Başbakan'ın AB'ye karşı olanları "Ortaçağ kafalı" olmakla suçlaması bir gerçeği daha ortaya çıkardı: "Tarihimizi yeterince bilmiyoruz, kendi tarihimize oldukça yabancıyız" Çünkü Başbakan "Ortaçağ kafalı" ifadesiyle birilerini, hatta anketlere göre milletimizin yüzde 70'ini suçluyordu, suçlamak için bu talihsiz ifadeyi kullanmıştı, ama halbuki Ortaçağ Türk tarihinin zirvede olduğu, içinde Türk destanlarının bulunduğu, Türk'ün İslam'la tanıştığı bizler için aydınlık bir dönemdi.Ortaçağ, Batı için karanlığı temsil ediyordu ve Başbakan'ın bakışı da bu açıdandı. Diğer bir ifadeyle bir refleksle çıkan bu ifade, Batı'nın karanlık dönemini baz alıyordu.Ben, olayı bu sefer farklı bir boyutta ele almaya çalışacağım. En üst düzeyde böyle ciddi bir hata yapılabiliyorsa milli eğitimimizin ciddi bir şekilde sorgulanması, tarih kitaplarının yeniden gözden geçirilmesi, milletimize kendi kültürümüz ve tarihimizden çok yabancıların kültür ve tarihini lanse eden basın ve medyamıza çeki düzen verilmesi acilen gerekmektedir. Nihat Sami Banarlı, Amerikalı Profesör Rufi ile sohbet ederken söz batılılaşmadan açılınca Profesör Rufi şunları söylüyordu:"Siz tarihte defalarca başarı kazanmış bir milletsiniz. Bize veya başkalarına imrenmek neyinize? Biz yeni bir millet olduğumuz için, tarihte muvaffak olmuş milletlerin sırlarını araştırır, bulduğumuz ve uygun gördüğümüzü asrımıza tatbik ederiz. Sizden de aldığımız kıymetler vardır. Eğer ilerlemek istiyorsanız, muvaffak olduğunuz asırlarda hangi meziyetlerinizle hangi usul ve teşkilatınızla kazandınız? Bunları araştırınız, bulduklarınızı modernize ediniz. Kendi milli ve denenmiş temelleriniz üzerinde yükseliniz".5 bin yıllık Türk tarihinde, bin yıllık Türk İslam medeniyetinde ve nihayetinde 80 küsur yıllık Cumhuriyetimiz döneminde başarılı olduğumuz o kadar çok konu var ki bunları bir kenara bırakamayız.Kazandığımız bu tecrübelerin olumlusunu da olumsuzunu da mutlaka kayıt altında tutup nesillerimize aktarmalıyız.Olumlusunu modernize ederek, olumsuzunu da nerelerde hata yapıldı, bu hataları bir daha nasıl yapmayız şeklinde bir uyarı bir ikaz olarak günümüze taşımalıyız. Bizler devlet kurma tecrübesine en fazla sahip bir milletiz, ama elimizdeki birçok devleti bir takım oyunlarla elimizden kaçırma tecrübemiz de var.Bütün bu tecrübeler yaşanmış, yapılan doğrular ve yanlışlar tarihin sayfalarında yer alıyor. Şimdi bizler tarihimize kendi bakış açımızla istifade ederek bakmaz, bir senaryo gereği Batılıların süzgecinden kendi tarihimizi öğrenmeye çalışırsak, karşımıza Başbakan'ın yaşattığı manzara çıkar.Şu an yapılan tarihimizi sümenaltı yapma faaliyetidir. Tarihte yaşanan olumsuzluklar ön plana çıkarılıyor, hatta bir takım iftiralarla milletimizin tarihi önderleri lekelenmeye çalışılıyor. Çünkü tarihini bilen ve sımsıkı sahip çıkan bir Türk milletini köleleştirmek, asimile etmek kolay değil. Önce bu aziz milletin binlerce yıllık tarihiyle bağını tamamen koparmak lazım.Son zamanlarda bırakın binlerce yıl öncesini, 80 yıl önce bu millete zafer kazandırarak Cumhuriyetimizi bize emanet eden Atatürk hakkında bile dedikodu ve iftira üretmeye başladılar.Fatih, Çanakkale tartışmaya açılarak tarihimizin köküne dinamit konuluyor, Atatürk tartışmaya açılarak Cumhuriyetimizin temeline dinamit konuluyor.Halbuki olması gereken tarihimizi yargılamak değil, doğrulardan istifade etmek, yanlışlardan da ibret almaktır. Ki bizim tarihimiz doğrularla doludur, yanlışlar ise yok denecek kadar azdır. Batı'nın tarihi öyle mi? Bizim tarihimizi bize karşı maksatlı olarak yerden yere vuran Batı ve işbirlikçileri kendi yanlışlarla dolu tarihlerine sıra gelince hemen örtbas etme, yanlışı doğru diye yedirme gayreti içine giriyorlar.Bir hırsızı kahraman, azılı bir katili ise aziz yapıveriyorlar.Tarih bilincine sahip olmak millet olarak bizleri bir ve beraber kılar. Düşmanlarımızın oyunları konusunda bizleri ayık tutar. Bu bilinçle hareket edildiğinde ağır bedeller ödemeden düzlüğe çıkmak mümkündür, ama bıçak kemiğe dayandığında bunun bedelini millet olarak her ferdimiz ödemek zorunda kalacaktır. Gümrük Birliği'ni anlamak için Baltalimanı Anlaşmasını ve sonrasını okumak zorundayız.AB projelerini anlamak için Paris Anlaşması ve Sevr'e kadar varan süreci mutlaka okumalıyız.Bugünkü ABD müttefikliğini(!) anlayabilmek için, Osmanlı'nın son dönemlerinde bizimle savaşmadığı halde bize en çok zararı veren ve ülkemizi bölünmenin eşiğine getiren bugünün PKK fitnesinin de temeli olan ABD'nin Wilson ilkelerini tekrar okumalıyız. Okuyalım ki, Atatürk'ün ve günümüzdeki Atatürklerin farkına varabilelim.Yine milyonlarca kayıp vererek ağır bir bedel ödemeden zararın neresinden dönebilirsek dönelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025