Sayın Cumhurbaşkanı; 'yoklukları ve sefaleti tarihe gömdük' demiş.
Memleketin dört bir yanında, yedi iklim dört bucakta yokluklar ve sefalet, boy verip dam boyunu geçtiğine göre, sanki tarihe değil de toprağa gömülmüşe benziyorlar.
Bilindiği üzere toprağa gömülen her tohum, hele de yağmurlu bir mevsime rastlamışsa, adeta tarlanın dışına taşar.
Yokluklar ve sefalet memleketin dört bir yanında kol geziyor, rastladığı her yoksulu eziyor, çoluk-çocuğunu doyurmakta ve sıcak bir ortamda uyutmakta zorlanan ebeveynleri yaman üzüyor.
Yöneteni ile yönetileni ile, amiri ile memuru ile, işçisi ile iş vereni ile, köylüsü ile şehirlisi ile hep beraber oturup, başımızı iki elimizin arasına alıp, mümkünse bir birimizin de yüzüne bakarak şu soruların cevaplarını bulmaya çalışmalıyız.
Tarih boyunca nice kuşakları, nice nesilleri beslemiş ve büyütmüş olan bu bereketli topraklar, atılan her tohumu kat kat fazlası ile veren bu verimli topraklar, ne oldu ve nasıl oldu ki, yoklukların ve sefaletin boy verdiği, kol gezdiği, önüne çıkanı ezdiği coğrafya haline geldi?
Yoklukların ve sefaletin gerçekten de tarihe gömülmesi için, koskoca yirmi yıl, yeterli bir zaman dilimi değil miydi?
Bu toprakların kaynakları ve çalışkan insan gücü yerli yerinde kullanılsaydı, yokluklardan ve sefaletten söz edilebilir miydi?
Bu ikili, eğer tarihe gömülmüş olsaydı, dünya ülkeleri arasında yapılan 'sefalet endeksi' sıralamasında liste başında olur muyduk?
Yoklukların yok sattığı ve sefaletin kol gezdiği, caddelere ve sokaklara sızdığı, deli rüzgâr gibi dört bir yanda esip tozduğu korkunç bir manzara oluşur muydu?
Söz buradan, yokluklardan ve sefaletten açılınca, hiç abartmadan söyleyelim ki, zihnimize üşüşen sorular dahi sanki, en verimli toprağa atılmış gibi adeta her taraftan fışkırıyor.
Sayın Cumhurbaşkanının dediği gibi, yoklukların da, sefaletin de gerçekten tarihe gömülmüş olmasını ne kadar da isterdik, hem de candan ve gönülden.
Ne yazık ki, iktidarın yardımları ile ancak hayatlarını sürdürebilen nice on milyonlar bunun tersini söylüyor, çoluk-çocuğuna etin tadını hatırlatmak için Kurban Bayramını iple çeken milyonlar bunun tersini haykırıyor, her gün ve günün her saatinde kameralara yansıyan ucuz ekmek kuyrukları, biraz indirimli olması muhtemel şeker ve yağ kuyrukları tam tersini söylüyor.
Hem yokluklar hem de sefalet, tarihe değil de sanki münbit bir araziye ekilmiş gibi her taraftan fışkırıyor.
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025