Tarihten ders almayan milletler, acı olayları tekrar tekrar yaşar ve sonunda da yok olup giderler. Bilgili, birikimli ve akıllı devlet adamları, sadece kendi milletinin değil, başka milletlerin tarihinden de yararlanmasını bilirler. Türk milletinin tarihi ise, başka milletlerin tarihine ihtiyaç duyurmayacak kadar altın sayfalarla doludur. O bakımdan, Türk milletinin idarecileri çok şanslıdır. Böyle olmasına rağmen, idarecilerimiz, tarihimizden gerekli dersi almadan, körebe gibi yalpalayarak bir uçuruma doğru gidiyorlar. Bırakınız binlerce yıllık Türk tarihini, Osmanlı Devleti'nin yıkılış sebeplerinden ve İstiklâl Mücadelesi'nden azıcık bilgisi olan, bu büyük tehlikeyi görür.Bu sözlerimizi özetle örneklendirelim. Günümüzde, "yeni ve çağın ihtiyaçlarına en uygun" diye uygulamaya konulan temel politikaların hepsi, Osmanlı Devleti'ni yıkılışa götüren politikalardır. Meselâ, 'ekonomiyi dış dünyaya açma' politikası. Bu politika, Birinci Dünya Savaşı'ndan önce Osmanlı'da uygulanmıştı. O dönemde, gümrükler ve para piyasası alabildiğine dışa açıktı. Öyle ki, her ülkenin altın ve gümüşleri, Osmanlı ülkesinde serbestti ve Osmanlı'nın altın ve gümüş akçeleri ile birlikte dolanımda idi. Batılı ekonomistlerinden McCullach, bugünkü IMF'ci ekonomistler gibi, Osmanlı'nın bu uygulamasını "takdire şayan" buluyordu. Söz konusu politikaları, Tanzimat'la birlikte uygulamaya geçiren Mustafa Reşit Paşa, aklınca Osmanlı'yı kurtaracaktı, ama tam tersine batırdı. Ş. S. Aydemir, dışa açılma politikalarından sonra, ülkenin içine düştüğü durumu şöyle anlatır: "Yabancı mamüllerin ülkeye ithali, Türk gıda ve hammaddelerinin yabancı ülkelere ihracı işi, Türk soyundan olanların değil, ülkemizde yaşayan azınlıkların ve yabancıların tekelinde idi". Dahası, 1856 Islahat Fermanı ile yabancılara gayri menkul edinme hakkı verildi ve yabancılar, 7 bin kilometrekare toprak satın aldılar. İzmir'in yüzde 85'i İngilizlerin eline geçti. Bu sebepten İzmir'e, 'gavur İzmir' deniliyordu. İngiltere Kraliçesi Viktorya'nın doğum günü İzmir'de bayraklarla, ışıklarla kutlanmış ve resmi tatil ilân edilmişti. AKP hükümeti, 3 Temmuz 2003 tarihinde, 4916 sayılı kanunun 19. maddesinde, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 35 ve 36. maddelerinde, 442 sayılı Köy Kanunu'nun 87. maddesinde değişiklik yaparak, o günleri tekrar geri getirdi. AKP'liler, yaptıkları işin doğruluğunu savunarak, "karşılıklılık ilkesine göre Türk vatandaşlarının da başka ülkelerden toprak satın alabileceğini" söylüyorlar. Bu, bir aldatmacadır. Her ülkenin mülkiyet kanunları farklıdır ve birçok ülkede mülkiyet edinme hakkı bile bulunmamaktadır. Örnek olarak İngiltere ve İsrail gösterilebilir. İngiltere'de 49 ve 99 yıllığına toprağı kullanma izni verilmektedir. Çünkü İngiltere topraklarının mülkiyeti Büyük Britanya Kraliçesi'ne aittir. İsrail'de ise toprakların yüzde 80'i devletin, yüzde 15'i 'Yahudi Milli Fonu'nun, yüzde 5'i de eşit oranda vatandaşlara dağıtılmıştır. Ne gariptir ki, AKP hükümeti, Osmanlı'yı batıran, dışa açılma, toprak satma ve borçlanma politikalarına, ülkeyi kurtarma gerekçesiyle sarılıyor. Halbuki ders almak isteyenler için, 'Düyun-u Umumiye' bulunmaz bir örnektir. "Düyun-u Umumiye-i Osmaniye sürecinden, gümrük duvarlarını açmak isteyen, açık bütçeyi prensip haline getirmiş, dış borcu kamu açıklarınının kapatılmasında yegâne yol olarak gören, sonra da yeni krediler alabilmek için IMF gibi kurumların önerdiği programları harfi harfine uygulamak zorunda kalan yöneticiler için alınacak ibretli dersler vardır" (Bkz. Yrd. Doç. Dr. Faruk Yılmaz, Devlet Borçlanması, s 312). Şunu da bir not olarak düşelim. 'Milli dava' diyerek, yıllarca peşinden koştuğumuz Kıbrıs'ın, elimizden çıkışının sebebi de dış borçtu. "Kıbrıs Adası 1855 düyunu için Mısır gelirleriyle birlikte karşılık gösterilmişti. Kıbrıs bu anlaşmada İngiltere'ye bırakıldığından, Türkiye 1855 yılı borçlanmasından ibra edilmiş, ancak Kıbrıs bütünüyle İngiltere'ye geçmişti" (A.g.e., s.219). Sonu felâketle bitmiş politikaları tekrar deneyen Hükümeti, millet hayretle izliyor. Kararını, herhalde seçim günü verecektir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018