Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, "Türkçe olmazsa Türk olmaz, Türk milleti, Türk kültürü, Türk uygarlığı ve Türkiye Cumhuriyeti olmaz. Varlığımızın en temel değerlerinden biri olan dilimizi korumak zorundayız" dedi
Prof. Dr. Akalın, "Türkçe'nin Yeniden Devlet Dili Olmasının 728. Yılı, 45. Karaman Türk Dil Bayramı, Yunus Emre'yi Anma Etkinlikleri" kapsamında, yaptığı bir konuşmada bağımsızlığın temel öğelerinin başında milli egemenliğin geldiğini belirterek diğer unsurların da bayrak, para ve dil olduğunu ifade etti. Dilin sadece konuşma aracı değil aynı zamanda anlaşma ve iletişim aracı olduğunu, düşünmeye aracılık ettiğini; kültürün oluşmasında, yaşatılmasında ve gelecek kuşaklara aktarılmasında temel araç olduğunu ifade eden Akalın, "Dil olmadan insan olmaz, millet, kültür, uygarlık olmaz" dedi.
Millet olmanın şartı
Atatürk'ün "Milli şuuru ayakta tutabilmek için dil ve tarih konusunda çalışmalıyız" sözlerini hatırlatarak, kültür hayatına verdiği önemi dile getiren Prof. Dr. Akalın, "Millet olmanın şartı dil birliğidir. Ülke bütünlüğünü sağlamak için dil birliğini sağlamak gerekir. Atatürk'ün dediği gibi Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir" diye konuştu.
Prof. Dr. Akalın, Türkçe'nin yeryüzündeki en güçlü dillerden biri olduğunu vurgularken, son yıllarda yaşanan olumsuzlukların Türkçe'yi yok edeceği şeklindeki iddiaların doğru olmadığını belirtti.
Divanı Lügatit Türk'te 8 bin 500 olarak belirtilen Türkçe söz varlığının TDK Sözlüğü'nde 103 bine ulaştığını kaydeden Prof. Dr. Akalın, dilin söz varlığı ve gelişimi ile toplumun yaşam biçimi ve değerler arasındaki ilişkiye dikkati çekti.
Türkçe çok zengin
Türkçe'de, başka dillerde olmadığı kadar zengin akrabalık adları, renk adları, yemek adları bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Akalın, insana değer vermeyi simgeleyen "kolay gelsin" sözünün başka hiçbir dilde karşılığının olmadığını bildirdi. "Bu, dilimizin yanı sıra kültürümün de zenginliğindendir" görüşünü ifade eden TDK Başkanı, dünyanın pek çok dilinde 35-45 bin arasında Türkçe kelime kullanıldığını da bildirdi.
Prof. Dr. Akalın, Türkçe birçok karşılığı olmasına karşın, günümüzde olur olmaz her yerde, bir özentinin sonucu yabancı sözcükler kullanıldığını belirtti. "Baz" sözü yerine "temel, taban, esas, ölçü" gibi kelimelerin kullanılabileceğini, "direkt" sözcüğünün 11, "trend" sözcünün ise 56 Türkçe karşılığı olduğunu vurgulayan Akalın, "Bütün bunlar Türkçe'nin anlatım gücünü göstermektedir. Ancak, Türkçe sözcükler yerine yabancı sözcükler kullanılırsa Türkçe'nin gücü bir kenara bırakılmış olur" dedi.
Kültür yozlaşmasına dikkat
Dildeki yabancılaşmaya örnekler veren TDK Başkanı Prof. Dr. Akalın, şöyle devam etti:
"En büyük olumsuzluk insanımızın 200-400 kelimeyle konuşmasıdır. Deyimler, terimler kullanılmıyor. Türkiye'de yabancı dille öğretim yapılıyor. Türkçe yerine yabancı kelimeler kullanılması sonucu sadece dil kirliliği değil kimlik bunalımı da yaşanmakta. İşyeri adı yabancı, orada dövizle alışveriş yapılıyor. O işyeri dövizle kiraya veriliyor. Mutfak yozlaşıyor; lokantalarda Türk yemeklerine yer verilmiyor. Geleneklerimiz yozlaşıyor. Bu olumsuzluklar sadece Türkiye'de değil başka yerlerde de yaşanıyor. Çözüm: Öncelikle kültürel değerlerimize, dilimize, kültürümüze sahip çıkmalıyız. Öncelikle Türkçe'nin gücüne inanmalıyız."
Prof. Dr. Akalın, "Türkçe'nin Yeniden Devlet Dili Olmasının 728. Yılı, 45. Karaman Türk Dil Bayramı, Yunus Emre'yi Anma Etkinlikleri" kapsamında, yaptığı bir konuşmada bağımsızlığın temel öğelerinin başında milli egemenliğin geldiğini belirterek diğer unsurların da bayrak, para ve dil olduğunu ifade etti. Dilin sadece konuşma aracı değil aynı zamanda anlaşma ve iletişim aracı olduğunu, düşünmeye aracılık ettiğini; kültürün oluşmasında, yaşatılmasında ve gelecek kuşaklara aktarılmasında temel araç olduğunu ifade eden Akalın, "Dil olmadan insan olmaz, millet, kültür, uygarlık olmaz" dedi.
Millet olmanın şartı
Atatürk'ün "Milli şuuru ayakta tutabilmek için dil ve tarih konusunda çalışmalıyız" sözlerini hatırlatarak, kültür hayatına verdiği önemi dile getiren Prof. Dr. Akalın, "Millet olmanın şartı dil birliğidir. Ülke bütünlüğünü sağlamak için dil birliğini sağlamak gerekir. Atatürk'ün dediği gibi Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir" diye konuştu.
Prof. Dr. Akalın, Türkçe'nin yeryüzündeki en güçlü dillerden biri olduğunu vurgularken, son yıllarda yaşanan olumsuzlukların Türkçe'yi yok edeceği şeklindeki iddiaların doğru olmadığını belirtti.
Divanı Lügatit Türk'te 8 bin 500 olarak belirtilen Türkçe söz varlığının TDK Sözlüğü'nde 103 bine ulaştığını kaydeden Prof. Dr. Akalın, dilin söz varlığı ve gelişimi ile toplumun yaşam biçimi ve değerler arasındaki ilişkiye dikkati çekti.
Türkçe çok zengin
Türkçe'de, başka dillerde olmadığı kadar zengin akrabalık adları, renk adları, yemek adları bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Akalın, insana değer vermeyi simgeleyen "kolay gelsin" sözünün başka hiçbir dilde karşılığının olmadığını bildirdi. "Bu, dilimizin yanı sıra kültürümün de zenginliğindendir" görüşünü ifade eden TDK Başkanı, dünyanın pek çok dilinde 35-45 bin arasında Türkçe kelime kullanıldığını da bildirdi.
Prof. Dr. Akalın, Türkçe birçok karşılığı olmasına karşın, günümüzde olur olmaz her yerde, bir özentinin sonucu yabancı sözcükler kullanıldığını belirtti. "Baz" sözü yerine "temel, taban, esas, ölçü" gibi kelimelerin kullanılabileceğini, "direkt" sözcüğünün 11, "trend" sözcünün ise 56 Türkçe karşılığı olduğunu vurgulayan Akalın, "Bütün bunlar Türkçe'nin anlatım gücünü göstermektedir. Ancak, Türkçe sözcükler yerine yabancı sözcükler kullanılırsa Türkçe'nin gücü bir kenara bırakılmış olur" dedi.
Kültür yozlaşmasına dikkat
Dildeki yabancılaşmaya örnekler veren TDK Başkanı Prof. Dr. Akalın, şöyle devam etti:
"En büyük olumsuzluk insanımızın 200-400 kelimeyle konuşmasıdır. Deyimler, terimler kullanılmıyor. Türkiye'de yabancı dille öğretim yapılıyor. Türkçe yerine yabancı kelimeler kullanılması sonucu sadece dil kirliliği değil kimlik bunalımı da yaşanmakta. İşyeri adı yabancı, orada dövizle alışveriş yapılıyor. O işyeri dövizle kiraya veriliyor. Mutfak yozlaşıyor; lokantalarda Türk yemeklerine yer verilmiyor. Geleneklerimiz yozlaşıyor. Bu olumsuzluklar sadece Türkiye'de değil başka yerlerde de yaşanıyor. Çözüm: Öncelikle kültürel değerlerimize, dilimize, kültürümüze sahip çıkmalıyız. Öncelikle Türkçe'nin gücüne inanmalıyız."