Tavusun yaratılışındaki ilginçlikler
İmam Ali (a.s): "Allah, canlı-cansız, duran-hareket eden her ne varsa onları en harika bir şekilde örneksiz yaratmıştır
09.06.2025 14:38:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Ali (a.s): "Allah, canlı-cansız, duran-hareket eden her ne varsa onları en harika bir şekilde örneksiz yaratmıştır.
Bunların hepsini de sanatının inceliklerine, kudretinin azametine apaçık birer delil olarak dikmiştir; akıllar Allah'ın büyüklüğünü itiraf ederek boyun eğmiş, O'nun vahdaniyetine ait delilleri kulaklarımızda çınlamıştır.
Yeryüzünün kovuklarında, geniş vadilerde ve yüksek dağların zirvelerinde çeşit çeşit şekilleri olan kuşları yaratmıştır. Değişik değişik kanatları, farklı farklı şekilleri, O'nun emri altında iç açıcı geniş semalarda ve fezalarda kanat çırpan kuşlar...
Onlar bir zamanlar yokken Allah onları yoktan var etti, ilginç şekil ve suretler verdi, eklemlerle sağlamlaştırdı ve bütün uzuvlarına et ve deri giydirdi. Bir kısmını şişman ve etine dolgun yaratarak, gökyüzünde seri ve süratli uçmaktan alıkoydu.
Bunları yeri sıyırarak uçacak şekilde yarattı. İnce sanatı ve latif kudretiyle kuşları farklı farklı renklerde tertip etti. Bir kısmı da, vücudunun renginin aksine, özellikle boynu sanki tasma gibi bir renkle kaplanmıştır. (Bütün bunlar Allah'ın vahdaniyetine ve kudretine birer delildir.)

Mükemmel bir şekilde yaratılmış olan tavus, Allah'ın en harika yaratıklarından birisidir. Onun kanatlarının uzun ve kısa yerlerindeki renkleri en güzel şekilde dizmiş, uzun bir kuyruk yaratmıştır.
Dişisine doğru yürüdüğü zaman kuyruğunu yayar, kendisine gölge edercesine denizlerdeki gemilerin yelkenleri gibi cazibeli, acayip bir edayla kuyruğunu havaya kaldırarak sağa sola hareket ettirip dişisine horozun gidişi gibi gider. Şehvetli erkek hayvanların, dişilerini dölledikleri gibi tenasül organlarıyla dişisini döller.
Sözlerimin doğruluğunu ispatlayan gerçekleri gidip görmek suretiyle müşahede ediniz, zayıf deliller üzere bir şey diyen kimse değilim. Göz salgı bezlerinin göndermiş oldukları yaşların gözlerinin yan taraflarında durduğunu, dişisinin bunu emerek tattığını, sonra dişiyi dölleyen tenasül suyundan olmadığını, gözden kaynaklanan yaştan olduğunu ileri sürenler varsa da bu delilsiz inanç, halkın kargaların (gagalarının birbirine değmesinden) döllenmesi inancından daha garip değildir.
Tavusun kanatları sanki gümüşten yapılmış tarak gibi durur, üzerinde biten sarı ve yeşil renkler saf altın ve yeşil zebercet gibi parlar.
Onu yerin yeşerttiklerine benzetecek olursanız; her ilkbaharda yeşeren rengârenk çiçeklere, işlenmiş kıymetli taşlara veya Yemen'in işlenmiş giysilerine benzetebilirsiniz. Onu mücevherlere benzetecek olursanız, o muhtelif renklerden meydana gelen mücevherler ve gümüşlerle süslenmiş yüzük taşlarına benzer.
Yürüyüşü kendisini beğenen ve işve ile yürüyen kimsenin yürüyüşüne benzer. Bazen başını çevirerek kanatları ve kuyruğunu inceden inceye inceler, mücevher ve inciden giymiş olduğu giysisinden dolayı kahkahalar atarak güler.
Gözleriyle ayaklarını süzdüğü zaman ağlayarak, sesini yükselterek bağırır. Bu bağırışla, sanki yardım ister ve acı çektiğinin gerçek yönünü ortaya koyar. Çünkü onun ayakları melez Hint horozu gibi ince ve zayıftır. Onun ayak kemiğinin arkasında sivri uçlu bir kemik vardır.
Başında ise bir tutam yeşil ve nakışlı saç bulunmaktadır. Boynunun çıkış yeri ve boyun ile karna varan mesafe ibriğe benzemektedir. Yemyeşil renkli Yemen kına çiçeğini veya giyilen ayna gibi parlak ipekleri andırmakta, kadının siyah bir örtüyü kendisine sardığı gibi siyah bir örtüye bürünmekte, ancak o çok parıldadığını, eşi olmayan göz alıcı yeşilliğin kendisinde birleşip kaynaştığını hayal etmektedir.
Kulağının yarığında kalem ucuna benzer ve papatya gibi bembeyaz duran bir çizgi vardır, bu beyazlık etrafındaki siyah renk arasında parlar. Bu hayvanda kullanılmayan çok az renk vardır, aşırı parlaklık ve güzellikten dolayı rengi daha güzel göstermekte ve henüz bahar yağmurlarının ve sıcak güneşin büyütmediği dağınık tomurcukları andırmaktadır.

Bazen kanadından çıkmakta, gömleğinden soyunmakta, sonbaharda yaprak döken ağaçlar gibi, başının arkasındaki tüyler bile dökülmekte, yeniden bitmekte, yeniden büyüyerek ilk halini almaktadır, yeni kanatla da renk hususunda ilki gibidir. Her yer önceki yerini alır.
Tavusun bir kanadına dikkatlice bakacak olursan bir defa kırmızı, bir defa yeşil zebercet ve bir defa da altın sarısı görürsün. O halde derin fikirler ve zevk sahibi akıllar nasıl bu hayvanın ilginç yaratılışını derk edebilir ve vasfedenler vasfını sıralayabilir?
Hâlbuki en küçük bir parçası derin düşünceli insanları derkten aciz bırakmış ve vasfedenlerin dilini güçsüz kılmıştır. Tavus kuşu gibi bir hayvanı düşünmekten aciz bırakan Allah ne de münezzehtir. Hâlbuki onu bir sınırla sınırlanmış, vücuda gelmiş, az bir endam ile terkip bulmuş ve renklendirilmiş olarak gördükleri halde sıfatlarını beyan noktasında dilleri aciz bırakmış ve bu hayvanın vasfını şerh etmekten mahrum bırakmıştır.
Karıncaların ve küçük sivrisineklerin ayaklarını ve bunlardan üstünü olan deniz balıkları ve iri fillere kadar birçok şeyi (en sağlam ve güzel şekilde) yaratan Allah ne de münezzehtir. Ruh sahibi her canlıya da ölümü bir vade ve fenayı işlerinin sonu olarak karar kılmıştır.
Cennet hakkında sana söylenenlere kalp gözüyle bakacak olursan, dünyadaki şehvet, lezzet ve bakışları kendine çeken süslerinden yüz çevirirsin. Dalları birbirine değen ve kökleri cennet nehirleri kenarındaki miskten tepeler içinde gizlenen ağaçları düşünmekle meşgul olur, ağaçların küçük ve büyük dallarındaki yaş inci salkımlarını düşünürsün.
Hakeza kabuklarından yeni çıkan çeşitli meyvelere yönelirsin. O meyveler hiç bir zahmet olmadan toplanır ve toplayanın istediği üzere ele gelir. İsteyenlerin içmesi için cennet sakinlerinin saraylarında sarhoş etmeyen tertemiz şarap ve bal elden ele gezdirirler.
Onlar ahiret yurduna girinceye kadar da ilahi kerametlere erişen ve yolculukların zahmetinden güvenliğe ermiş kimselerdi.
Ey dinleyici cennetteki bu ilginç manzaralara yönelecek olursan ruhun onu seyretmekten zevk alır, şu anda onlara bir an önce ulaşmak için bu meclisten süratle kabir ehline komşu olmaya gidersiniz. Allah-u-Teâlâ rahmetiyle bizi ve sizleri o iyilerin menzillere ulaşmak için kalpten çalışanlardan kılsın." Nehc'ul Belaga 165 Hutbe
Bunların hepsini de sanatının inceliklerine, kudretinin azametine apaçık birer delil olarak dikmiştir; akıllar Allah'ın büyüklüğünü itiraf ederek boyun eğmiş, O'nun vahdaniyetine ait delilleri kulaklarımızda çınlamıştır.
Yeryüzünün kovuklarında, geniş vadilerde ve yüksek dağların zirvelerinde çeşit çeşit şekilleri olan kuşları yaratmıştır. Değişik değişik kanatları, farklı farklı şekilleri, O'nun emri altında iç açıcı geniş semalarda ve fezalarda kanat çırpan kuşlar...
Onlar bir zamanlar yokken Allah onları yoktan var etti, ilginç şekil ve suretler verdi, eklemlerle sağlamlaştırdı ve bütün uzuvlarına et ve deri giydirdi. Bir kısmını şişman ve etine dolgun yaratarak, gökyüzünde seri ve süratli uçmaktan alıkoydu.
Bunları yeri sıyırarak uçacak şekilde yarattı. İnce sanatı ve latif kudretiyle kuşları farklı farklı renklerde tertip etti. Bir kısmı da, vücudunun renginin aksine, özellikle boynu sanki tasma gibi bir renkle kaplanmıştır. (Bütün bunlar Allah'ın vahdaniyetine ve kudretine birer delildir.)

Mükemmel bir şekilde yaratılmış olan tavus, Allah'ın en harika yaratıklarından birisidir. Onun kanatlarının uzun ve kısa yerlerindeki renkleri en güzel şekilde dizmiş, uzun bir kuyruk yaratmıştır.
Dişisine doğru yürüdüğü zaman kuyruğunu yayar, kendisine gölge edercesine denizlerdeki gemilerin yelkenleri gibi cazibeli, acayip bir edayla kuyruğunu havaya kaldırarak sağa sola hareket ettirip dişisine horozun gidişi gibi gider. Şehvetli erkek hayvanların, dişilerini dölledikleri gibi tenasül organlarıyla dişisini döller.
Sözlerimin doğruluğunu ispatlayan gerçekleri gidip görmek suretiyle müşahede ediniz, zayıf deliller üzere bir şey diyen kimse değilim. Göz salgı bezlerinin göndermiş oldukları yaşların gözlerinin yan taraflarında durduğunu, dişisinin bunu emerek tattığını, sonra dişiyi dölleyen tenasül suyundan olmadığını, gözden kaynaklanan yaştan olduğunu ileri sürenler varsa da bu delilsiz inanç, halkın kargaların (gagalarının birbirine değmesinden) döllenmesi inancından daha garip değildir.
Tavusun kanatları sanki gümüşten yapılmış tarak gibi durur, üzerinde biten sarı ve yeşil renkler saf altın ve yeşil zebercet gibi parlar.
Onu yerin yeşerttiklerine benzetecek olursanız; her ilkbaharda yeşeren rengârenk çiçeklere, işlenmiş kıymetli taşlara veya Yemen'in işlenmiş giysilerine benzetebilirsiniz. Onu mücevherlere benzetecek olursanız, o muhtelif renklerden meydana gelen mücevherler ve gümüşlerle süslenmiş yüzük taşlarına benzer.
Yürüyüşü kendisini beğenen ve işve ile yürüyen kimsenin yürüyüşüne benzer. Bazen başını çevirerek kanatları ve kuyruğunu inceden inceye inceler, mücevher ve inciden giymiş olduğu giysisinden dolayı kahkahalar atarak güler.
Gözleriyle ayaklarını süzdüğü zaman ağlayarak, sesini yükselterek bağırır. Bu bağırışla, sanki yardım ister ve acı çektiğinin gerçek yönünü ortaya koyar. Çünkü onun ayakları melez Hint horozu gibi ince ve zayıftır. Onun ayak kemiğinin arkasında sivri uçlu bir kemik vardır.
Başında ise bir tutam yeşil ve nakışlı saç bulunmaktadır. Boynunun çıkış yeri ve boyun ile karna varan mesafe ibriğe benzemektedir. Yemyeşil renkli Yemen kına çiçeğini veya giyilen ayna gibi parlak ipekleri andırmakta, kadının siyah bir örtüyü kendisine sardığı gibi siyah bir örtüye bürünmekte, ancak o çok parıldadığını, eşi olmayan göz alıcı yeşilliğin kendisinde birleşip kaynaştığını hayal etmektedir.
Kulağının yarığında kalem ucuna benzer ve papatya gibi bembeyaz duran bir çizgi vardır, bu beyazlık etrafındaki siyah renk arasında parlar. Bu hayvanda kullanılmayan çok az renk vardır, aşırı parlaklık ve güzellikten dolayı rengi daha güzel göstermekte ve henüz bahar yağmurlarının ve sıcak güneşin büyütmediği dağınık tomurcukları andırmaktadır.

Bazen kanadından çıkmakta, gömleğinden soyunmakta, sonbaharda yaprak döken ağaçlar gibi, başının arkasındaki tüyler bile dökülmekte, yeniden bitmekte, yeniden büyüyerek ilk halini almaktadır, yeni kanatla da renk hususunda ilki gibidir. Her yer önceki yerini alır.
Tavusun bir kanadına dikkatlice bakacak olursan bir defa kırmızı, bir defa yeşil zebercet ve bir defa da altın sarısı görürsün. O halde derin fikirler ve zevk sahibi akıllar nasıl bu hayvanın ilginç yaratılışını derk edebilir ve vasfedenler vasfını sıralayabilir?
Hâlbuki en küçük bir parçası derin düşünceli insanları derkten aciz bırakmış ve vasfedenlerin dilini güçsüz kılmıştır. Tavus kuşu gibi bir hayvanı düşünmekten aciz bırakan Allah ne de münezzehtir. Hâlbuki onu bir sınırla sınırlanmış, vücuda gelmiş, az bir endam ile terkip bulmuş ve renklendirilmiş olarak gördükleri halde sıfatlarını beyan noktasında dilleri aciz bırakmış ve bu hayvanın vasfını şerh etmekten mahrum bırakmıştır.
Karıncaların ve küçük sivrisineklerin ayaklarını ve bunlardan üstünü olan deniz balıkları ve iri fillere kadar birçok şeyi (en sağlam ve güzel şekilde) yaratan Allah ne de münezzehtir. Ruh sahibi her canlıya da ölümü bir vade ve fenayı işlerinin sonu olarak karar kılmıştır.
Cennet hakkında sana söylenenlere kalp gözüyle bakacak olursan, dünyadaki şehvet, lezzet ve bakışları kendine çeken süslerinden yüz çevirirsin. Dalları birbirine değen ve kökleri cennet nehirleri kenarındaki miskten tepeler içinde gizlenen ağaçları düşünmekle meşgul olur, ağaçların küçük ve büyük dallarındaki yaş inci salkımlarını düşünürsün.
Hakeza kabuklarından yeni çıkan çeşitli meyvelere yönelirsin. O meyveler hiç bir zahmet olmadan toplanır ve toplayanın istediği üzere ele gelir. İsteyenlerin içmesi için cennet sakinlerinin saraylarında sarhoş etmeyen tertemiz şarap ve bal elden ele gezdirirler.
Onlar ahiret yurduna girinceye kadar da ilahi kerametlere erişen ve yolculukların zahmetinden güvenliğe ermiş kimselerdi.
Ey dinleyici cennetteki bu ilginç manzaralara yönelecek olursan ruhun onu seyretmekten zevk alır, şu anda onlara bir an önce ulaşmak için bu meclisten süratle kabir ehline komşu olmaya gidersiniz. Allah-u-Teâlâ rahmetiyle bizi ve sizleri o iyilerin menzillere ulaşmak için kalpten çalışanlardan kılsın." Nehc'ul Belaga 165 Hutbe
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.