Ne zaman geniş aile bir araya gelsek, bayramlarda seyranlarda, düğün dernek buluşmalarında bu nezih söz söylenmeden geçilmez:
"Anam ciğerim sana bir ekmek yağlısı yapacağım ama tava da delik, yağ da yok."
Nasıl ki ağıtlar, acı hatıraları anlatan şiirler, türküler şimdilerde oyun havası formatında çalınıp söyleniyor, işte bu söz de her sofraya oturuşta söylenir, kahkahalar atılarak ağlarcasına gülünüp eğlenilir.
En küçük amcam çocukluğunda bu yemeği çok sevdiğinden ona bakılır, bir kez daha kahkaha tufanı yaşanırdı.
Çocukluğumuzda gittiğimiz baba ocağı köy evinde büyük bir sofranın başında yaşanılan bu güzel anı özelinde günümüzde yaşadıklarımıza bir pencere açmak isterim.
İnsanlar geçim derdini o kadar derinden yaşıyor ki, içinden çıkılmaz bir hal aldı ekonomik sıkıntılar.
Gündem yoğun, gündem sürekli saatlik, hatta anlık değişiyor.
Fakat ne hikmetse ne zaman işçinin, emekçinin, emeklinin aldığı maaş gündeme gelse, başka başka mevzular ortaya dökülerek gerçek gündem öteleniyor, üstü örtülüyor, yok sayılıyor.
Sanayi üretim araçları ve teknolojik altyapı ile hammadde ithalatı olduğu sürece dışa bağımlılık azalmıyor.
İhraç ettiğimiz birçok tarım dışı ürün de maalesef ithal edilen ürünlerin işlenmesi ile oluşmakta.
Cari açık ve dövize olan ihtiyaç arttıkça artıyor.
Yerli ve milli olduğunu söyleyenler ne yazık ki milletin makus kaderini içinden çıkılmaz bir kötü hale sürüklüyorlar.
Esaret altında kalan ekonomi, dış güçler denilen sermayedar faiz lobisinin pençesinden kurtulamıyor.
Bu da ekonomide, enflasyon denilen canavarı hortlatıyor.
Gelirler sabit, harcamalar her geçen gün artınca haliyle vatandaşın yaşamak için verdiği mücadele daha da zorlaşıyor.
Kredi kartı borç batağına düşen, kredisinin günü hatta ayı geçen, takibe düşen, haciz memurlarını ağırlayan, çıkmaza giren vatandaş, bir umut, bir çıkış yolu arıyor.
Sinirler geriliyor, tartışmalar çıkıyor aile içinde.
İşte bundan sonra mutsuzluk başlıyor.
Süreç devam ettikçe kavgalar, şiddet yerini alıyor.
Kardeş kardeşe borç vermiyor, destek olmuyor.
Halkın mutluğu ve refahı için, adalet için, milletin kalkınması için rey alanlar, şimdi görülüyor ki seçmenlerini unuttular.
Artık başka bir boyuttalar.
O kadar yükseğe çıkarttı ki bu millet onları, artık bulundukları tahttan aşağıdaki velinimetlerini göremez oldular.
Güç zehirlenmesi yaşıyorlar maalesef.
Ama geçmiş bize gösteriyor ki;
Yüksek uçan gönül
Yorulur bir gün,
Mizan terazisi
Kurulur bir gün,
Herkesin ettiği
Sorulur bir gün.
Bu kadim millet kendisini seveni de, sayanı da gönül tahtının en yükseğine koyar.
Ama çok canı yanarsa, o yüksekten de bırakır, atar.
Bir kuru ekmeğe muhtaç edilmek istenen insanımızı hafife almak iyi bir yol değildir.
Makam ve mevki sahibi kim ise kul hakkını gözeterek davranmalı.
Kul kuldan razı ise Hak da kuldan razıdır.
Milletin sofrasında ekmek bitiyor.
Tava delindi delinecek, terekteki yağ bitmek üzere.
- 'Sudan geçtim susuzum, yüküm ekmek karnım aç' / 15.07.2025
- Tiyatro / 12.07.2025
- Kentin boş duvarları / 11.07.2025
- Muharrem ayı ve Ehl-i Beyt / 09.07.2025
- Düzeltme / 07.07.2025
- Kul Himmet / 06.07.2025
- “Meşhur” mu, “meçhul” mü? / 19.06.2025
- Gebze Lisesi, FSM Anadolu Lisesi ve okul dergisi / 17.06.2025
- Kim? / 16.06.2025