Türkün tarihinde dillere destan aşklar hakkında çok önemli eserler mevcuttur. “Kerem ile Aslı”da aşkından yanacak kadar büyük bir sevdadan, “Ferhat ile Şirin”de aşkından dağları delecek kadar büyük bir sevdadan, “Leyla ile Mecnun”da aşkından dağlara çöllere düşecek kadar büyük bir sevdadan bahsedilir.
Bu aşklar, çeşitli şekillerde destansı özellikler katılarak dilden dile, gönülden gönüle, satırdan satıra, nesilden nesile, aktarılır.
Destansı anlatımlarla zenginleşen bu halk hikâyelerinden kimileri gerekli dersleri çıkarır, kimileri dinler ya da okur geçer, kimleri de buradaki sırları ortaya çıkarırlar.
Özellikle Türk edebiyatında “Leyla ile Mecnun” çok önemli bir yere sahiptir. Büyük bir Hak dostu olan Fuzuli’nin kaleme aldığı “Leyla ile Mecnun” eserinde sıradan bir aşktan değil de Hak, Hakikat ve Ehl-i Beyt sevdasından bahsetmiştir.
Mübarek Ramazan dolayısıyla Meltem TV’de yayınlanan iftar programlarında Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın feyz ve muhabbet dolu sohbetleriyle, fikir ve gönüllerimiz ilahi nurla aydınlandı. Bir sohbetlerinde de tasavvufta Leyla’nın ne manaya geldiği hakkında da aydınlatıcı bilgiler verdiler.
Prof. Dr. Haydar Baş sohbetlerinde; “Tasavvufta Leyla, kişinin gönlünde taşıdığı sevdasıdır. Herkesin Leyla’sı kalbinde taşıdığı sevdanın adıdır. Fuzuli eserinde kendi Leyla’sından bahsederken aslında Hz. Hüseyin’den bahsetmektedir. O bir Ehl-i Beyt aşığıydı. Sevdasını Leyla adıyla dile getirmiştir. Leyla ile Mecnunda bahsedilen aşk, bir delikanlının sevdasından değil ilahi bir aşktan bahsedilmektedir. Leyla bir gün Mecnuna haber yollar, ‘Eğer beni seviyorsa bana kolunu kessin de yollasın’ diye. Haberi alan Mecnun alır eline bıçağı tam keseceği anda vazgeçer ve, ‘Söyleyin Leyla’ya bende Ona verilecek kol yoktur’ diye. Leyla tekrar haber yollar “hani beni çok sevdiğini söylüyordu, canını vereceğini söylüyordu. Kolunu bile kesemiyor.” Mecnun da Leyla’ya, ‘Söyleyin Leyla’ya o kol benim değil ki. Nereye baksam onu görüyorum koluma baktım onu gördüm. Bu kol benim değil onun kolu olduğu için kesemedim. Kimin kolunu kime vereyim kol zaten onun’ diye cevap gönderir. Siz de takdir edersiniz ki bu sevda sıradan bir delikanlının birine olan sevdası olamaz. Bu olsa olsa ilahi aşktır. Bu aşk, kişiyi Hakka vuslat ettirir. Bu manada insanı kâmiller de sevenleri için Leyla hükmündedir. Onlar da sevenlerini Hakka vuslat ettirirler.”
Değerli dostlar, buradan anlaşılan odur ki; kişinin gönlünde taşıdığı sevda ne ise; yolunu, istikametini ve hedefini o şekilde tanzim etmektedir. Ortaya koyduğu gayret kadar da yol alabilmektedir.
Gayesi Hak olanlar, gönlünde bir Leyla bulmalı. Leyla’sına da Mecnun misali sevdalanmalıdır. Vesselam.
Bu aşklar, çeşitli şekillerde destansı özellikler katılarak dilden dile, gönülden gönüle, satırdan satıra, nesilden nesile, aktarılır.
Destansı anlatımlarla zenginleşen bu halk hikâyelerinden kimileri gerekli dersleri çıkarır, kimileri dinler ya da okur geçer, kimleri de buradaki sırları ortaya çıkarırlar.
Özellikle Türk edebiyatında “Leyla ile Mecnun” çok önemli bir yere sahiptir. Büyük bir Hak dostu olan Fuzuli’nin kaleme aldığı “Leyla ile Mecnun” eserinde sıradan bir aşktan değil de Hak, Hakikat ve Ehl-i Beyt sevdasından bahsetmiştir.
Mübarek Ramazan dolayısıyla Meltem TV’de yayınlanan iftar programlarında Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın feyz ve muhabbet dolu sohbetleriyle, fikir ve gönüllerimiz ilahi nurla aydınlandı. Bir sohbetlerinde de tasavvufta Leyla’nın ne manaya geldiği hakkında da aydınlatıcı bilgiler verdiler.
Prof. Dr. Haydar Baş sohbetlerinde; “Tasavvufta Leyla, kişinin gönlünde taşıdığı sevdasıdır. Herkesin Leyla’sı kalbinde taşıdığı sevdanın adıdır. Fuzuli eserinde kendi Leyla’sından bahsederken aslında Hz. Hüseyin’den bahsetmektedir. O bir Ehl-i Beyt aşığıydı. Sevdasını Leyla adıyla dile getirmiştir. Leyla ile Mecnunda bahsedilen aşk, bir delikanlının sevdasından değil ilahi bir aşktan bahsedilmektedir. Leyla bir gün Mecnuna haber yollar, ‘Eğer beni seviyorsa bana kolunu kessin de yollasın’ diye. Haberi alan Mecnun alır eline bıçağı tam keseceği anda vazgeçer ve, ‘Söyleyin Leyla’ya bende Ona verilecek kol yoktur’ diye. Leyla tekrar haber yollar “hani beni çok sevdiğini söylüyordu, canını vereceğini söylüyordu. Kolunu bile kesemiyor.” Mecnun da Leyla’ya, ‘Söyleyin Leyla’ya o kol benim değil ki. Nereye baksam onu görüyorum koluma baktım onu gördüm. Bu kol benim değil onun kolu olduğu için kesemedim. Kimin kolunu kime vereyim kol zaten onun’ diye cevap gönderir. Siz de takdir edersiniz ki bu sevda sıradan bir delikanlının birine olan sevdası olamaz. Bu olsa olsa ilahi aşktır. Bu aşk, kişiyi Hakka vuslat ettirir. Bu manada insanı kâmiller de sevenleri için Leyla hükmündedir. Onlar da sevenlerini Hakka vuslat ettirirler.”
Değerli dostlar, buradan anlaşılan odur ki; kişinin gönlünde taşıdığı sevda ne ise; yolunu, istikametini ve hedefini o şekilde tanzim etmektedir. Ortaya koyduğu gayret kadar da yol alabilmektedir.
Gayesi Hak olanlar, gönlünde bir Leyla bulmalı. Leyla’sına da Mecnun misali sevdalanmalıdır. Vesselam.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024
- Şevval orucu ve kurtuluş namazı hakkında / 13.04.2024
- Bayramı fırsat bilmelidir / 09.04.2024
- Elveda ey Ramazan / 08.04.2024
- ‘Oldum’ diyen insan azarmış / 06.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024
- Şevval orucu ve kurtuluş namazı hakkında / 13.04.2024
- Bayramı fırsat bilmelidir / 09.04.2024
- Elveda ey Ramazan / 08.04.2024
- ‘Oldum’ diyen insan azarmış / 06.04.2024