İslam tarihinin daha başında, başlangıcında vuku bulmuş olan...
İslam Peygamberinin vefatının ardından daha yarım yüzyıl geçmeden o yüce peygamberin aile efradına, göz bebeği torunlarına karşı işlenmiş olan...
Zekeriya Peygamberin, bir ağacın kovuğuna yatırılarak ağaçla beraber canlı canlı biçilmesinden daha vahim, daha korkunç bir cinayet olan Kerbela cinayetinin, cinayeti işleyenler tarafından ustaca yumuşatılmış olmasına, üzerine simsiyah bir perde çekilmiş olmasına 1440 yıl sonrasından isyan ediyoruz.
Alemlerin Rabbi'nin insanlığa son mesajı olan Kerim Kitapta; "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim" (Maide: 3) buyurduğu Yüce İslam'ın kasıtlı olarak sulandırılması karşısında tavır alan, ifsatçılara biat etmeyen Peygamber evladının kılıçtan geçirilmiş olmasına asırlar sonrasından isyan ediyoruz.
Peygamber evladını kılıçtan geçirenlerin, dolayısıyla son peygambere tarifsiz acılar yaşatanların bir de zeytin yağı gibi üste çıkarak asırlardan beri kendilerini "sünnet ehli" olarak bu ümmete yutturmuş olmalarına gerçekten isyan ediyoruz. Hesap gününde, mahşer yerinde yarın, Hz. Hüseyin'e kılıç çalanların, başını gövdesinden ayıranların, mübarek vücudunu atlara çiğnetenlerin, kardeşi Zeyneb'i, kızı Rukayye'yi kan-yaş içinde bırakanların Peygamberin, Hz. Ali ve Fâtıma'nın yüzlerine nasıl bakacaklarını sormuyoruz ama bu korkunç cinayete imza atanları asırlardır "sünnet ehli" diye kabul edenlerin durumunu gerçekten merak ediyoruz.
Nasıl oluyor da, Peygamber evladını kılıçtan geçirenler "Peygamberin izinden gidenler" olarak tanımlanabiliyor?
Nasıl oluyor da, Peygamber evladını zehirletenler, Ehli Beyt'in fertlerine kan kusturanlar "sünnet ehli" olarak tarif edilebiliyor?
Nasıl oluyor da, daha vefatının üzerinden yarım asır geçmeden tebliğ ettiği Yüce İslam'ı bozup-parçalamaya çalışanlar, elli sene sonra neredeyse tanınmaz hale getirenler "Peygamberin izinden gidenler" olarak anılabiliyor?
Bir değil, bin terslik yok mu bu işte, bu gidişte ve bu anlayışta?
Asırlardan beridir tarihin üzerine örtülmüş olan bu simsiyah perdenin yırtılması hususunda herkes üzerine düşeni yapmalı ve sahte kahramanlar yeni nesillere tanıtılmalıdır.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024
- “Damla bile değil idim Göle çevirdiler beni” / 02.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024
- “Damla bile değil idim Göle çevirdiler beni” / 02.04.2024