Önceki gün Kopenhag Zirvesi'ni böyle değerlendirmiştik.
Ancak görüyorum ki, Başbakan ve AKP lideri başta olmak üzere iktidar, zirveyi bir başarı gibi göstermeye çalışıyor.
Tabii, yağcı medyanın çanak manşetleriyle zorlanmıyor da...
Başbakan Gül: "Aslında AB'den daha büyük tavizler koparabilmek için ağladık" diyerek aslında beklentilerinin gerçekleşmediğini ustaca örtmeye çalışıyor.
En doğrusunu Cumhurbaşkanı açıkladı: "AB Türkiye'nin beklentilerine cevap vermemiştir. Zaten vermeyeceğini biliyorduk".
Şimdi Kopenhag'da ne elde edip ne elde edemediğimizi, neyi verip neyi alamadığımızı, siyasilerin politik söylemlerinin örtüsünü kaldırarak bakalım.
Bunun için bir kaç basit soru sormamız yeterli.
Soru bir: Türkiye, Kopenhag'a bir müzakere tarihi almak için gitmemiş miydi?
Soru iki: Türkiye'nin müzakere tarihi istediğine karşılık AB yetkilileri, şartlı müzakere tarihi veya tarih için tarih deyince Hükümetimiz, büyük gürültüler koparıp, AB'ye tehditler savurmamış mıydı? Gümrük Birliği'nden çıkmaktan ekonomik boykota kadar bir dizi AB planından bahsetmemiş miydi?
Soru üç: Peki, Türkiye'ye Kopenhag Zirvesi'nde ne verilmiştir?
İktidar partisinin yayın organının dış politika yazarı ve ABD Savunma Bakan Yardımcısı'nın arkadaşının ifadesi ile, "Türkiye, beklediğinin en kötüsü olan, tarih için şartlı tarih aldı."
Türkçe'si, Türkiye kocaman bir hava aldı.
Soru dört: O halde, iktidar, AB başkentlerinde esip gürlediği gibi sert tepki koyacak mı? Gerekirse GB'den çıkacak mı?
İktidar, tam tersini yaparak aslında bu sonucu beklediklerini, daha kötü bir sonuç olmaması için "tavır" koyduklarını söyleyerek yelkenleri indiriyor.
Soru beş: O halde bundan sonra Türkiye'nin efelenmesine AB inanır mı?
İnanmaz ve kendisi hesap sormaya başlar.
Ve nitekim öyle oldu,
Almanya; ve Fransız Başbakanı Başbakan Gül'ü zorlamadı mı?
Dışişlerinde söylediğiniz sözün nereye varacağını iyi hesap etmelisiniz!
Yabancı politikacılar, seçmen gibi değildir. Seçmene bugün böyle, yarın öyle konuşmaya alışan politikacılar, dış politikada zor durumda kalabilirler.
Türkiye, Kopenhag'da müzakere tarihi dahi alamazken, Kıbrıs'ı kaybetti.
Rum Kesimi'nin Kıbrıs adı altında adayı temsilen AB üyesi olacağı ilan edildi.
Son bir soru: Hani biz ısrarla Rum Kesimi, AB üyesi yapılırsa KKTC ile entegrasyona gideriz, diyorduk!
Bu devlet politikamız da mı değişti?
Rum Kesimi, düğün bayram ederken Türk Kesimi saçını başını yoluyor.
Peki, Türkiye ne yapacak bundan sonra? Bilen var mı?