.
Me'mun: Bu konuda asla ihtilaf yoktur, bilakis ittifak vardır. Fakat Ehl-i Beyt hakkında bundan daha açık bir ayet var mı?"
İmam aleyhi's-selam: Söyleyin bakalım "Yâ-sîn ve'l Kur'an'il Hakim, inneke le minel murselin, ala sıratin mustakim" ayetlerinin başında geçen "Yâ-sîn" kelimesinden kastedilen kimdir' dedi.
Ulema: "Yasin, Muhammed'dir ve bunda hiçbir şüphe yoktur."
İmam aleyhi's-selam: Allah Teâla, bu konuda Muhammed ve Âl-i Muhammed'e öyle bir fazilet vermiştir ki, hiç kimse vasfının hakikatine erişemez. Çünkü Allah Teâla, peygamberlerin dışında, başka hiç kimseye selam vermemiştir.
Allah Teâla buyurmuştur ki: "Alemler içinde Nuh'a selam olsun." "İbrahim'e selam olsun." "Musa'ya ve Harun'a selam olsun."
Ama Allah Teâla "Nuh'un âl'ine selam olsun" veya "İbrahim'in âl'ine selam olsun." veyahut "Musa ve Harun'un âl'ine selam olsun." buyurmamıştır. Sadece Âl-i Yâsîn'e selam olsun, diye buyurmuştur. Yani Muhammed'in Ehl-i Beyt'ine'.
Me'mun: "Andolsun ki, bu nükte ve bu izah ve beyan, ancak nübüvvet madeninde olabilir."
Peygamberimizi tanıyor muyuz?
O, sadece hakikati söyledi, vahyi eksiksiz ve hatasız bir şekilde aktardı. İnsanları batıldan uzaklaştırıp hakikate yönlendirdi.
O, herkesin güvenini kazanmış emin bir şahsiyetti. Verdiği sözden asla dönmezdi. Tüm işlerinde dürüst ve şeffaftı.
O, adildi. Hükümlerinde her daim adaleti gözetir, tüm insanlara ve canlılara karşı merhametliydi.
O, zorluklar karşısında metanetini korur, malını Allah yolunda harcar, makamına rağmen mütevazı bir hayat sürerdi.
O, affedici idi. Kendisine yapılan kötülükleri affeder, kötü niyet ve kin taşımaz, dostlarına vefalı davranırdı.
O, insanların en cesuruydu. İstişare eder, herkesin görüşünü dinler, akıllı ve basiretle olayları doğru değerlendirirdi.
O, gösterişten uzak mütevazi bir hayat yaşadı. Çalışkan, şükredici, israftan kaçınan, iyilik sever, vakarlı, zarif, kanaatkar, vefakâr, güler yüzlü, tatlı dilli, esprili, duygusal ve hassas bir kalbe sahip idi.
O, insanların en ahlaklısıydı. Çünkü O'nun ahlakı, Kur'an'dı.
Merhum Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın tabiri ile 'o, canlı Kuran'dı' ve O, bildiği her şeyi İmam Ali'ye öğretmiştir.
Selat ve selam Peygamber Efendimize ve Ehl-i Beyt'ine olsun. Kandilimiz mübarek olsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Peygamber Efendimizin doğum günü / 03.09.2025
- Tek parti iktidarı fakirden alıp zengine veriyor / 01.09.2025
- Yandaş medya nereye koşuyor, yargı ne yapıyor? / 31.08.2025
- Bu zafer öyle üç satır ile gerçekleşmedi, bakın nasıl gerçekleşti? / 30.08.2025
- Öcalan-Kandil- DEM açık, AKP-MHP kapalı oynuyor / 29.08.2025
- Bugüne kadar hangi asker veya askerler anayasa yaptı? / 28.08.2025
- Gereğini yapmanız için daha kaç bin Müslümanın ölmesi lazım? / 27.08.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’ komisyonu ilk görevini tamamladı / 25.08.2025
- Filistin’den, Erdoğan’a 3 mektup / 24.08.2025
- Adaletin batsın dünya / 23.08.2025
- Tek parti iktidarı fakirden alıp zengine veriyor / 01.09.2025
- Yandaş medya nereye koşuyor, yargı ne yapıyor? / 31.08.2025
- Bu zafer öyle üç satır ile gerçekleşmedi, bakın nasıl gerçekleşti? / 30.08.2025
- Öcalan-Kandil- DEM açık, AKP-MHP kapalı oynuyor / 29.08.2025
- Bugüne kadar hangi asker veya askerler anayasa yaptı? / 28.08.2025
- Gereğini yapmanız için daha kaç bin Müslümanın ölmesi lazım? / 27.08.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’ komisyonu ilk görevini tamamladı / 25.08.2025
- Filistin’den, Erdoğan’a 3 mektup / 24.08.2025
- Adaletin batsın dünya / 23.08.2025